30 Kasım, 2007

Gelmedin

Ne varsa kendime dair çıkardım hepsini ve sundum ellerine.
Beynimde, benliğimde, yüreğimde gizli hiçbir şey kalmasın,
öylece bil beni diyeSeni bulurum sandım, uzaklıkları aştım.
Adını haykırdım dağlara, yankılanan sesimi bir ben duydum
Seni çağırdım gelesin diye, beni kayıp iklimlerden alıp bahara taşıyasın diye... Gelmedin....
Yildizlara baktım, biri sensindir diye, orada da yoktun...
Oysa sana koşuyordum ben.
Içimde deli bir özlem, anlatılmaz bir aşk hasretiyle sana, koşuyordum...
Böyle bir sevdayı duyup da gelmemen mümkünmüydü?
Hangi kuş konsa pencerene ´aşk, aşk´ ötecekti!
Duyacaktın, yüreğin coşmuş bir ırmak gibi bana akacaktı,
yüreğini dinleyip bana gelecektin...
Gelmedin....
Seni yaşatmaya, sensizliğinde de yaşamaya and icmistim,
yeminimi anlatan şarkıları adadım.
Her duyan hayran kaldı bu sevdaya, bir sen duymadın.
ama, nasıl bir kaçış ki bu, ne bir iz bıraktın ne de bir haber.
Yine de gecenin ortasında, bir gün kapım çalar diye hep tetikte yattım.
Yediğim içtiğim özlem, sağ yanım hüzün, solumda yalnızlık.
Simdi bunca zaman sonra,
seni yüreğimde hiç kimsenin dokunamayacağı bir yere saklamışken
ve sensiz de olsa hayatın acımasız çarklarında
tek başıma ayakta durmaya çalışırken çıkıyorsun karşıma öyle mi??

Gittin...


Cok sonra anladim ki yoluna bakmakla hic bir yolcu geri dönmüyor,
Sende dönmedin sevdasina kurban oldugum, sende dönmedin.
Gittigin gün agitlar döküldü yüregimden,
Sen bilirmisin kac damla gözyasi biriktirdim yoklugunda?
Kac kez denedim oldugun yerlere gelmeyi, beceremedim bagisla!
Sende gelmedin, oysaki sözün vardi, yeminlerin vardi gidislerine dair,
Henüz tanimadigin binlerce siir vardi ardinda ve kalbi yarali bir sair.




Sen gittin sevgilim, sen gittin,
Benden baska herkes emin artik dönemyeceginden, bir ben inanamadim..
Ben simdi senden uzak bir yerlerde, en kara sevdalara boyun büküyorum.
Beyazlara sarmislar bedenini gittigin gün, toprak doluymus kucagin,
inanmiyorum sevgilim sensizlige inanamiyorum..



Sen gittin sevgilim,
Bana kocaman yokuslar biraktin önüm sira, sen artik yürümüyorsun nasilsa.
Sevdigim kurtuldun artik zemheri soguklarindan hasretin, ben üsüyorum..
Sen gözlerini gömüp gittin bu hasretin uclarinda,
Sen bir kez, ben bin kez öldüm bu askin avuclarinda..

Geri Dönmedi

Ruhun mu ateş yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu.
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse,
Ay secde edip çehrene yerlerde sürünse,
Her şey silinip kaybolurken nazarından,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince,
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince,
İçimdeki azgın devi rüzgârlara attım,
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende
İlah'ın Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin



Aşk seliydim sana akan
Gönülleri ark eyledim
Her güzelde sana bakan
Tarafımı farkeyledim
Emrin almışım imandan
Sendin bana tek kumandan
Sığındım her limandan
Tekrar sana çarkeyledim
Vesileyi at bir yana
Sevişelim kana kana
Değmezleri aşktan yana
Birer birer terkeyledim
Emrin almışım imandan
Sendin bana tek kumandan
Sığındım her limandan
Tekrar sana çarkeyledim




Ne aş ne su istedim
Boynu bükük bekledim
Yokmu yanında yerim
Ah ah kaderim
Unutulmuş gibiyim
Titriyor sesim
Aşkım öksüz
Umudum yetim
Eğer beni sevmiyorsan
Perişan halime gülüyorsan
Ölümü gör yüzümü görme
Mezarımın yerini bilme




Geri Dönmedi
Bu bir veda bu bir ölüm uykusu
Bu bir aşkın yarım kalan türküsü
Gözlerimde bir intihar korkusu
Ben bir deli ben bir gözü karayım
Bu yarayı ateşlemi sarayım
Bir geçmişi alnındanmı vurayım
Başıma bir bela sardı geri dönmedi
Ömrüme bir mühür vurdu geri dönmedi
Hikayemiz ayrı ayrı yazılmış
Üzerimiz bir kalemde çizilmiş
Sayfalara benim kanım süzülmüş
Fırtınayla devrilmişim dal gibi
Ziyan oldum sonbaharda gül gibi
Kalakaldım bu şehirde el gibi
Unuttu mu hor mu gördü
geri dönmedi
Hatırımı tel tel kırdı geri dönmedi





Seni aldı ellerimden bir deli rüzgar
Diyorlarki bu gidişin dönüşü olmaz
Yokluğun başımda dağ gibi efkar
Seven yürek bin yerde kalsa kaybolmaz
Saçlarına ölüm getiren gökyüzüne gidip dalaştım
Dökülüverdi yıldızlar avuçlarıma
Sen hergece gelip benim rüyema giriyorsun
Seni çok özledim diyor ve gidiyorsun
Kahrından delirmişti aşka kızanlar
Aşkımıza ağlıyordu aşkı yazanlar
Gidşine şiir yazdı cümle ozanlar
Seven yürek bin yıl yerde yatsa kaybolmaz

25 Kasım, 2007

Yorgunum...

Yorgunum Yorgun Ey Hayat
Her sonbahar gelişinde dökülür yapraklar birer birer, her biri bir tarafa savrulur…
"Hazan mevsimi, doğanın da ölüm mevsimidir" derler…
"Elveda zamanı, hüzün mevsimi, ayrılık mevsimidir" derler.
Oysa ben mevsimler içerisinde en çok sonbaharı severdim bir zamanlar.
Uçurum kenarlarında açan sarı sarı çiçekleri bir de, çiçekler arasında.
Düşme tehlikesiyle de olsa uzanıp kokusunu içime çekerdim yudum yudum, nefes nefes... Hayatın bütün derinliğini, dinginliğini, gizini orada ve onlarda bulurdum...
Dalından ayrı düşen her yaprağın hüznünü yaşıyorum şimdi ey hayat!
Sararmış, gazel olmuş, solmuş ve rüzgarın önünde savrulan yaprakların hüznünü…
Gönlümde sonbahar rüzgarları esiyor, şarkılar daha bir içli çalıyor şimdi , gönlüm yorgun, gönlüm küs, gönlüm suskun...
Boğazımda düğüm düğüm hasret, bulut bulut gözlerimde çakıyor şimşekler...
Gurbetten gurbete savrulan insanların iç acısını duyuyorum
içimde her sonbahar gelince...
İçimden kopan her duygu kırıntısı yüreğime batıyor...
Yapraklar gibiyim ben de ey hayat, her sonbaharın gelişiyle beraber bende sonbaharı yaşıyorum, sonunda ilkbaharın müjdesi olsa da...
Ben hep güzdeyim...
Her baktığımda soluk sarı yapraklar gibi duruyor aynalarda ki yüzüm,
içim, dışım sonbahar ey hayat.
Bütün anılar yaprak yaprak sokaklara dökülmüş.
Kardan bir kefenle kocaman bir dağ gibi gelip oturmuş göğsümün üzerine hüzün...
Yorgunum, çok yorgun ey hayat, vefasız dünyanın ihaneti beni bitirdi...
Bilirim ne yapsamda bir sonbahar yaprağına yazgılıyım, değiştiremiyorum yazgımı...
Acılara, hüzünlere, sevdalara, sararmış yaprakların rüzgardan savruluşuna yazılmış adım neylersin.
Terkedilmiş evlerin hanelerine, yıpranmış defterlerin sayfalarına yazılmış adım...
Bilirim sonbaharların sarı kaderine yazılmış sonu hazin küçük bir öyküyüm ben,
kimselerin açıp okumadığı bir kitapta;
üzerine hüzün tozları serpilmiş kederli gecelerin sonbahar rüzgarlarıdır belki de;
bütün bu yaşadıklarım...
Ki, sonbahar yaprakları gibi dökülüp, dökülüp savrulup gidiyor ömrüm elimden...
Sonunda gücüm tükenip düşeceğim belki ya da
kendi yüreğimden taşınıp gideceğim kimsenin bilmediği,
ulaşamadığı, uğramadığı bir yüreğe...
Varsın karanlık geceler yokluğuma ağıt yaksın,
sahte sevgilerle avutsun hicranımı zaman...
Kaç yıldır ki, yaşamın uğramadığı mezarlıklar gibiyim, içime binlerce ölü gömülü.
Dolaşıp duruyorum ağaçların dökülmüş yaprakları arasında,
Bilmem bu kaçıncı çığlığımdır ey hayat, sesimi duyuramadığın .
Bilmem bu kaçıncı imdat...
Şimdi vurulmuş bir kuş kanadı gibi duygularım, sığınacağım dal da yok.
Yıpranmış, paralanmış eski bir giysi gibi duruyor üzerimde ömrüm...
Her ihanet onulmaz bir yara açtı yüreğimde, ne yapsam durmuyor kanama.
Kahretsin...
İçimin yaşayan sevinçli yanını öldürdüler ey hayat,
hüzne bulandı her yanım,
Şimdi ihanetin kara bulutları kaplamış göğümü, güneşli günlere hasretim ey hayat...
Ellerine kapanıyorum şimdi, anla beni, al beni...
Bir sonbahar yaprağı gibi bekletme son yaprakta.
Bırak alıp götürsün beni sarı yapraklarıyla sonbahar rüzgarları,
yapraklar gibi savurup savurup götürsün uzaklara...
Bir varmış bir yokmuş diye başlar bütün masallar.
Ellerim soğuk şimdi üşüyorum, bedenim,dudaklarım buza dönmüş...
Yokumsa beni ey hayat, doğmamış gibi...
Sayki hiç yaşamadım, tatmadım, acıyı, ihaneti.
Masalım da olmadı sonu mutlulukla biten.
yorgunum ey hayat, yorgun...

Gözünü Sevdigim


Gözünü sevdigim,artik BITTI diyorsun.
Attin ateslere, baska köze gerek yok
Yakmadi hiçbir ates,gidisin kadar.
Akmadi hiçbir nehir, bakisin kadar.
Bizi sen bitirdin, hepsi bu kadar.
Baska nazarlara, göze gerek yok.
Kalmadi ask ile aramda bir bag.
Artik sarkilara, saza gerek yok.
Düslere kar yagdi,buz tuttu bir dag
Artik siirlere,söze gerek yok.
Kizginligin geçince,bagislarsin sandim.
Desene,bos yere umut bagladim.
Artik mutlusundur,sevin,beni aglattin.
Baska sevinçlere, hazza gerek yok
Soldurdun içimde bütün gülleri,
Yüzümde hiç bahar yaz birakmadin
Bitti dedigin o günden beri,
Gönlümde bir nagme,saz birakmadin.
Sen nasilsin dersinde dermiyim kötü?
Sesini duyupta dirilmez mi bu ölü?
Ah gönlümün sultani,ah mavi gülü!
Bana söyleyecek söz mü biraktin?

23 Kasım, 2007

Güven


ASK, DOSTLUK VE GÜVEN


Bir zamanlar üç arkadas varmis:
Ask, Dostluk ve Güven!...
Üçü bir arada oldugu zaman
harikaymis her sey.
Gün gelmis askin isi çikmis.
Eh meslek bu kolay mi?
Ama dostlarindan ayrilmadan önce
söz vermis onlara:

- Beni özlediginizde gelin,
uzaklarda olmayacagim.
Nerede gözleri arzuyla dolu
birbirlerine bakan bir çift görürseniz
ben ordayim.
Ve ayrilmis yanlarindan...

"Peki" demis Dostluk, Güvene:
"Madem öyle ben de yoluma düseyim.
Görev çagirir.
Ama merak etme,
nerede birlikte aglayan
iki insan görürsen
iste beni orada bulursun..."

Güven agzini açmis
veda etmek için ama
Dostluk ayrilmis arkadasinin yanindan
onun son sözünü dinlemeden...
Ve gitmis uzaklara...
Güven sessizce içinden geçirmis
elinde olmadan:
- Beni kaybederseniz,
bir daha asla bulamazsiniz…

Ayrlik Sözleri..

Kısa olur ayrılık sözleri,
Bilirim...
ve bilirsin dilsiz olurum, Son bakışta...
‘Konuşsana’ deme!
Görmüyor musun, Nasıl da haykırıyor gözlerim...
Şart mı duyguların gelmesi dile?
Hem benim sevda lügatımda, sözcük yok bu gidişe!
Sadece ağzımdan çıkacak sözler caydıracaksa eğer seni yolundan;
Lanet olsun dönüşüne...



Seni Sevmekten Vazgeçmemek İçin

Yüreğinden ne zaman tutmaya kalksam hep canımı yakıyor...Öyle cok canım yanıyorki her bir kelimende öldürüyorsun beni..Neden hiç anlamıyorsun? Neden görmeyi denemiyosun bazı şeyleri, Sen çok uzaktaydın sana göre, Yollar dağlar hatta denizler vardı aramızda, Gel birde benim sana olan yakınlıgımı sor bana.. Seni bütün ömrüm boyunca hiç görmemiş olsam bile sanki hep seninleydim Heran beraberdik.. umudum oluyodu..Arıyordu birisi evet o arayan sendin, aşkım canım diyende sendin! Ama o güzel kelimeleri söyledigin ben degildim... Bunları başkasına söylüyordun benim duymama rağmen, Bu nee acıdır bilirmisin sen hiç ne acıdır bu sevgiden insanın kendini mahrum etmesi... İşte yine erteledim seni.. Unuttuğun yerlere lanetler okuyorum.. Sen beni ' O ' diye anarken, ben seni sayıklamaktayım.. Ne kadarda safımm... Ne ellerimden süzülen klavyenin tuşları nede gözlerimden dökülen hüzünlerim anlatamazlar seni.. Bendeki yerini bir ziyaret etsen saniyelikte olsa , görsen oradaki acıyı... Bir kerede olsa baksan yüz ifademe... Gülmek için kendimi zorladıgım zamanlarıma.. Gelde bir bak seni unutmamak için yaptıklarıma... Unutmak için inan bana hiç bir şey yapmadımm... Yapamazdımda, Ben seni ne kadar çok sevdiysem sen benden o kadar çok sevgini esirgedin... Ben seni unutmamak için seni ne kadar iyi anımsarsam sen o iyi anlarımda mahfettin herşeyi... Sana karşı nefret beslememek için safları oynadım... Olumlu düşünüp olumlu hareket ettim.. Görmek istemedim belkide gerçekleri çünkü çok acıydılar onlar... Her aklıma gelişinde dört yanım dört duvar oluverir... Düşüncelerim dolaşır durur odalarda..Gözlerim yerlere gökyüzüne, pencereden geçen mavi gözlü insanlara takılır..Denizlere bakarım saatlerce sanki sana bakıyor gözlerimm..Seviniyordum bir an Sonra yine o acı.. Gerçek degilsin, İnan çok uğraştım seni sevmekten vazgeçmemek için.. Bunu diyebiliyorum çünkü cesurum bunları sana anlatabiliyorum çünkü aşıktım.. Çok denemiştim inan... Sen zorladın her an! Sevemiyorum işte artık seni , Denizlere bakarak avunamamm..

17 Kasım, 2007

MERHABA

MERHABA
Merhaba yalnızlık ,
Merhaba hasret ;
Bu deli yürekte
Bitmeyen nefret !
Merhaba hüsranım , Merhaba gazab ;
Çilekeş benliğimde Tükenmez azab !
Merhaba asırlardır Beklediğim umudum ;
Ümitler sende gitti, Umudumu unuttum !
Merhaba uğruna Can verdiğim cananım !
Sırtımdan vursanda Sana fedadır canım !
Merhaba bekleyişler, Merhaba çile ;
Acılara merhaba , Gençliğe güle güle !

Artik yoksun


Yoksun diye attim içime bütün kederimi.
Simdi kocaman oldu sardi bedenimi.
Tasiyamaz oldum sirtima atilan bu yükü.
Yasayamaz oldum ne bugünü, ne de dünü.
Yoksun diye sattim, bütün umutlarimi.
Bes para etmez, duygularimi.
Yoklugunda bölünen, uykularimi.
Anlayamaz oldum, senin yoklugunda.
Yoksun diye verdiler bu yamayi elime.
Dikecekmisim, yirtilan yüregime.
Ekleyecekmisim, akip giden takvime.
Bekleyekmisim, sira kimde diye.
Niye?
Yoksun diye.

05 Kasım, 2007

YeLkensiz Gemi..

YELKENSIZ GEMI...

"Kal" deseydin, kalirdim. Demedin oysa...
Kuru bir "Bitmesin"den baska hiçbir sey demedin.
Öyle kuru, öyle soguk, öyle uzakti ki, ondaki anlam!
Bu kadar kolay miydi her sey, bu kadar yakin miydik uçuruma?
Savunmayacak miydin sevgimizi?
"Kal" diye haykirmayacak miydin ardimdan?
Düsündügüm bu degildi...
Hayal ettiklerim, beklediklerim baskaydi senden,
Mücadele beklemistim oysa...
Yelkensiz olan gemimizi kiyiya ulastiririz sanmistim...
Kiyiya ulastirirsin sanmistim...
Oysa, onu denizin ortasinda savunmasiz birakmama göz yumdun...
Bu kadar yipratici olamazsin...
Oysa, bir anlam olmaliydi yasadiklarimizda!
Paylasilan duygularin bir anlami olmaliydi.
Yüregimdeki martilarin bir anlami olmaliydi.
Beynimizdeki melodilerin, aramizdaki çekimin,
Geçen aksamki sohbetin bir anlami olmaliydi.
Duygularimizin bir anlami olmaliydi.
Yüregimdeki tüm martilari uçurdun simdi...
Hangi yöne gittiler bilmiyorum,
Geri dönerler mi bilmiyorum.
Dünya bosaldi mi ne!
Neden bu kadar sessizlesti birden yasam,
Neden artik parlamiyor yakamozlar gözlerimde?
Neden artik rüzgar esmiyor,
Her sey seninle mi kaldi yoksa?
Mantigim... Mantigimi bana birak lütfen, ona ihtiyacim var.
Bazi seyleri anlamak için ona ihtiyacim var!
Evet! Ben istedim ayriligi, çikmaz yollara yönelen bendim,
Kucaginda bir yigin noktayla karsina çikan bendim...
Kahretsin! Bunu neden yaptigimi bilmiyorum.
Ve senin buna nasil göz yumdugunu...
Tipki balkondaki akasyalari sularken,
Fazla sudan dolayi sararacaklarini bilmedigim gibi...
Su, onun için hayat olmaliydi oysa...
Ve... Sen de benim tutunacak dalim!
Bazi seyler vardi aramizda biliyorsun,
Olmamasi gereken ama daima varolan.
Farkli uçlardaydik seninle,
Farkli mevsimleri seviyorduk, farkli zamanlarda....
Sen büyük firtinalara vardin, bense lodostan bile ürküyordum..
Oysa basardigimiz seyler vardi her seye ragmen,
Daha dogrusu öyle saniyordum...
Binlerce yildiz arasinda,
Ayin güzelligini gösterebilmekti tek amacim...
Yildizlari söndürmekti... Sorunlari yok etmekti...
"Bitti" deyisim öylesine bir seydi, öylesine, siradan, sakaciktan...
"Hayir" demeliydin!
Hatta kiyametler koparmaliydin yüregimde,
Hendekler açmaliydin yoluma gidemeyeyim diye.
Sahip çikmaliydin gözlerimdeki ay'a sevgimiz diye...
Beni yolumdan alikoymaliydin...
"kal" demeliydin... Defalarca "kal" demeliydin...
Oysa, demedin...
Belki de senin çiçeklerin çoktan solmustu ve ben
Akasyalari kisin yasatmaya çalismakla hata etmistim...
Belki böylesi daha iyi oldu...
"Kal" deseydin kalirdim... Hem de seve seve kalirdim.
Martilarla kalirdim. Yakamozlarla kalirdim.
Demedin oysa!
Bilir misin?
Kaç çiglik olup yikildi yüregim giderken...
Bilir misin?
Nasil bir cana hasretti yüregim, yolumdan döndürecek...
Bilir misin?
Nasil zor oldu ardima bakmadan çekip gitmek...
'KAL' desen kalacaktim...
DEMEDIN OYSA!!!

Fatos YILDIZ

01 Kasım, 2007

Özledim..

Sen...
Daglarca, denizlerce uzaktaki sevgili,
Bilir misin?
Ben de özlerim seni.
Sesini duymamis,
Yüzünü görmemis olsam da,
Bir kere tenine dokunmasam da,
Özlerim, merak ederim seni...
Meselâ gözlerini merak ederim,
Iri mi? Siyah mi? Elâ mi? diye.
Saçlarini merak ederim,
Uzun mu? Siyah mi? Kizil mi? Diye.
Bilemiyorum ki...
Ben, seni bilmez,
Sen, beni bilmezken,
Yüregimdeki bu ates niye?


Bu kezde sen anLa...




Blog Arşivi