Aşkı dayanıksız olan, acelesi olandı
Hayata diye koşan, ölümden korkandı.
Aşk, acı çekmeye ya da çektirmeye
Peşinen gönüllü olmaktı...
Dönemeçleri süratle dönmen
Değiştirmezdi hiçbir şeyi gerçekten
Dingin ve sessiz bekleyişi bitirmeseydin
Kendi bitecekti zaten...
Takvim yaprağından hızlıydı sevdan
Bir ömür yaşanacaktı, anlara sığan.
Yıllar, aylar, haftalar, günler
Ağır ağır sonlanacaktı zaten...
Gitme telaşındaydı gelmen
Zamanın önüne geçen korkun Bilinmez,
ucu açık bir gelecekti Beklesen, dilediğince geçecekti zaten...
Mesafeli getirmişti bu dünyaya bizi Tanrı…
Mesafeli getirmişti bu dünyaya bizi Tanrı…
Aynı yıl,aynı ay,aynı gün ağlamıştık ilk kez…
İlk kez bu dünyada…
Alnımıza yazılıymış o gün bile halimiz…
Mesafeli büyümüştük bu dünyada ikimiz…
Derken,derken tüm mesafeli konuşmalar bitmişti…
Bir nefes aralığı,bir dudak öpücüğü kadar noksandı artık mesafeler…
Sonra… Sonra hiç tanışmamış insanlar kadar mesafelendik…
Kaçışlarla mesafeleri arttırdık…
Tenime değip geçsen bile,dünyanın bir ucuydun sanki bana…
Asla dokunulmayacak, Asla bakılmayacak, İmkansız üstü imkansız…
Ve şimdi… Gittin… Mesafelendik…
İki uzak şehirde tek başımıza yaşanacak hayaller…
Ve bir daha asla azalmayacak mesafeler…
Ve kader…Bir daha asla azaltmayacaktı mesafemizi…
Senin kaderin,bir oyun oynayacaksın,dedi…
Benim ki,ilk kez sevip de ağlayacaksın…
Ki… Tenime değip geçsen bile dünyanın bir ucuydun sanki bana…
Mesafelerin kalmadı önemi…
Artık dünyanın bir ucunda bile olsan da…
Elimi uzattığım an,tenine dokunsam da…
Mesafelerin kalmadı önemi…