29 Ekim, 2007

Seversiniz...


Seversiniz bazen...

Bir kuşu beslemek misali,karşınızdaki insanı sevginizle beslersiniz.

Farklıdır sevmesi insanların...

Kimi kafese tıkar kuşunu öyle besler,alır özgürlüğünü elinden,

seviyorum sanır.

Öyle sandıkça sıkar karşısındakini, bunaltır.

Ufacık bir fırsat bulsa kaçmak,kurtulmak ister artık kuş.

Aslında korkularından yapar insan bunu,karşısındaki insana anlatamaz, anlatmasını bilmez.

Bir başka insana gitmesini istemez.

Her koca devin koca korkuları vardır, kimse bilmez.

Kimi de serbest bırakır kuşunu.

Salıverir gökyüzüne,döner gelir elbet der,

döner gelir seviyorsa.

Alır riski çekinse de birşeylerden.

Bilir ki; koysa kafese bir gün kesin kaçıp gidecek,

bir gün kesin terkedecek.

Serbest bırakır!

Döner gelir o da karnı acıktıkça,yüreği sevgiye acıktıkça.

Ne kadar çekinse de bilir geri döneceğini adam.

Bilir başka yerlere, başka kişilere gitse de bir gün,

bir şekilde geri döneceğini...

Kuş ta bilir daha iyisinin olmadığınıama bazen nankörlüğü tutar.

Unutur onun için yapılanları,uğramaz olur bir zaman...

Başka kapılarda, başka pencerelerde aynını arar.

Ama bilmez başkalarda hiç aynılık bulunmaz.

Pişman olur, geri döner bir zaman sonra.

Öyle yenik, öyle mağlup döner ki hem de...

Artık kafese girmeye bile razı olmuştur.

Şanslıdır...

Eğer geri döndüğünde açık bir pencereveya aynı evde,

aynı kişileri bulabilirse...

Eğer terkettikleri taşınmamış,

Aynı yerde kalabilmişse...
W.Generous BLACKSTONE

Anlamaliydim...


Anlamalıydım ben üzüldüğümde kılını kıpırdatmamandan,
sadece işin düştüğünde aramandan. "N'aber, nasılsın" lâfının arkasına
"Bir görüşelim mi?" ekleyememenden, anlamalıydım sevgisizliğini...

Ben, seni görmek için sınırlarımı zorlarken,
senin umursamamandan, alaycı konuşmalarından,
ya da senden vazgeçerim diye korkup
önüme bir parça yem atmandan anlamalıydım...

Ben, hayatta hiç kimseye bu kadar sabırlı
bu kadar mülayim davranmamıştım oysaki.
Severdim özgürlüğümü, asi olmayı, bir bardak suda
fırtınalar koparmayı, kimseye hesap vermemeyi...
Bir bunları severdim bir de seni sevdim...
Sevgilin değil sevdiğin olmayı istedim....

İlk defa biri benden hesap sorsun istedim, bir açıklama beklesin.
Bu biraz açık değil mi ya da "Hayır bir yere gitmiyorsun,
evde oturuyorsun" dan başka bir şeydi bu...
Beni sorgula, duygularımı sorgula istedim. Olmadı...

Ne kadar da kolaydım senin için, ne kadar da zahmetsiz...
Tabiiki, bocalardın, emindin düzgün insan olduğumdan
hayatında hiç karşına çıkmamış kadar düzgün,
emindin seni çok sevdiğimden ve düşündüğümden;
öyle olmasaydı her probleminde ilk beni arar mıydın?

Nedenleri, niyeleri merak etmedim hiç, inan etmedim...
Bu kadar sevgisizliğinde seni nasıl bu kadar sevdim, onu merak ettim.
Benim için ne düşündüğünü, beni nasıl gördüğünü,
sendeki beni merak ettim...

Artık hayal kurmuyorum, geçmişe bu kadar bağlı olmamın sebebi;
o zaman çok mutlu olmam bunu biliyorum... Şimdi tekrar
başlasak da, yalnızlığı paylaşsak da sana gönlümü açabilir,
gözüm kapalı güvenebilir miyim sanıyorsun?

Şimdi artık tek başınayım...
Hiç değilse hakkını veriyorum yalnızlığın.
iki kişilik kocaman bir boşluktansa
sensizliği ve yalnızlığı yeğlerim...

Artık kendimi görmemek için aynalara bakmıyorum,
üşürüm diye kazağını giymiyorum,
ağlarım diye türkü söylemiyorum.
Belki de sen haklısın!
Artık ben bile kendimi sevmiyorum...






Y.Bilinmiyor

KIM BILIR...


Ben Şarkıların Yalancısıyım
Dalgalar çığlık atıyordu, geldiğini duymamıştım
Sonradan fark ettim yanımda olduğunu
Ve şarkılar söyledi aslında seni sevdiğimi
Bilmiyordum Ben şarkıların yalancısıydım
Başka liman mı yoktu sanki, gelip bende demir aldın
Üstelik habersizdim sonradan öğrendim
Hangi rüzgar fısıldadı yönünü
Hangi deniz kızı elinden tutup getirdi
Yoksa o kız sen miydin?
Bilmiyordum Ben şarkıların yalancısıydım
Gelmeden önce haber verseydin keşke
En azından bir telefon edebilirdin
Sen hep böyle ansızın mı gelirsin Bilmiyordum
Aslında kabahat benim nerden bileyim geleceğini
Liman olmaktan başla şeylerde olabilirdim
Bir sokak lambası mesela
Gündüzleri ben yol arardım
Geceleri ben de yol aranırdı
Mesela eli taşlı birkaç çocuk
Kaldırımın üstüne çıkıp camlarımı kırabilirdi
Ama olmadı
Mesela bir mezar taşı da olabilirdim
Dikerlerdi beni bir dağ başına
Ömrümün sonuna kadar ayakta beklerdim
Kim bilir belki de yorulurdum
Ama en azından sen gelmezdin bana
Bilmiyordum
Ben şarkıların yalancısıydım
Bu kadar karamsar olmaya hiç gerek yok
Ne olmuş sanki şarkılar yalan söylemişse
Şiirler yakıyorsa adam yüreğini
Nasıl olsa ben hep aynı yerdeyim
Bu esen son rüzgar değil ya
Hadi git daha fazla meşgul etme sahilimi
Ben böyle liman oldukça Daha çok gelip gidenim olur

Ferhat Ata
Ben Ali'nin Yalancısıyım
Sen yine Kumkapı' ya takılmışsın
Ali' nin yerine Oraya gitmek istememişsin aslında
Çek kardeşim, demişsin şoföre
Çek cehennemin dibine
Şoför cehennemin dibini ne bilsin
Belki de bilir, belki de bilir Kim bilir
Kimin ne bildiğini Kim bilebilir
Her neyse Cehennemin dibi deyince
Ali' yi kast ettiğini sanmış
Hiç olur mu, hiç olur mu Ali' nin yeri cehennem olur mu
Bu kapıdan geçene Tek soru sorulur mu
Gittin gördün Ali' yi
Ali yapan Duvardaki Guguk kuşudur
Ve kavanozda büzülen su yılanı
Su yılanı dediğim Ali' nin eski karısıymış
Olur mu olur
Kim diyebilir ki şu dünyada
Ne yalandır ne doğrudur
Zaten ben Ali' nin yalancısıyım
Ali der ki,
Ne zaman kadeh kalksa
Bir şeylerin şerefine
İliklerine kadar titrermiş
Kuş gözlerini ona dikip
Sanki cevabı önceden
Ve sadece kendisi bilir gibi
Sinsi sinsi ötermiş
'Suç nerde Suçluluk nerde Aşk nerde'
Bunu bilmeyecek ne var
Suç Gelsem de gelmesem de
Suçluluk
İlk yudumdan sonra dudağımda,
dilimde Aşk Ağır ağır çözülen buzların
Gözüme bata bata -İçime çarpa çarpa-
Yok olup gidişinde
Geçirdiniz, geçirdiniz Aklınızdan geçirdiniz Yani biz şimdi...
Ali' yle ikimiz?
İyi ama hanginiz, hanginiz
Bir rakı bardağının içinde
Sabahlara dek seviştiniz
Ve dönüş yolunda şoföre Söyleme yürekliliği gösterdiniz? Diyeceksiniz ki şoför Rakı bardağında sevişmeyi ne bilsin
Belki de bilir, belki de bilir Kim bilir Kimin ne bildiğini Kim bilebilir
Nilgün Aras