11 Aralık, 2007

‘’Yokluğuna ‘’


Yazmak kolay deme bana


Ben o kadar çok şey yazdım ki


‘’Yokluğuna ‘’


O kadar çok sahte kahramanlar yaratım ki


Evet o kadar çok alıştım ki kolaylığa


Şimdi sana susuyorum


Artık çok zor geliyor yazmak .


Hani bir gün gökyüzü olursan


Bulutları maviliğinde saklarsın


Üşürde şimşek çaktırırsın ya


İzin ver yağmurların ıslatsın beni


Hani bir gün sende seversen


Her şeyini sevdiğine verir


Geriye bir tek sen kalırsın ya


İzin ver kulaklarım çınlasın


Hani bir gün sende toprak olursan


Bilirim çiğnenmekten korkarsın


Etrafın yaban otlarıyla çevrilir ya
İzin ver başucundaki gül benimki olsun...
bu hayatı bu yaşamı hepimizin zaferi farzet
bazılarımız bazılarımız kadar taçlandıramasak da bu yaşam zaferini
sen tadını çıkar ve her ne olursa olsun duruşunun keyfine bak
çünkü bu duruş sana çok yakışıyor.
Ayrılıkların Başkentine kadardır susuz
ne kadardır hasret kaldım bize
sadece kuraklığınla değil kendimle de uğraştayım
üstelik gurbet kadar uzak koca bir şehir burası
yaşamla savaş üstüne sevda herkes için zor
neresinden bakarsan bak İstanbul işte
hani bir damlası düşse sevdanın yıkılır surları
sorgusuz sonra düşünsene kiraz bahçelerini
kurt gibi kemirir her birimizi
senin anlayacağın sadece kuraklığınla değil sellerinle de dertteyim üstelik
gözlerin kadar uzak hasretin kadar taşkın bir şehir burası
neresinden bakarsan bak İstanbul işte
ayrılıkların başkenti.
ne dağların heybetiydi anlatmak istediğim
ne de gökyüzünün engin merhameti
uçurtmam hasretine takılı kalmış babamı başka türlü çizemedim
Bitirip herşeyi gidiyorsun ha
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun
Neler yaptığını biliyorsun ha
Gidiyorsan hadi ugurlar olsun…
Kolayca diyorsun „ben gidiyorum"
„ Yaşadıklarımızı hep siliyorum"
Demekki gözünde ben bitiyorum
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun…
Kalbimi derinden "vur" diyemem ki
Zorlada gönlüme " gir" diyemem ki
Gideceksen sana "dur" diyemem ki
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun…

Gelip alabilirsin emanetini !!!


Bu şiir sanadır iyi dinle...!
Dinle ki, Bana dair ne varsa ve ne varsa yalan yanlış yaşadığımız...
Herşey, ama herşey yüzleşecek bu mısralarda...
Bugün haber aldım senden...
Defalarca çarpıp nefretin kapılarını, sokaklara vurdum kendimi...!
Serseri kaldırımlar ayağıma dolaştı...
Yalanlarla soğuttum yüreğimi...
Kahrettim, kan kustum, ama hep sustum...!
Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, gizli gizli ağladım...
Sen ki celladı olmuştun hayallerimin, umutlarımın katili...
Ve genç bir ömrün acımasız azraili...
Her gece çalıp rüyalarımın kapısını, beni dirhem dirhem öldürdün...!
Dünyayı dar edecektim sana, önümde diz çöküp yalvaracaktın...!
Bensizliğin acısı oturduğunda içine...
Yokluğum ilmek olup dolandığında boynuna...!
İpini çekecektim...!
Olmadı, yapamadım...!
Bilir misin kaç kereler seni düşünüp de, sana içtim...
Şerefine değil, şerefsizliğine..... !!!!!!!!!
Ben seni mi sevmiştim...!
Sabahlara kadar ağlayıp kuruttuğumda göz yaşlarımı...
Kimse sormadı halimi... Kimse acımadı...
Şarkılarla dertleştim bir başıma...
Unuttum deyip kutladığımda sensizliği...
Silmek için gözyaşlarımı aynaya her baktığımda,gözlerimde seni buldum...
Başucuma resmini koydum...
Nasıl da acımasızdı bakışların, nasıl da zalim...!
Ben seni mi sevmiştim...!
Kırık dökük bir bahar mı kalacaktı senden geriye...
Ve ihanetin hiç dinmeyen sancısı...
Seni benden çalacaklar mıydı...
Bir kuş gibi uçup gidecek miydin yüreğimden...
Bir daha dönmeyecek miydin...
Hangi kahpe kurşunla bitti bu mavi sevda...!
Ağlamak neyi değiştirir ki...
Herşey bitti artık, herşey bitti !
Sen hayallerimin celladı...!
Umutlarımın katili...!
Ve zavallı bir ömrün acımasız azraili...!
Beynimdeki tek kurşunla vurdum kendimi...!
Gelip alabilirsin emanetini !!!
Şebnem KISAPARMAK

Mademki gidecektin, niye geldin !!!


Kaç kere geldin hayatıma...
Ve sonra kaç kere gittin...
Ben durgun sularda yüzerken, sen çalkantılı bir denizdin...
Medcezirlerinle kumdan kalelerimi devirdin...
Geldin gittin... Geldim gittin...
Söylesene canım, ben seni kaç kere sevdim !!!
"Seviyorum" cümlesi bile yetersiz kalır mı bir duyguyu anlatırken...
Hani laf cambazıydım ben...
Kelimelerimi yitirdim seni seyrederken...
Şimdi soruyorum...
Mademki gidecektin, niye geldin !!!
Mademki beni hiç olmadığı kadar Kimsesiz, öksüz, yetim bırakacaktı yokluğun...
Neden doldurdun hayatımdaki boşluğu !!!
Bıraksaydın Yürek içindeki koca delikle yaşamaya devam etseydi...
Alışmıştı ne de olsa...
İşin kötüsü
Nice şairde sonradan ilhama dönüşen acılara da benzemiyor benimki...
Ne sadece gözlerin özlediğim, ne sadece ellerin, ne sadece kokun...
Sensiz de yapabilirim sanıyordum ama yanılmış içim...
Daha gitmek için arkanı döner dönmez, her şeyini özledim...!

Sustum...!

Ah benim yaralı ruhum...
Ah benim insan kusurum...
Ah benim isyanlarım...
Ah yalnızlıklarım...
Gel artık uslandır beni !!!
Ah benim iyimser yanım...
Ah benim aldanışlarım...
Ah benim kavgalarım...
Ah pişmanlıklarım... Sus artık uslandır beni...
Kaç okyanus geçtim böyle..
.Kaç denizde yitip gittim...
Kırılmış direkler, yırtık yelkenlerle kaç seferden yorgun döndüm !!!
Ah benim sevdalı başım...
Ah benim şair telaşım...
Ah benim sarhoşluğum...
Ah çılgın yüreğim...
Sus artık uslandır beni !!!




Sustum...!
Tuz basıp yaralarıma, ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
Tam acılarımı haykıracaktım ki, sustum...!
Bir çığlık kanıyor demedim en derininde yüreğimin...
İçimdeki volkanları boğarak sustum...!
Açmadım kimselere yüreğimi...!
Hançeri sadece kendime sapladım ve sustum...!
Hüznü yüzümde, acıları gözlerimde topladım sustum...!
Bir ah sürüp dudaklarıma...
Ne kadar susulacaksa, o kadar sustum !!!

Ayrılıkların Başkenti

Yazmak kolay deme bana
Ben o kadar çok şey yazdım ki
‘’Yokluğuna ‘’
O kadar çok sahte kahramanlar yaratım ki
Evet o kadar çok alıştım ki kolaylığa
Şimdi sana susuyorum
Artık çok zor geliyor yazmak .
Hani bir gün gökyüzü olursan
Bulutları maviliğinde saklarsın
Üşürde şimşek çaktırırsın ya
İzin ver yağmurların ıslatsın beni
Hani bir gün sende seversen
Her şeyini sevdiğine verir
Geriye bir tek sen kalırsın ya
İzin ver kulaklarım çınlasın
Hani bir gün sende toprak olursan
Bilirim çiğnenmekten korkarsın
Etrafın yaban otlarıyla çevrilir ya
İzin ver başucundaki gül benimki olsun...
bu hayatıbu yaşamıhepimizin zaferi farzet
bazılarımızbazılarımız kadar
taçlandıramasak da bu yaşam zaferini
sen tadını çıkarve her ne olursa olsun
duruşunun keyfine bak
çünkü bu duruş sana çok yakışıyor.
Ayrılıkların Başkentine kadardır susuz
ne kadardır hasret kaldım bize
sadece kuraklığınla değil
kendimle de uğraştayım
üstelik gurbet kadar uzak
koca bir şehir burası yaşamla savaş
üstüne sevda herkes için zor
neresinden bakarsan bak İstanbul
iştehani bir damlası düşse sevdanın
yıkılır surları sorgusuz
sonra düşünsene kiraz bahçelerini
kurt gibi kemirir her birimizi
senin anlayacağın sadece kuraklığınla değil
sellerinle de dertteyim
üstelik gözlerin kadar uzak
hasretin kadar taşkın bir şehir burası
neresinden bakarsan bak İstanbul işte
ayrılıkların başkenti.
ne dağların heybetiydi anlatmak istediğim
ne de gökyüzünün engin merhameti
uçurtmam hasretine takılı kalmış
babamı başka türlü çizemedim
Bitirip herşeyi gidiyorsun ha
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun
Neler yaptığını biliyorsun ha
Gidiyorsan hadi ugurlar olsun…
Kolayca diyorsun „ben gidiyorum"
„Yaşadıklarımızı hep siliyorum"
Demekki gözünde ben bitiyorum
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun…
Kalbimi derinden "vur" diyemem ki
Zorlada gönlüme " gir" diyemem ki
Gideceksen sana "dur" diyemem ki
Gidiyorsan hadi uğurlar olsun…

Blog Arşivi