Ayrılığı Sen İstedin
neyse arka plandaki neden
îtiraz etmeme ve direnmeme rağmen,
ayrılığı sen istedin! ..
hem de geciktirmeksizin...hemen! ..
yalvarmalarımı dinlemedin! ..
Giderken bomboş gözlerle baktın,
hiçbir şey demedin! ..
düşündüğünü sanmıyorum...
arkanda ne bıraktın?
içimi...evet içimi;
bir daha unutamayacağım şekilde yaktın! ..
ve gözlerimi...
kan çanağı yapana dek ağlattın! ..
arkan sıra bakmamı bile istemedin...
söylesene! ..
Allah aşkına îtiraf etsene! ..
sen bunu niçin, nasıl yaptın?
Kalakaldım öylesine
yıkık vîrâne;
dolaştım durdum günlerce deli...dîvâne
o günden sonra her şeyim gitti ters,
yaşamaya çalıştım,
tabii yaşamak denilirse! ?
seni beklemeye ve
seni düşünmeye ayırarak bütün vaktimi,
bozmadan akdimi!
Merak etme,
düşünme hiç;
nasılım ve nerdeyim ben?
Ne zaman gelirsen gel,
bıraktığın yerdeyim ben! ..
ABDULKADIR KARAMAN
Öykünün içine koyunca tüm acılar katlanılabilir hale geliyor* Demiş birileri.
Ben de acılarımı öykülerin içine koymayı denedim.
Sayfalarca yazdım bana bıraktığın acıları, yine de katlanamadım sensizliğe.
Yokluğunun acısı bilindik acılardan değil çünkü.
Yazdıkça azalacak, paylaştıkça yok olacak bir acı değil. Zamanla geçecek bir yara hiç değil. İnsanın içini buran, yüreğini acıtan, hayatını solduran bir acı sensizlik. Sensizlik hayatı bomboş hale getiren bir sessizlik.
Yazmasam çıldıracaktım**biliyordum,
fakat yazdıkça da ağırlaşıyor içimde sancıların.
Sensizliğin çıldırtan sessizliğine ilaç olmuyor hiç bir şey.
Ne yazmak, ne yazmamak, ne ağlamak ne de kendini kandırmak,
yaşamaya çalışmak sahte bir mutluluğu.
Yoksun işte tek gerçek bu.
Gidişinin acı gerçeği; ne şekilde söylersen söyle, ne şekilde yazarsan yaz; Terk etmek işte.
Terk ettin beni, beni ve içimdeki kırılgan sevgiyi. Fırtınalardan korumaya çalıştığım narin gelinciği. Paramparça ettin camdan yüreğimi. Şimdi kalbime ne zaman dokunsam elimde aşkının kesikleri...
Terk ettin işte, ömrümce doyamam dediğin gözlerimin yeşilini.
Yerle bir ettin, hiç bir şeye değişmem dediğin sevgimin değerini.
Terk ettin beni.
İşte gidişinin yazmakla tükenmeyen gerçekliği.
Gecenin giz dolu sessizliğinde
kalem oynatıyorum yine
sana yazasım geldi...
Adın iki hece
gözlerin bilinmez gece
her hayat mı böyle bilmece?
çıldırtıyor beni sonu gelmeyen yalnızlıklar
geri dönemediğin yollar
söylemediğin sözler..
Hayat hep ters mi akar bana doğru?
ya insanlar hep sana mı benzer?
EYY hayat...!
nerde adaletin
nerde mükemmelliyetçiliğin?
iki yaş akan göze merhametin?
yalan olsa da sevişlerin?
güneş beni görmeden doğar oldu
nerde ısıtan yüreğin?
İsyanlardayım..
ruhumu parçalıyor yokluğu
canım yanıyor
can onu istiyor..
her gecenin sabahında
mezarlar kazıyorum kendime
toprak da kabul etmez ya beni
İsyanlardayım...
Şimdi sen kaparsın ona giden tüm yolları
susturursun ona susamış dudakları
sağır edersin kulakları
koymazsın elinden geleni ardına...
Seven yüreğe acımadan basıp geçersin
tanırım seni..
Şimdi dinle hayat!!!
vursanda prangalar gönlüme
yaralı kalbi susturamazsın..
Sen sen hayat olsan ne yazar
KeLimeLer BuLur Gideni Giden CiG Süt EmmemiSSe Döner Geri...
OZNUR DICLE OZ
Cezası hasret-i müebbet olsa da
Bir aşk-ı isyandır bu…
Nihayete erdi yürekten kaleme kalemden sayfaya düşen kan…
Ben inandım!
Sen de inan!
Renksiz kokusuz duygusuz ve uykusuz bir sabahı karşıladım az önce.
Puslu perdeleri açarken, renkli umut bilyelerim düştü elimden.
Her bilye düştüğü yerde kırıldı, her kırktan bir umutsuzluk yayıldı…
Bitti…
Özlemek bitti
Beklemek bitti
Ağlamak bitti
Güldüm mü?
Asla!
Gülemeyecek kadar onurlu
Gözyaşlarımı nefretin siyahına boyamayacak kadar derin yaşadım hasreti.
Tıpkı varlığında sevdanı yaşadığım gibi…
Sildim;
Görünen her yerden
Yetişebildiğim her yerden adını
Sildim;
Seni rahatsız eden, bana seni bekleten her şeyi…
Gözlerimden hayalini
Gözyaşımdan resmini
Künyemden ismini
Yüreğim mi?
Oraya dokunamadım
Sen en çok orada güçlüydün sevgili
Gene orada yendin beni…
Yenildim…
Seni beklemeye ve anladım
Bunca hasret bir vuslata bedel değilmiş…
Anladım da!
Anladığımı anlatamadım.
Beklemekten vazgeçtim sevgili
Tarih “beni en çok umursamadığın zamandı”
Saat “Gözyaşıma güldüğün andı”
Ve vuslatın takvimi “o anda yandı”
Zaten sen de inan diyordun ya
Mahşeri bir ihtilalle olsa da
Yüreğim öldüğüne inandı
Mutlu musun şimdi?
IHSAN TURHAN
Bakışlarımdan çıktığından beri
Üç mevsim yer değiştirdi gönlümde...
Önce sarardım yokluğunda
Sonra üşüdüm
Şimdi içimdeki buzullar
Eriyor günden güne...
Ama hala,
Hiçbir şey olmamış gibi şiirlerdesin...
Bıktım gecelerce seni okumaktan!
Bir şarkı çalıyor, dilimdesin...
Derken kadehlerde...
Söyle, ne zaman çekip gideceksin ufkumdan?
Haydi yad ol.....
Gecemde kaybol....
Ben seni arayayım mevsimler boyu,
Sen illaki,
Yok ol...
Hiç gözükme,
Bak böyle daha güzel her şey.
Düşüyorsun kağıtlara yine de....
Ve sevilesi bir yokluğun var
Ne olur sevdiğim, bir an bile dönme....
OKAN SAVCI
Kar tanelerini eriyordu dudaklarında, seni alıp çıkardıgımda kirletilmiş sevdalardan.Kar beyazın masumiyetiydi ben yanıbaşında melekler kadar masum yürek.Fırtınalar atlatıp, teknene sıgınmış gibiydim kollarında.Gözlerindeki sıcaklıga vurulmuştu yüreğim.Benzer parçalar bulup hayatlarımızdan, kenetlemeye çalışır gibiydik kalbimizi.İçim ürkek,biraz da kırgınlıktan savunmasız kalmış kalbimle sıgınıverdim senin sevgi kokan kollarına.Parmak uçların sevda kokardı bilirmisin.Hayata yeniden başlamış gibi çocuklaşırdı kalbim yanında.Sen de çocuk olurdun,kıyamaz öperdim seni yeniden.Hiç doyamazdım seni öpmelere.Çocuklugunu yaşamamış bir kalbin çocukça aşkıydın sen.
Birkaç aya sıgmazdı benim kalbimdeki aşk.Gidişini görmüştü gözlerim bana ilk geldiğinde.Yüreğimden sesler geldi “gidecek” dedi bir yanım.Bazen sitemler çıkardı dudaklarımdan “gitme” dercesine.Sen gitmemeye yeminler ederdin peşi sıra.Sevdiğine dair ettiğin yeminler gibi..
Hayat tekrarlardan ibaretti,ayrılıklar tekrarlanırdı sürekli çevremde.Ben daha bir kenetlerdim yüreğimden taşan sevdanı ruhuma.Gidenle gitmezmiş oysa kenetli ruhlar.Sen gidince ögrendim.Oysa kalpten parçalar koparmış gidene kenetli kalan ve asla geri alınamayan.Her ayrılıkta eksildi yüreğim ama en büyük,en degerli parçam senle gitti.Gitmeyen sevdansa yapıştı kaldı açık yaralarıma.Koparmaya çalıştıkça kabuklarını yaralanmış yüreğimin, kanlar damlar hala ruhumun derinliklerine.Ruhum karanlık, senden gittin gideli.Tek bir adak mumu yanar içimde bir daha sevebilmek adına.
“O” sen değilsin artık ayyüzlüm.Senin kirletemeyecegin bir aşk umudu tüter kandillerimde.Sana dairlerden arınmış bir aşk..İçine senin gözlerini katmayacagım,anılarımızı sıkıştırmayacagım,senli düşlerden arınmış,seni unutmayı başarabildiğim bir aşk..
Unutmak yıllara sıgmazmış oysa.Dalmayı düşlediğim her aşk sen kokar oldu.Senin kokunun oldugu,senin sıcaklıgının oldugu her sevgiden el çekti yüreğim.Sana değil artık konuşmalarım,aşk fısıltılarım. Tutsan ellerimi yine kavrar mı avuçlarım ellerini yine.Yine sıcak bakar mı sanki gözlerim.Ya da bakmayı başabilir mi yine gözlerim aynı sevgiyle.
Sen sus yine…Sus bitanem….
Sen gelme yine.. Gelme melek yüzlüm…
Sen dönme çıktıgın yoldan geri….
Bir melek kaydı gözlerimden…Benim melek olduguna inanmak istediğim aslında hiç olmamış bir melek…
Bir düş gördüm.Düşlerde yaşanır bir aşk yarattım…Düş bitti, gözlerim gerçege uyandı..
Bir aşk çizdim, senaryosu bana ait.Parçalandı düşüp gözlerimden..Ben yapbozlarda kayboldum…
Şimdi bir umut yanar gözlerimde seni unutmaya dair gerçek aşkı yaşayabilmeye dair…
Dönüp arkamı giderim sandım, arkamı döndüm, gidemedim.
Durup kendime baktım; bir de üstelik gördüğümden utandım.
Kendimce yürüdüm yolumda, yaşanınca biter sandım, oysa bilirdim ki her kaldırım taşında sen vardın, izlerine basamadım.
Oturdum yosun kokan kayalara, orda bile hala senin kokun vardı…
Bu şehirden bana acılar kaldı
Şarap sundum aya ben ayrılık tattım
Seyyah oldum şu alemde öyküler yazdım
Oturup anlattım kendi halimce
Seyyah oldum şu alemde türküler yaktım
Oturup söyledim kendi halimce
Bir dal tutum, tutunamadığım o dalda bile sen vardın.
Kokladığım çiçekte, dokunduğum tende, aldığım her nefeste sen, uzanamadığım uzakta, sol yanımda yine sen.
Biliyorum ki sendin aslında; o ağaç gölgesinde beni koruyan yada bu deli yağmur sendin beni ıslatan, sırılsıklam…
Gözlerinden mektup ellerinden su
Bekledim durdum ben ne zor yolmuş bu
Seyyah oldum sözüm bildim gizlendim içime
Çığlık oldu gözlerim kendimi vurdum
Seyyah oldum şu alemde niceler gördüm
Anladım ki insan kalbine yolcu
Kapandım içime nicedir, içimde sen varsın diye.
Yüzümdeki gülümseyişin adı sensin, gözlerimden akan yaşların adı sen.
Kahkahalarımda gizlisin, ve akıyorsun ağladığımda gözlerimden gizlice ; damla damla anlasana…
Bana aşk lazım
Aşkta ateş ararım
Kapanmış kapılardan geçtim
Yanmayan bedenlerden güzelim ben yolumu sildim
Dünyanın hali
Çeker giderim
Yalnızlık yolcusu gönlüm
Bir garip seyyahım ama kendime göçerim
Gözlerime bak ve dinle; Bir yağmur damlasıydım, yüreğine düştüm. Ne olur beni de götür yanında, fark etmez nereye döküldüğün..
Güünümüz insanı aşka aşık, aşığa değil… Aşkların kısa dönem askerlik gibi kısa sürmesinin nedeni herhalde bu.
Zaplanan aşıklar dönemi bu dönem! Kanaldan kanala geçer gibi aşıktan aşığa geçiliyor. Peki bu neden böyle oluyor? Çünkü insan insana sevgisiz, insan insana tahammülsüz, insan insan için fedakarlık duygusunu yitirmiş, insan insana kendini adamaktan kaçıyor.
Oysa fedakarlık, adanmışlık varsa vardır aşk. Fedakarlığın, adanmışlığın yaşamadığı yerde yaşamaz aşk. Ne yazık ki uğruna kendini adadığı ne bir ideali var günümüz insanının…
Ne de uğruna kendini adadığı bir aşkı…
Nerde ideali, aşkı uğruna her şeyden vazgeçen dünün insanı…
Nerde hiçbir şey için hiçbir şeyden vazgeçmeyen bu günün insanı…
Bu günün insanı aşkta köşe dönmeci. Emek harcamadan yaşamak istediği gibi, emek harcamadan aşk yaşamak istiyor. Sevmeden sevilmek, vermeden almak istiyor. Hiç değilse bir koyup üç almak istiyor. Bir koyup üç alamadı mı ilişki bitiyor. İlişkiler çıkar menfaat üzerine kurulu.
Elektriklenmeler kısa devre. Bir günlük elektriklenmeler, bir gecelik sevişmeler aşk sanılıyor.
Sevgili bayanlar baylar, aşka ayıp oluyor….!
Umarsızca geçen vaktim meğer ne çok değerliymiş…
Değerini bilemediğim zaman dilimlerinde,
paha biçilmez anlar yaşanılmış meğer.
İnsan bir gece vakti bunca kalabalıkta böyle
yalnız hissedince anlayabiliyor,
yalnızlığının boyutunu.
Ve ne kadar kalabalık olursa olsun çevresi,
hep yalnız kalacağını biliyor bir yarısı, yani yarası bir başka kentteyken…
Yarasını sarmak bir yana,
görememekmiş en büyük acısı insanın.
Kanayan bir yara değil gerçekte her daim devam edecek olan…
Kanamayan, bilinmeyen,
görünmeyen ve içini bir haşere misali milim milim kemiren bir illetmiş meğer yara…
Şimdi ne kadar yazarsam yazayım, sen bana gelmeyeceksin bilirim.
“Ben” yine “ben” im işte yapacak hiç bir şey yok.
Yazabildiğim sürece acımı dindiriyorum ve bu yazı işte o yüzden hiç bitmesin istiyorum.
Yazdıkça aklımda canlanan hayaline bir kez daha aşık oluyorum. “Bir daha olmaz”
dediğim çok şeyi içimde bir volkan gibi patlatıyorum. Sana dair
ne varsa önce üzerindeki örtüleri kaldırıyorum, tozunu siliyorum ve
paslı sandıklardan çıkarıyorum yavaş yavaş…
Yüzleşmek zorunda olduğum “gerçek” bir şeyse eğer
anlıyorum ki tek “gerçek” “sen” oluyorsun.
Şimdi ne zaman içinde “sen” geçen cümleler kursam,
boynumu eğiyorum. Gözlerin karşımda değiller biliyorum, ama bakamıyorum…
Bir gün bu yazıları okuyacaksın elbet,
ve işte filmleştirmek istemem ama, belki ben çok uzaklarda olacağım,
eğer çok uzaklardaysam şunu bil ki, aslında hep senin yanındayım.
Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım, yuvarlak bir dünya işte ya,
sana yakınlaşıyorum en nihayetinde. Birileri hala bir denizde bir geminin önce dumanını,
sonra bacasını, sonra gövdesini görmeyi beklerken,
ben çıkıveriyorum önce acılarım, sonra gözyaşlarım ve sonra bir
“sen” olarak. Ne kadar uzaklaşırsam uzaklaşayım, yeryüzünün kanunlarına karşı çıkamıyorum işte,
yine sana dönüyorum.
Uzaklaştığım uzaklıklar sana erişirken, yakınlaştığım uzaklıklar,
uzaklaştığım yakınlıklar, uzaklaşamadığım yakınlıklar,
yakınlaşamadığım uzaklıklar hep aynı yere geliyor; sana…
Dünya ne kadar dönerse dönsün, güneşten kurtulamıyor.
Her günün ertesi akşamlar, her akşamın ertesi dünler birbirini kovalıyor sürekli.
Anladım ki, bende yerçekimsel bir kuvvetin etkisinde,
sençekimsel bir hayatta sadece sana dair yaşıyorum.
İnsan bazen en uzağındayken anlıyor, sevdiğinin kıymetini.
İki nokta arasındaki en kısa yol bir doğruyken, ben hep yanlışları tercih ettim biliyorum.
Tercihler belki bana ait değildi, belki çok kavrayamadım kavramları, ama işte en nihayetinde,
sen bir ucundasın dünyanın, ben diğer ucunda.
Ve biliyorum ki artık bizim aramızdaki en kısa yol bir doğru; “Seni seviyorum”…
Karanlıklar hiç bu kadar kararmamıştı…
Yalnızlıklar hiç bu kadar yalnız, sensizlikler hiç bu kadar sensiz,
gözyaşları hiç bu kadar ıslak, acılar hiç bu kadar sancılı,
ben hiç bu kadar bensiz olmamıştım…
Nerdesin..?
Özledim işte seni…
Şimdi ağlamak istiyorum,
Bilmem ağlamak nasıl olur,
Ama özlemeyi bana sor…
Bir hançeri bağrıma basmak gibi,
Her gece koynumda bir yılan,
Gözlerimde bir alevle yatıyorum.
Beynimde karıncalanmış,
Sana ait anıları anıyorum.
Özledim işte diyebiliyorum…
Aklımdaki dua gibi,
Her gece seni okuyorum…
Sadece bunu söyleyip susmak isterdim… Ebediyyen susmak.
Çünkü canım acıyor… Konuştukça, arzuladıkça, özledikçe, en kötüsü yaşadıkça canım acıyor.
Ruhumu yaktıktan sonra, şimdi de damarlarımda dolaşan sensizliğin etimi yakan acısını mı?
O acıyı uyutsun diye sığındığım, ama sevgini orada da hep ama hep kaybettiğim soğuk rüyalarımı mı?
Odamın tavanındaki yoksulluğumu ve kimsesizliğimi harç yapıp içine doldurduğum o derin,
o sonsuz çatlakların altında, sen diye her gece koynuna girdiğim o zamansız ölümlerimi mi?
Şimdi burada değilsin. Ama beni duyabiliyorsun, biliyorum. Kapat gözlerini
benim için ve dinle n’olur. Çünkü bunu sana ancak bir kez söylemeye cesaretim var.
Seni ait olduğun çevre için değil, bana ait olman için değil, karşılığında
beni sevmeniz için değil.
Sadece sen olduğun için sevdiğimi söyleyebilseydim..
Ne zaman sevgine acıksam kendi kalbimi yedim.
Kendi etimi.. Aşkımı.. Ruhumu yedim
“YÜREĞİMİN EN SAKLI YERİNDE YALNIZCA SENİN ELİN DOLAŞMIŞTI”
Seni yollarca, şehirlerce uzağından sevdim.
Seni kelimelerce, şiirlerce yakınından sevdim.
Seni, dünya üzerinde sanki ilk kez benim için kalemi eline alıp yazdığın
mektuplarca sevdim.
Seni umutsuzca, beklentisizce, hayallerce sevdim uzağından.
Zamanla kırgınlık kimlik değiştirdi ve vazgeçiş oldu benim için.
Unutmanın en ağırı unutamadan unutmaktır.
Seni sonsuza kadar kaybetmek, kimlik değiştirdi ve unutmak oldu benim için…
Anlamadın mı artık, varlığım sana acı vermek için değil,
sadece seni sevebilmek için yaşadım ben..
Hala seninle geçireceğim anların telaşıyla, tüketir gibi yaşıyorum sensiz geçen günlerimi..
Seninle geçen zaman bir daha tekrarı mümkün olmayan, doğaçlama bir melodi gibi benim için.
Sanki birlikte yazılmış kaderimizin sayılı dakikalarından an çalıyorum.
Öyle birikmişsin ki içimde..
Seni yaşamakla tüketmem, seni sıradanlaştırmam mümkün değil.
İçime çektikçe çoğalıyorsun sevgili…
“Sevgilim, beni bensiz bırakma olur mu?
Çünkü sen nereye gidersen git, ben oradayım. Benim başka gidecek bir yerim yok.
Benim senden başka gerçeğim yok.
Sende yaşıyorum ben sadece.
Senin kalbinin topraklarında yaşıyorum ben. Beni bensiz bırakma olur mu?
Artık sensizliği umursamıyor muyum nedir?
Geceleri hala aklıma geliyorsun ama ne hayallerimde nede rüyalarım da istemiyorum artık seni…
Seni hatırlatan her anı, her şarkı, beraber gidilen her köşe başı bana boş ve manasız geliyor….
Kimdi bunlara her baktığında ağlayan?
Yüreğinin kanamasından nefes alamayan… ben mi?
Ara sıra senden haberler geliyor, gözlerime bakarak anlatıyorlar.
Acımı görmek için, bundan zevk almak için…. Onlara bakıyorum…
anlattıkları sana deli gibi aşık olan bana değil ki… kime anlatıyorlar seni?
Ben seninle vardım, ben sende kayboldum, ben sende yok oldum….
yerime gelen seninle ilgilenmiyor ki…. Ufak da olsa bir ipucu arıyorlar gözlerimin içinde….
Ama artık bulamazlar…. Kim seni sevdiyse o senin gidişinle öldü….
Yeni birisiyim artık ben… hiç bir şey acıtmıyor canımı…
Seninle birlikte duygularım da gitti benim.
Gözümden bir damla yaş akmıyor, kanayan bir yüreğim yok artık…
Bunun için mi girdin hayatıma….
Benden yeni bir ben yaratmak için mi?
Eski ben bu dünyaya dayanamayacak kadar mı zavallıydı ki bir an önce yok edilmesi gerekiyordu?
Görevin bu hayata devamımı sağlamak mıydı?
Görevin beni yüreksiz bırakmak mıydı?
Umarım başarının zaferini yudum yudum içiyorsundur…
Umarım aldığın yüreğimi tepe tepe kullanıyorsundur… nasıl olsa o hep senindi…
Yarattığın yeni ben’in artık ne sana ne bir yüreğe ihtiyacı var…. Tebrik ederim…
Gidiyorum…
Ne kadar avunulur ki hayallerle? Hayalinle… Yoksun
işte,gitmişsin,tüketmiş, tükenmişsin…
Ne demem gerek bilmiyorum.
Ne dememi bekliyorsan onu say, onu söyle, onu dinle kendinden…
Artık kandıramıyorum kendimi, kendime yalan söylemek olmuyor artık,inanmıyor çocuk yanım,”üşüdüm” diyor ha bire
(Bilirsin kolay değil alışmak ve bilirsin farklıydı senin iklimin, sıcacıktı…)
Biliyor musun kirlenmeye başladı içimdeki çocuk, artık saf değil,
artık inatçı, artık hoyrat, hırpalamaya başladı beni ve sorgulamaya…
Büyüyor o çocuk ve dinlemiyor artık beni.
Önceden yaralarından tutardım,acırdı yaraları ve susardı …
Şimdi nasır bağlamış yaraları, acımıyor.
O yüzden galiba beni dinlememesi…
Ne yapacağım?
Bilmiyorum doğrusu, ne yapılır ki?
Kanarım bir süre , sen benim her dem kanamaya müsait olduğumu da bilirsin, hani sızar ya inceden ince…
Bir taş bağlayacağım yüreğine içimdeki çocuğun (öyle karar verdim) ve atacağım yokluğundan aşağı,öldüreceğim…
artık ateş böcekleri ile kandıramıyorum yıldız diye (keşke yıldızlarını bıraksaydın gecelerimde.
İkimiz, buluşmuştuk bir yerinde zamanın.
Sen çekip gittin,ben kaldım yangınlar ortasında…
Şimdi yığıyorum ne hayâlim varsa ateşe atıyorum…
Ve bende gidiyorum sahipsiz kalsın
zaman.
Evet
Gidiyorum
İçimdeki cam kırığı suskunluğunu bırakıp avucuna…
Hoş kal, Hoşça kal…
Tüm güneyin sıcaklarını getirsen, ısıtabilir misin ki içimi…
Ben bu gece gene sana üşüyorum…
Gençken yaşamımızda her şey maviydi değil mi?
Hep oyunlardaki gibi olacak sandık yaşam…
Kırıldık artık kırılan yerine konmuyor…
Yaralar kapanır sanırdık…
Bir sabah anında unutulur her şey…
Ben neden hala aynı ateşle yanıyorum ki sana…
Yüreğime gizledim seni ve tüm isyanlarımı…
Biliyorum bu sefer de duyamayacaksın çığlıklarımı!
Ben gene bildiğin üzere gene sessiz bir haykırıştayım…
İçimde eski bir his var aşk… Unutmaya çalışıyorum seni…
Bir ara nasıl da tutkuyla sevdiğimi..
Beni sevdiğin yalanına inanmak istiyorum…
Sana da söylediğim gibi:
"Güneş her gün biraz daha parlak doğarmış."
Seni hayata bağlamak için nasıl da damarlarına kadar işlemeye çalışmıştım bu sözü…
Şimdileri, beni hayata bağlayan seni arıyorum…
Sevgimde bencil olmadığımı bilirsin…
Beni gene sevme, bu beni yaralamaz…
Sen mutlu ol, bu bana yeter…
Ama ne olur arada yaşadığını bilmeme izin ver…
Kabuslarıma izin verme…
Ve şunu da unutma ki: Büyük bir aşkla bağlandığım sen;
her zaman benim en iyi dostum olarak kalacaksın…
Göz yaşın daha yüreğine inmeden ben yanında olacağım…
Çünkü yüreğimde gizlisin sen… Hissetmeme imkan yok acıyan yanını…
İçinde sakladığın o çocuğu benimle paylaştığın için sağol…
İyi ki tüm yaralamalarına rağmen, hayatıma girmişssin…
"Güneşin ufka değdiği yer
Oraya git ama yine gel
Döneceksin diye söz ver!
Böylesi hepsinden güzel,,
Git özlet kendini yine gel..."
Öyle ulaşılmaz ki uzaklığın!
Bir hevesle yola çıkıp koşar adımlarla devam edince vuslata doğru,elini uzatsan tutabilicekmişsin gibi gelse de...
Kocaman okyanusların bitmek bilmeyen sınırsızlığı kadar uzun sana çıkan tüm yollar...
Durmalı öyleyse! Beklemeli! Umutla,hevesle beklemeli ....
Gittiğin yer uzak..Uzaklığın ulaşılmaz..
Ve işte o ulaşılmazlığın...Vazgeçilmez!!
Dursam öyleyse..Beklesem..
Umutla hevesle beklesem...Döner misin!
Bir söz çıksa dudaklarından...
özlesem..özlesem..Daha çok daha da çok özlesem..
Gelir misin...
"Dinle uzaktan.çalan şarkı hicazdan,,
Yaktık seninle biz bir yangını yeni baştan!
Dinle uzaktan,küllerin arasından,
Madem herşey biter,yine başlar yeni baştan.."
Geldiğinde yine sen mi olursun yanımdaki....
Uzaktan gelenler,hani çok uzun zaman görmeyipte yanında olanlar hep bir parça değişmiş gelir ya bekleyene!
Burnumda tütmene neden olan bu özlem değiştirmiş midir bendeki seni!
Yine yeniden tutuşmaya başlayan bir alev harlar mı aniden...
İçin için yanıp dumanları tüterek,küllerinin arasında soğumak değil midir kader..
Yeniden başlasada bir avuç sudur bitimleri..
Bir söz çıksa dudaklarından..
Tutuşsam..Yansam..Sonra tekrar soğusam..
Yine başlar mısın yeni baştan...
"Bana ne olur ellerini ver,
Gideceksin ama yine gel...
Döneceksin diye söz ver..."
Verdiğin sözler çınlarken kulaklarımda,
Bir zamanlar hayatımın gerçekleri ilan ettiğim herşey
'aslında hepimiz birer yalandık' diye konuşurlarken büyük harflerle zihnimde...
Korkuyorum!
İçimdeki bu derin korku geçene kadar,benliğimi saran tü bu karabasanlardan kurtulana kadar,tutar mısın ellerimden..
Ellerini verir misin sanki hala benimlermiş gibi!
Bir söz çıksa dudaklarından...
Aldansam...İnansam..Sonra korksam ama çok korksam..
Gideceksen bile yine gelir misin...
Gelsende aslında sen bu kadar beklemeye değer misin!!!
Korktum bu savastan, kactim kalbine saklandim, en guvenli yer sandim...
özür dilerim sevgilim!
o kalbin ihanet yuvasi oldugunu farkedemedim, kendi cehennemimde yanip kavrulurken, serinligin pesinde sigindigim yerden, gercek sanip gordugum ruyalardan uyandirdigin icin;
Tesekkur ederim sevgilim!
Hic gormedin degilmi, hic hissetmedin beni, sevdam oyle usuldu, öyle derindiki, hic bilmedin, belki de bilmeyi hic istemedin, bu yuzden hep mutsuz son yazdi romanlarimin sonunda...
Asik oldugum kente bile dusman kesildim,kacisim bu yuzden o sehirden, kacarken almadim bavuluma aski, ama yinede pesimden suruklemisim...
keske hic yasanmamis olsaydin, kacak sevdalarimin pususu olmasaydi yuregin, sen de son bulmasaydi umutlarim, korkmasaydim baska kalpler siginmaktan, kacmasaydim baska sevdalardan...
Simdi tum tumcelerim uc noktayla bitiyor...sonu yokmus gibi davraniyorum, bitmemis gibi, koyamiyorum noktalari, korkuyorum... her defasinda yeniden cumleye baslamak belki de asil korkum, hic yeni cumlem yok henuz... ve gozlerin, civilenmis her satirima, her harfime, öyle belirgin ki izleri, bakmaya korkuyorum, okumaya cesaretim yok...
Cik git artik ruyalarimdan, yikma kentlerimi daha fazla, gerilla savaslarina gucum yok, tek siginagim savastigim cepheyken, GIT nolur!...Harabeyim artik, GIT.....
Teslim olmak ölumdur, GIT !
Ansızın ayrı düştük aynı uçurumdan,
Aynı zamanda, ayrı noktalara.
Şaşkındık...
Şaşkınlığımıza gülmekten yola çıkıp,
Ağlamaklara vardığımız ve hıçkırıklarımızla yorduğumuz
O geceyi hiç unutamadım ben.
Yani tümüyle bir uçuruma feda etmedim seni yar.
Kaldın yine bende biraz
O en kocaman "Sen" yanlarınla,
Ve en çok o geceye döktüğün gözyaşlarınla.
Bilsen ne çok sorguladım kendimi "Hala mı?..." diye.
İyi niyetimden değil inan,
Unutamadığımdan unutamadım seni.
İki taraflı başkalaşmalarda,
En başkalaşan olduğum için belki de unutamadım seni.
Haklıydın, en çok bendim artık sence olmayan.
Sence ben, bence sen değildik artık yar,
"En çok"ların ne önemi var?
Biz gideli çok oldu, üzme kendini.
Gönüllerimizde sevdamızın çürümüş artıkları
Tümüyle yok olma çabası içerisindeyken,
Ve yüreklerimiz
Var oluşlarının en yorgun dönemlerinde
Usul usul demleniyor,... hayır düğümleniyorken...
Yorma kendini "çoktan bitmiş"ler için,
Üzme kendini yar.
Bir adamın bal tatlısı gözlerine
Ne kadar yakışırsa sel gibi yaşlar,
İşte o kadar yakıştı sana aşk için ağlamaklar.
İÇİMDEN ATAMAM" dediklerinden kurtulabilmek adına,
Yüzünü yol yol eriten,
İçimi delik deşik eden,
Yüreğimin en yaralı köşelerine düşen,
Kezzap formüllü yaşlar akıttın gözlerinden.
İlk kez o gün tümden yitirdiğimiz o en kara sevdamız,...
O en derin yaramız ve en çaresiz yanlarımız,...
Ardınca el salladığımız aşkımız için,
Gözümüz aydın yar!Beni yaz bir kenara.
İlk kez adımladığın ve bir daha asla uğramayacağın
Hayal mayal bir şehrin,
İl sınırındaki şehir tabelasının nüfus hanesine.
Sıradan bir taşa tebeşir kılığı giydirerek...
Silerek...
Gerçeklere yalan anlamlar yükleyerek...
Yaz beni yar.
Beni yaz bir kenara.
Hayatın tek kenarlarına,
Sevdanın en geometrik yanlarına,
Siyah kılıklı koyu gri tüm duvarlara.
Aşkın;
"İmkansızdı" başlığının yakışabileceği neresi varsa,
Oraya yaz beni yar.
Yaz işte. bir yerlere yaz beni.
Kaybetmemiş olmak adına,
Aradığında bulamayacağından emin olduğun
Hayatın en kuytu çıkmazlarına,
En derin girdaplarına,
En karanlık köşelerine yaz beni.
Yaz beni.
Beni yaz bir kenara yar.
Bana yazık!... Sana yazık!... ortaDa Dönen sevgiye yazık!...
Kalbe yazık!... Senin kalbine benim kalbime
Bu sevgi Anlaşılan zincirleme
Sen beni ben onu ne olacak bu işin sonu.
Bu Dünyanın işleyişi bu aDaleti bu
Sevgiye karşılık yok bu işin kanunu
isyan etsem olmuyor sussam olmuyor
SuskunlugumDa bir haykırış oluyor.
Haykırmak istiyorum Kurala kanuna
isyanım var benim bu sevgi oyununa
NeDen sevilmez Seven anlamam
Bir son vermeli artık bu acı sonlara.
Bir sevDimi insan veriyor ruhunu
Sevmeyince sevilen ölüyor ruhu
İnsan olan benmiyim yoksa omu
Ben sevebiliyorsam neDen sevmiyor o
Bu bir oyunsa eğer roller ne
Bu oyunDa bu kaDar acı neye
Oyunlar verir zevk verir eğlence
Bu oyun yaşamsa bu oyunDa yokum.
Bu oyunDa acı çeken bana yazık!...
Bu oyunDa acı çeken sevenlerime yazık!...
Ben seviyorum onu sevenlerime buDur sebebim
Sebebsiz beni sevmeyen o yürege yazık!....
İmam bakır Ercanlar(BiNDALLI)
Elimde kalem senli birşeyler yazmak isterken,
hani küçüklüğümüzde defter kenarlarına yaptığımız süsler vardır ya,
onlarla dolduruyorum kağıdın her yanını...
" SEN BİR YERLERDE BEN BİR ŞEHİRDE AKŞAM OLUNCA BENİ HATIRLA!..."
Seninle konuşur gibi konuşmak istiyorum kağıtla...
Ama olmuyor cümlelerim kenar süslerinin arasında asılı kalıyor!...
Aklımdan deli fikirler geçiyor, sonra kendi düşüncelerime oturup kendim gülüyorum, yok olmaz diye...
O en sevdiğim resmini açıyorum, bakıyor, bakıyor, sonra susuyorum!!!...
Ben senin resimlerini değil ki, ruhunu özlüyorum, bunu bal gibi biliyorum!...
Cümlelerini, paragraflarını, onlara kattığın manayı seviyorum, bunu ben bal gibi biliyorum ama kimbilir sen bilmiyorsun?...
Aklıma yolculuklar geliyor, yolun sana varacağını bildiğimden iptal ediyorum tüm biletleri...
Korkuyorum, geldiğim de, seni gördüğüm de, içimdeki seni bulamıyacağımdan çok korkuyorum İNAN!...
Yokluğun da, içimde büyüyen sen, sana benziyor mu, kestiremediğimden çok korkuyorum!!!...
Bir kartalın ki kadar keskin bakışların, bakıyor mu başkalarına?...
Düşüncesi bile kanımı donduruyor, iliklerime kadar üşüyorum, O AN!!!...
Seni düşünmeye başlayınca, hani derler ya,
kelimenin tam anlamıyla çin işkencesi yapıyorum kendime, olabileceklerin en acısını düşünerek!...
Sonra durup düşünüp içime düşürdüğüm yangınlara, yine kendim su serpiyorum...
Hayalinle, hasretimin sınırlarını ölçüyorum!!!
Öyle bir an gelecek ki, hasretimin sınırı bulunduğum şehrin sınırlarını aşacak,
yolculukları göze alıp sana koşacağım!!!
Sonu, hayalimdeki seni kaybetmek bile olsa göze alacağım bunu!!!
Göze alacağım!....
bir aşk mevsiminde öldürülmüştüm
geri dönmedi katilim cinayet yerine
dönüyorum sardunya zamanlarıma
ilkyaz çiçekleri kokularını salsın
belki unutulmuştur adım,
tozlu çekmecelerde saklanan sevda mektuplarında
ya da yürek dağlayan bir şarkının dalga kıran ritminde
olsun...yine de dönüyorum,
kadınlığımın ağrıyan uyluklarında barınan düş tomurcuklarına
aldandığım mavileri geri alsın Ege
dualarla yıkadım ruhumu
ve arındım soytarı vedalardan....dönüyorum
geç oldu ama anladım....kimse giderken götürmüyor sevgileri yanında
yanılgılarımı yüzüme vurmayın,
içimdeki çocuğun masal saatine denk geldi aşk
anladım dedim ya....daha fazla yormayın
şarkılar kadar sevmiştim....ama bitti
ciddiyetini yitiren vaatler utansın,
ben utanmıyorum öznesi tutku olan sevi*melerimden
yürüyüp geçtiğim yollar bir zahmet karşılasın beni
vedalar vesikamdır artık....dönüyorum
23 Mayıs, 2008
19 Mayıs, 2008
bir aşk mevsiminde öldürülmüştüm
geri dönmedi katilim cinayet yerine
dönüyorum sardunya zamanlarıma
ilkyaz çiçekleri kokularını salsın
belki unutulmuştur adım,
tozlu çekmecelerde saklanan sevda mektuplarında
ya da yürek dağlayan bir şarkının dalga kıran ritminde
olsun...yine de dönüyorum,
kadınlığımın ağrıyan uyluklarında barınan düş tomurcuklarına
aldandığım mavileri geri alsın Ege
dualarla yıkadım ruhumu
ve arındım soytarı vedalardan....dönüyorum
geç oldu ama anladım....kimse giderken götürmüyor sevgileri yanında
yanılgılarımı yüzüme vurmayın,
içimdeki çocuğun masal saatine denk geldi aşk
anladım dedim ya....daha fazla yormayın
şarkılar kadar sevmiştim....ama bitti
ciddiyetini yitiren vaatler utansın,
ben utanmıyorum öznesi tutku olan sevi*melerimden
yürüyüp geçtiğim yollar bir zahmet karşılasın beni
vedalar vesikamdır artık....dönüyorum
Uykudan yarı uyanabilmiş bir sabah
yıkılmış o küçük dünyanın ardından
hıçkıran konuşma
verilen yarım sözler
yarı dağınık saçlar
yarım bilet
başlayacak o belirsiz bekleyiş
yarıda kalmış aşkın;
kalpleri buzlaştıran soğukluğu
sonu görülememiş bir rüyanın
yarı silik çizgileri
parçalanmış
ama doğruyu birlikte bulan
iki ayrı yanlışız biz şimdi
CEM GUNES
Gönlün Oldu Mu?
Susuzluktan yanan deli gönlümü,
Ateşlere attın, gönlün oldu mu?
Yakıyorken hasret ahir ömrümü,
Aşk çölüne attın gönlün oldu mu?
Kan çekilmiş gibi damarlarımdan,
Bezginlikler geldi zararlarından,
Ecel bahçesinin kenarlarından,
Kendime yer kaptım gönlün oldu mu?
İkimizde belki yanlışa düştük,
Elimizde varken yok’u bölüştük,
Tek var olan aşktı ama dövüştük,
Galibi sen oldun, gönlün oldu mu?
Yarama tuzları, merhem diyerek,
Azdırdın sürdükçe kalbi deşerek,
Uzattığın tastan şifa diyerek,
Zehirleri içtim gönlün oldu mu?
İlerledi yaşım na-murad ile,
Ellere bakamam bu surat ile,
Eline geçecek son fırsat ile,
Üç kuruşa sattın gönlün oldu mu?
Ölüyorum şimdi aşk pazarında,
Dünya’nın değeri yok nazarimmda,
Taş çıktı koskoca bak mezarımda,
Aşkımla gömüldüm, gönlün oldu mu?
Bırak, kalsın yüregim bende
O paramparça O kırılmış dökülmüş,
Yinede olsun bırak bende kalsın!
Yara bere içerisinde onu sana veremem anla beni !
Bütün sevdalarım ellerinde yokettiler onu
Bir başkasına vermeyeyim diye
Herbiri parçaladı yüregimi,
Bırak bende kalsın
Sana onu veremem
Çok istesemde, seni yüregime
Sen gelme sakın !
Üzülmeni istemem,
Bulmuşken bütün yollarımın geri dönüşünü
Unutmak istemiyorum ...
Bırak kalsın bende yüregim
Nede olsa,
O bana alışık Bende Ona
Geçinip gidiyoruz gözyaşlarıyla,
Bir başka elde daha parçalanmasın istiyorum
Dokunma yüregime
Dokunma pembeleşmiş hayallerime !!!
CANAN AKGUL
Unutmak kadar yalnızım
Ve hatırlamak kadar çok şeyim var anlatacak.
Yanında olamamak kadar çaresizim
Bugün bir şiir yazdım
Yalnızlığı savuştururcasına
Bugün bir şiir yazdım
Hasrete kavuştururcasına
Bugün bir şiir yazdım
Yemekten önce atıştırırcasına
Bugün beni yazdım şiire
Bugün bendeki seni
Bugün ne kadar şiirsem
Bugün o kadarsın aklımda
Bugün ne kadar şairsem
Ölüm o kadar uzakta
İşte bugünüm şiirim ve sen.
Ölümün çığlığı var kulaklarımda
Sonbahar bu dinlediğim
Saklamak zor aşkı
Yaşamak çelişkili
Yapamadığım o kadar şey var ki!
Sevmeyi olsun becermeliyim.
Ölüm var yarın
Seni bugün sevmeliyim
Ve bunu sana
Şimdi söylemeliyim
Ne kadar söylemeli sana
Uykusuzluğun tanımını
Yaşadıkça mı büyür aşk?
Sakladıkça mı?
Bir menekşeyi saklamak değil yarına
Koklamak var aklımda
Açmadan daha
Tohumuna sevdalanmak var
Ölümüne sevdalanmak
Hangi isimsiz mevsimde, hangi diyarların rüzgarları taşımıştı seni ellerime, kimbilir?
Ne ürkek ne de cesur, sıfatsız bir benlikti uzanan kollarımda.
Kalıcı değildi gelişin ama, biliyordum sonsuz da değildi gidişin.
Gözlerinin gözlerime değişiyle kanatlandığında yüreğim, damla damla sana birikti hasret yağmurlarında yıllanan sevdam. Ne öyle kolaydı dokunmak sana herkes gibi ne de anlatmak o mucizevi ışıltıyı dudaklarımdan. Başkaydı bu... Sıradan değildi sana sevdam. Dillendiremediğim itiraflar zincirinin son halkasıydın sen, dönüm noktası bir nevi hayatımda. Yepyeni bir başlangıç gibide değil,
asırlık öykülerin bir kez daha seslendirilişi gibi adeta.
Hiç görmediğim topraklar kadar yabancı,
anne şefkati gibi aşinaydın bana.
Bir buse kadar yakınımdayken,
samanyolunda bir yıldızdın aslında.
Ellerinden en soğuk mevsimin ilk karları düşerken,
yüreğinde terledi sevdamla sevişen korkuların.
Bana sorsan; sonsuzluktur sana susuzluğum derdim,
sense sessiz çığlıklarını duymamı beklerdin
ıssız yollarda yitirdiğin yüreğinin.
Kayıp yıllarını bulamam senin,
acılarını silemem dünden, bugününü ver bana, yarını ben göremem.
Öyle beylik laflarda edemem ben duygularını büyülemek için.
Bakışlarım değsin isterim nadasa bıraktığın özlemlerine.
Bir yudum aşksa akıtacağım sana, çiçeklensin bütün tomurcukların dallarında.
Öyle kolay kuramam zehir zemberek telaş kokan cümleleri.
Söylendiğinde de unutamam şarap rengi gül kokulu teklifleri.
İhtimallerle yaşamam belki, ümitlerimde yaşatırım bütün ihtimalleri.
Hayallerimde büyütürüm seninle dolacak günleri.
"Gelseydin, olsaydın yanımda." demem hiç korkma.
Ağlamam bugün yokluğuna yarınlarımda düşlerken seni.
Şimdi sen dilersen birkez bile anma beni.
Unut herşeyi, sil bütün resimleri.
Sen gerçek olamayacak kadar benimsin.
Varsın dökülmesin bana sevdan dudaklarından.
Varsın akmasın kan kırmızısı aşkın bedenime.
Ne çıkar...
Mühürsün artık yüreğimin buğulu gözlerindeki son aşk damlasına..
Yaşamak pahalı diyorlar
Yaşadığımız bunca ucuz şey arasında!
İnsan kalbi kırmak: bedava!
İhanet: bedava!
Yalan: bedava!
......Ya saydırmayın şimdi bana.......! ! ! !
Sevdin mi?
Dürüst olacaksın,
Sevmedin mi?
Yine dürüst olacaksın
Sevdi mi?
Saygı duyacaksın
Sevmedi mi?
Yine saygı duyacaksın
Hissettin mi?
Huzur vereceksin
Adil olacaksın
Beklentisiz seveceksin
Bitti mi?
Konuşacaksın
Dürüst olacaksın
Yıkmayacaksın…
Yapmadın mı bunları?
Hak ettiğin kadarını alacaksın…
Üzülmüyorum artık
Bırak beni ve git !
Ağlamıyorum sesimde titremiyor
Aldırış etme artık git !
Sen gittikten sonra
Belki ağlarım
Hasretim Özlemim sana dair neyim varsa
Ayaklanır ve üzülürüm ...
Ama sen yinede git !
Acı çekmiyorumki ben
Sadece hüzünleniyorum ...
Olsun sen git !
Ellerimi tutma ama sakın !
Giderken yavaşça çekip ellerini ellerimden
Kapıları açıp gideceksin
İşte buna dayanamam
Git-me deyip sana boynuna atılırım
Sus!
Çıtını çıkarma
Kalk ayaga
Gözlerime sakın bakma ona hiç dayanamam
Aç kapıları ve çarp yüzümü hızınla
Beni sevdigini söyleme sakın !
Buna dayanamadıgım için degil
Yada sana git-me demekten korkarım diye degil ...
Sadece sana inanmam
Söylesene sevseydin Gidermiydin
Gece bile fazla bu akşam bana…
Öyle siyah, öyle alacalı ki karanlık..Uyumak istiyorum, alabildiğine..Kapatıyorum gözlerimi, sen oluyorsun uykularım..
Açıyorum gözlerimi, yalnızlığa kapılıyor düşüncelerim…
Anlamsızlığımla eş değer oluyorsun aniden…
Gidişini seyrediyorum, anılarımın arasından…Tozlanmış duyguları temizliyorum, kelime kelime..İçim acıyor, derinden…
Gülüşünü anımsıyorum…
İçim burkuluyor…
Sensizliğe alıştırırken günlerimi, şimdi ne gerek vardı ki sana ? Düşüncene bile tahammülü yok yüreğimin..
Silebilsem yüzünü, gözlerimden…
Ne acı…Seni hiç unutamamışım ki ben…Eskiyen eşyalarım arasına saklamışım yaşanmışlıkları...Ertelemişim sensizliği bile bile…
Şimdi…Ne şarkılar, ne satırlar dolusu cümleler..Hiçbiri iyi gelmiyor sensizliğime..
Belki, çığlıklarımı susturmasam, ağlasam yağmur misali damla damla…Kimbilir, unutulursun belki ozaman…
O an, duygularıma baş kaldırıyorum…Bakıyorum gökyüzüne, bırakıyorum çığlıklarımı yıldızlara doğru…
Atıyorum seni özleyen her bir parçamı…Yüreğimi arındırıyorum fazlalıklardan…
Bu kadar kolay olmamalı…İçimdeki ses, seni çağırıyor her darbemde…
Durmuyorum…Parçalıyorum seni…Kanıyor her bir yanım...
O SiLüet Benim Lanet oLsun!!! Hala bekliyorum! Hala.. Seni beklerken çürüdüm yine...
--------------------------------------------------------------------------------
Tek başıma yaşlandığım dört duvar bir odanın içinde hayallerim, yalnızlığımla sevişirken aynadaki yansımamdan korktum!
Göz yanılmasıdır diyip geçiştirdim..
Odamda bir gün daha yetebilecek oksijen kalmamıştı; camı açtım..
İçeri giren güneş ışığı toz taneciklerini gözüme sokarcasına anlık görüntülerine flash patlattı sanki.
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum.
Ya çok uzundu ya da anlık bişey...
dejavu yaşadım bir süre;
odamı belli aralıklarla mutlu ediyodum çünkü.
İnsanların "her gördüğümüzde farklı oluyosun bukalemunmusun evrim mi geçiriyosun"
tarzındaki cümlelerine maruz kaldığım ve sırf yaşadığım bilinsin diye görştüğüm bir kaç arkadaş diye nitelendirdiğim
varlıkları sevindirdiğim gibi.
Ölü-diri arasında seçim yapmakta zorlanan beni sevindiren sey neydi acaba?
Yaşadığı dört duvarın içini toparlamaktan aciz bir insanı ne sevindirebilirdi?
Önce sevinmek nasıl bişey biri anlatabilirmi?
Sevinmek-sevilmek-sevmek..
Motive olmak için geçtiğim aynanın benden kaçtığını düşünüyorum artık
ben bile tereddüt ederken..
Her baktığımda düştüğüm yanılgı: Bu benmiyim? Halisülasyonmu?
Gözlerimin ileri derece bozuk olduğu doğru ama kendimi tanıyamayacak kadar değil en azından...
O silüet benim lanet olsun!!!
Yüzümdeki maske benzerini çıkarmaya çalıştım canım yandı.Gerçekten bütük bir acıydı ki
canımın yandığını hissettim..
Oysaki acılar müptela olmuştu bana, can yanmaları kronikti ;yaşam dediğim bu kısır döngünün demirbaşlarıydı.
(...)
Camdan dışarı bakmak istediğimde sokakta oynayan üç beş çocuk geliyo aklıma.
Odamı iyice karartan perdelerden elimi çekiyo bi güç.
Çocukluğum geliyo aklıma yarını bilmeden saf- düşüncesiz mantıkla geçirdiğim siyah beyaz olsada renkli zaman dilimi.
Bende çocukken görseydim bu halimi korkar sokağa çıkamazdım(!)
(...)
Gecenin karanlığında camda oturup haber güvercini bekliyorum..
ayağının birine bağlanmış bir notu.
Hala bekliyorum! Hala..
Nye böyleyim? Neyi bekliyorum hala?
Bu durumdan sorumlu olmak isteyen gönüllü sen olacakmısın?
Yavaş yavaş çürüyo bedenim.
Leş kokuları yayılıyor etrafa
Seni beklerken çürüdüm yine...
Gelişinin, bir gidişi olduğunu bile bile seviyorum seni…
Bir başka güne uyandım bugün…Penceremin perdesini araladım usulca…İçimi sardı yokluğun…
Gözlerime doldu sana dair izler…Açtım pencereyi hızla…Ve saçlarımı savuran rüzgara anlattım seni…İçimi kasıp kavuran sessizliğe rağmen, senli cümleleri boğazıma dizdim birer birer…Ve yine yuttum sensizliği…
‘Gelecek’ dedim ‘gelecek’… O an seni, sensizliği ve yine seni yaşadım…Düşündüm saatlerce…Saklandım yüreğimin kıyısına…Ağladım sessizce… Sana ayırdım bugünü… İlgi bekleyen bir çocuk gibi sığındım gözyaşlarımın her bir damlasına…Kandırdım kendimi, hayallerime aldanırcasına…
Ve yine sevdim seni kendi içimde…
Gün bitti, sen bitmedin…Uyumak istemiyorum artık…Her gün bitimi, seni kaybediyorum kendimde…Yok oluyorsun ansızın…Kendimi anlamsız hissediyorum o an… Ve yine sabah oluyor…Yeni baştan yaşıyorum her şeyi…
Her gün sensizliğe başlamak beni bu denli çaresiz kılan…
Varlığına seni sığdıramıyorken, yokluğuna seni sığdırmak bana dokunan!
Bir gidişe adını yüklemek canımı acıtıyor…
Sen bir kere gidiyorsun ben her gün bitiyorum…
Yüreğimden uzaklara attığın her adımsa, kalbimin feryadı…
Şimdi kapasam gözlerimi...Uyusam...Gözlerimi açtığımda, seni bulsam yanımda...Hiç gitmesen...
Anlasana !
Gelişinle hayat bulan gözlerime, gidişini izlemeyi yakıştıramıyorum...
Gitti..
Ardında doldurulması güç bir boşluk bırakarak gitti..
Hayata yeniden başlıyor gibiyim.İlk önce yaşamayı öğrenmeliyim.Yaşamayı öğrendiğimde gerisi akıp gidecek zaten.Sivri yanlarıma,ani çıkışlarıma alışkındı,sakinlikle karşılar ve sakin ses tonuyla sakinleşmemi sağlardı.Artık bunlara katlanacak,beni sakinleştirecek biri ''O'' yok!Acıyla bilemek yerine yumuşatmalıyım artık sivri yanlarımı..
Canım yanıyor.Teksir edip dağıtıyorum yüreğimdekileri.Bende kalanı fırlatıp atıyorum soğuk bir kaldırım taşına.Başında oturup hüzünleniyorum,içim çıkana kadar ağlayıp,ardıma bakmadan kalkıp gidiyorum.
Şuan içinde bulunduğum,atlatılabilirliğine inanamadığım abartılı acıların geçeceğine inandırabilmeliyim kendimi,inanmalıyım..
Bensiz herşeyin daha güzel olacağına inanıp,bensizliği denemeye giden adamın ayaklarına şuursuzca da olsa ''Döner mi acaba?'' diye bakmayı bildim yalnızca.Dön demeyi unuttum..
Çok yorgunum..Yeni çelişkiler,yeni ilişkiler yaşayamayacak,yeni yerler keşfetme merakımı da sürdüremeyecek kadar yorgunum bu aralar.Bitmesi istemediğim tüm zamanlar sona erdi artık..
Korkuyorum..
İçinde bulunduğum duruma alışma ihtimalim korkutuyor.Çünkü alışkanlık olan biteni sıradanlaştırır biliyorum..
Agır SözLer KuLLanmana Gerek Yok.. €n Zayıf NokTaLarımı BiLiyosun Ya
--------------------------------------------------------------------------------
"bak burda ne var
bir derin yara"
diyo çamur..
gerçekten doğru söylemiş ama...
bakışlarınla çok derin yaralar açabilen insansın bende.. yüreğime hiç bişey söylemeden nefesini dahi hissetmeden bakışlarınla dokunan insan..
kalbimi okadar yaralıyosun ki tek bir bakışınla, iyileşmesini de beklemiyosun.. acımadan, bir daha.. birdaha...
bağışıklı mı dersin alışkanlık mı yoksa bağımlılık mı ?
bilmiyorum! ne dersen o olsun ama verdiğin acılara dayanabiliyo kalbim..
he bide çekinmeden açtığın yaraları yarabandıyla kapatabiliyosun ya
helal olsun..
çaba sarfetmene ağır sözler kullanmana gerek yok.. en zayıf noktalarımı biliyosun ya, ondandır zaten bukadar derin yaralarım...
halim acayip
halim derbeder
hayatım beyhude
hayatım sergüzeşt
bilemezsin bilmedin anlamadın veya görmedin
herneyse.. sorun hiç birisi aslında...
sen ve ben "biz" olamadığımız için yaşamadın benimle...
gözlerindeki yabancıyı bazen görmek istemiyorum...o bile yaralamaya yetiyor kalbimi..
neden sevgili? sen beni benden geçirebildin de neden senden geçirmedin...
bu gönül kendinden bu bedenden geçti serseri olduda neden yardan bir türlü geçemedi...
her açtığın yarayı basit bi bezparçasıyla kapatmana destek oldu...
kalbim yaralı.. günden güne kan kaybediyo... bir sen daha yok;farkında..
ve yakında ölecek...
ya sen hiç gitme.. ya da ...
giderken senide götür...
ßiя Şiiя Dαhα Yαzdım Sαnα ve YαnLızLığımα
Sonbαhαяdı Sαnki GönLüm ,YαpяαkLαя MisαLi DöküLüyoяdu Gözümden YαşLαя
SensizLik Ağıя GeLiyoяdu ßαnα ÖzLüyoяdum Heя Dαkikα
İçimden Kopαn FıяtınαLαя ..Esip Geтiяmiyoяdu Seni ßαnα
UzαkLαşıyoяdun Heя Dαkikα
ÖzLemin ,HαyαLin ve SensizLiğimdi ßeni ßuяαLαяdαn αLıp Göтüяen
Sende Giттin yα ,ßıяαkтın ßeni YαnLızLığımα
HαyαLLeяim Düşтü Denize
Yüяeğim Suskun AğLıyoя Şimdi YαnLızLığımα
Sevmenin ßedeLimiydi Acı Çekmek
İçimden Hαykıяsαmdα Sana oLan Sevgimi
Sαnα Aятık SöyLemeyeceğim !
Düşünüyoяumdα ne KαLdı ßizden Geяiye
Senin İçin Yαzdığım ŞiirLeяim
Senin İçin Döktüğüm GözyαşLαяım
ve ßαnα Veяdiğin o YαnLızLığım
Aятık ÖzLemin SözcükLeяe Düşüyoя
Heя KeLime Seni HαтıяLaтıyoя
ßiя Şiiя Dαhα Yαzıyorum ßαk Sαna
Yine eLLeяim Tiтяeyerek ,Seni ÖzLeyeяek ...
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Uzaginda olmak var ya! ..
Beni kahretti..
Ne olurdu seninle birlikte simdi ayni yerde olsaydik
Diz dize otursaydik
Sen ellerimden tutup,
Gozlerime baksaydin,
Ben mutlu, ben sevincli sessizce aglasaydim,
Parmaginin ucunda donsaydi gozyaslarim..
Sicacik gulusunle..
Icimi isitsaydin Bir yastiga bas koyup
Hayallere dalsaydik
Ellerimiz kenetli yanyana uyusaydik..
Gecenin serin yeli dolarken odamiza
Ayaza cekilmis gibi SIMSIKI sarilsaydik
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Bulutlar geciyor, penceremin onunden
Ve, ciglik cigliga yagmur kuslari..
Bulutlar oyle dolu gozlerim gibi..
Yalnizim, yalnizlik zor ozlemin gibi..
Aglamak istiyorum canimin ici..
Kirpigimden tek damla yas..
Dusmuyor simdi
Aslinda anlatamiyorum sana
Hani yoklugun var ya..Beni kahreden.. Hani sensizlik var ya..Beni mahveden! ...
Hergece oldugu gibi yine seni dü$ünüyorum. Ke$ke aklimdan gecenleri görebilseydin. Gözlerimi kapadigimda yanimda oluyorsun adeta. Yine elini tutuyor sicakligini hissediyorum sanki. Hani o son gece vardiya... Hani saatlerce sana bakmistim, bikmadan usanmadan. Sanki icime dogmu$tu her$ey. Sanki biliyordu yüregim sana son defa baktigini. Birdaha göremeyecegini hissetmi$ti sanki gözlerim. Mazide kalan bir ani birer hatira kaldi bana o günler. Evina öldü... Ama Sadece Evinami öldü? hayir!!! Sende benimle birlikte öldün...Seni en kuytu dü$lerime gömdüm...
Her$ey icin cok gec kalmi$iz ikimizde. Yalan dünyada iki zavalliyiz biz seninle. Bazen uzatiyorum ellerimi belki tutarsin ümidiyle. Ne sen tutabilirsin ellerimi nede ben sana eri$ebilirim artik. Aramizda basit kalan daglar denizler yok artik. Aramizda bizim kendi ellerimizle yarattigimiz ucurumlar var. Ne sen adim atacak kadar güclüsün artik, nede ben sana ko$acak kadar cesaretliyim eskisi gibi. Ikimizde özümüzü yitirmi$ caresiz ölümü bekler olmu$uz Evinamin...
Unutulduysam söyleme
Suss
Kapat bir zamanlar
Seni seviyorum diyen dudaklarını…
Hiç ayrılmayacağız diyen gözlerini çek gözümden!
Ben anladım anlayacağımı,
Sen yorma o tatlı canını,
Geldiğim gibi başım dik gururla gitmesini de bilirim.
Sen kendini sakın ola yorma koş yeni aşklarını,
Bekletme daha çok canlar yakacaksın,
Bekletme daha çok iki kuruşa aşklarını satacaksın…
Korkmuş gibi bakma delirmedim daha,
Ha sen çok şaşırdın,
Şaşırmada…
Kapılarına kendimi zincirleme mi?
Kendimi oradan oraya savurup atma mı?
Gözlerimin sel haline gelmesini mi?
Bekliyordun…
Beklemede…
Susss
Hadi şimdi git!
Yolun açık ola iki kuruşluk sevdam!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Egsoz dumanları,
Rüzgarın uğultusu
Ve senin uzaklaşan sesin,
Yıkıldım!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Verilen sözler,
Kurulan düşler
Ve senin veda eden elin,
Kahroldum!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Güzel gözlerin,
Bükük boynun
Ve giremediğim kalbin
Yok oldum!
Baksan görürdün
Görmeyi istediklerini
Bu koca yüregi
Bu koca yürek içerisindeki aşkı
Baksan görürdün
Gözlerimin alevini
Akmasın yaşlarım diye
Çırpınış verdigim kanatlarımı
Baksan görürdün
Yeni yeni çıkan kanatlarımı
Çalan şeytanların
Yüzümde bıraktıgı acıyı
Eminim baksaydın görecektin
Ugruna yıkılan bu canı
Ugruna ölebilen bu canı
Bakmadın
Görmedin
Öylemi Öyleyse şimdi
Mezarıma bak bak ta dur ...
İçim acıdı
Ağladım ağladım
Duyan olmadı ...
Gözlerim acıdı
Aktı yaşlar damla damla
Silen olmadı
Birde sevdigim vardı
Oldugunu sandıgım
O hiç olmamıs
Olmaya cabalamamış
Şiirlerim bile ağlamaklı
Yazılanı belli yazanı belli
İstesemde Çözülemez
Derteliri
Yazıyorum yazıyorum
Anlayan olmadı ..
Ah yar,özlemin öyle derin öyle anlatılmaz ki
yazacak kelime konuşacak söz bulamıyorum..
öylesine içimdesin ki,kalbimin en derin yerinde
seni söküp atamıyorum..
Ah yar,gittin gideli sancılar çekiyorum,
sokaklarda dolaşamıyorum,evden dışarı çıkmak istemiyorum..
heryerde hayalin var,heryerde izlerin..
her ne yana baksam baktığım yeri değil,
senin gülen yüzünü o derin kahve gözlerini görüyorum..
Ah yar,ben sensiz buralarda duramıyorum,
seni düşünmekten nefes alamıyorum..
kim bilir o kahve gözlerin şimdi kime bakıyor?!
sende benim gibi benimi düşlüyorsun yoksa
düşlerini süsleyecek başka aşklarımı yelken açıyorsun?!
Ama yok yapmazsın,söylediğin sözler,ettiğin yeminler
izin vermez sana,unutmazsın unutmadın değil mi?..
Ah yar hergeçen gün biraz daha tükeniyor sevgimiz..
Ne sen adım atıyorsun benden yana,ne de ben..
Yitiyoruz yavaş yavaş,körü körüne bitiyor sevdamız..
O lanet olası gururumuzu ayaklarımızın altına alıp çiğnememiz gerekirken,
birbirimize kalkan olarak kullanıyoruz..
Ah yar,beni duyuyormusun?
Tükeniyoruz yar,
Bitiyoruz yar..
Yar..
Ah yar (...)
Yalnızlık sarmış dört bir yanımı..
Kalmışım bu koskaca şehirde..
Kaçmak,kaçıp gitmek istiyor yürek!
Ama olmuyor yapamıyorum..
Engeller var bende çözemediğim,
Çözmek istediğim fakat çözmeyi beceremediğim..!!
Gözyaşım sen gözyaşlarımda sen,
Çarem sen çaresizliğimde sen,
SEN SEN BEN SEN.
Alın yazım oldu artık senli cümleler,
Kimseler anlayamaz oldu kimseleri anlayamaz oldum,
Sensizliğin başladığı kıyametten bu yana.
Kime ne diye bilirim ki;
Gülüşün
Bakışın
Ellerin
Dudakların
Kalbin
Tüm zerren biranda kayıp gitti benden.
Kaldırıp attım döşekleri betonlarda uyudum,
Parçaladım yastıkları bedenime sarıldım,
Bırakıp zamanı sana yetişmeye çalıştım.
Madem gidecek zamanı kolluyordun,
Bari son kez izin verseydin,
Doya doya bakmama,
O müebbet hapis yattığım gözlerine!
Bir kalp varki bende
Tepeden tırnaga sen diye çarpıyor
Bir kalp varki sende
Hep nefreti çağrıştırıyor
Bir kalp var bizde asla
Beraber olmayı istemiyor
Bir kalbim varki benim
Hiç sana benzemez
O yalnız sen diye yalnız seviyorum
Diye çarpar
Sendaki çok farklı
Hep ben hep ben diyee
çarpar
Bir gün durursa o kalbin
Yalnız sen ağla o zaman
Ben yalnız kalbimdeki sana
Ağlarımm
İki gün sonra unuturum merak etme
Yas degil benimki
Belki anımsar gülümsersin,
Yitip giden boş vermişliğin hatırına.
Zamana yenik düşerken,
Gözlerini ansızın çek güzelliklerden düşün beni.
Yaşadıklarımızı da unutma hani,
Gün gelir hesaplaşmak tek çaren olur.
Kaybetmeye mahkum olan tarafınla,
Acizliğine bürün tüm zerrenle.
Ve sonra,
Ve daha sonra,
Ve daha sonrası için,
Yaşam veren senli günlerin yerine,
Canımı al sensizliğinle.
Gözlerin Düşer Aklıma
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...
SUKRU ERBAS
Olmuyor ne yaparsam yapayım olmuyor,
Suskunluğumdan kurtulamıyorum,
Yapamıyorum canım acıyor,
Kurtulmak istiyorum artık her şeyden,herkesten,
Çekip gitsinler görmek istemiyorum bir tek insan yüzü bile,
Onlarda yalancı onlarda sahtekar,
Bir iğne almadan bir şey vermiyorlar,
Kuyumu kazma peşindeler,
Beni bana ait olanları almak peşindeler,
Değişmemi istiyorlar beni böyle kabul etmiyorlar,
Kendilerince beni kukla haline dönüştürmek istiyorlar,
Başaramam kabul eden beni böyle kabul etsin,
Seven beni bu halimde sevsin,
Değişmem böyle geldim hayata böyle ölürüm,
Kabul etmeyen çekip gitsin hayatımdan,
Dur demem,
Gitme demem,
Defol git derim,
Siz olmadan da yaşayabilirim,
Nefes alabilirim,
Şimdi kapım sonsuza dek açık,
İstemeyen alsın bavulunu DEFOLUP GİTSİN!!
Aşk Adamın Anasını Ağlatır
Sefil bir yanlızlıktır aslında,
Gece olduğunda basar afakanlar,
Kafanda olur olmaz sorular,
Sanki yokmuş gibi başka işin,
İmkanı olsa yirmi beşinci saatini alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gitmez gözünün önünden hayali,
Karabasan gibi üstüne çuvallanır,
Yarını olmayan hasta gibi bir telaş, bir endişe,
Hani açsan kafesi uçup kaçacakmış gibi,
Kilitlersin beynine,
Kilit kilit üstüne...
Unutursun yemeyi, içmeyi,
Biri, gün ve gün eridiğini hatırlatır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gece oldu mu;
O güne kadar umursamadığın yıldızları,
Tespih tespih sayarsın,
Birden şair olur satır satır yazarsın,
Dalgaların üstüne notaları asarsın,
Bülbül gibi şakırsın,
Yalnızlığında çenebaz,
Ne zaman dışarı çıksan kelimeler evde kalır,
Yüreğini aşk denen hırsız alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Zevk vermez hiçbir şey,
Onun teninden aldığın kadar,
Ağlatamaz kimse de seni,
Onun ağlattığı kadar,
Geçmişine kimler girmiş çıkmış kime ne!!!
Yarınında yanına hep onu alırsın,
Üç gün görmesen paranoyak belirtiler başlar,
Yüreğine kurulur bilmediğin sıkıntılar,
İşte böyle;
Aşk adamın aklını baştan alır,
Ve aşk adamın anasını ağlatır...
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selâmlar, merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar, yarışanlar.. dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı, hak, hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet.. yatıp uyumak korkunç.
Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
-ALinti-
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! !
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir
bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? ...
içinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? ...
Ya da Geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın
tomurcuklandığını.
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? ...
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? ..
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Mermisi namluya sürülmüş
bir tabancadır, yalnızlık..
İntihar, tetikte nöbettedir..
Bir tavşan kadar doğurgan ölümlere,
tek başına çalınan bir beste
ve her yerdedir..
Bir hücreye dönüşen gecede,
sıkışan yürekte,
tutulan nefeste, duyulan her seste
ve kadehlerdedir.
Bin türlü şekilde,
ama nedense hep gri renktedir.
Bir dokunuş kadar uzakta
sırıtkan siyahlar beklemektedir..
Yalnızlık...
Ölümün göbek adı..
Parmak, tetikle sevişmektedir..
ORHUN BASAT
Gece Yarası
Ağrılarım ağrıyor bu gece yarısı
Dertlerim öksüz sahibi yok.
Sensizliğimin yeri boş
Bir kez daha gömdüm, bin kez dahaöldüm
bu gece yarısı
Geçmedi sensizliğim, geçmedi bu gece yarısı
Ve içimde bitmiyor bu gecenin yarası
Gece Yarası
Ağrılarım ağrıyor bu gece yarısı
Dertlerim öksüz sahibi yok.
Sensizliğimin yeri boş
Bir kez daha gömdüm, bin kez dahaöldüm
bu gece yarısı
Geçmedi sensizliğim, geçmedi bu gece yarısı
Ve içimde bitmiyor bu gecenin yarası
Ellerim küçücük olsada
Tutabilirdi seni
Bir bakış mutlu edebilirdi beni
Susturma sakın dudaklarını
Konuş hassasiyetindeki sevginle
Hep konuş sen
Hiç susma !
Sus puslar sana ugradıgında
Benim gözyaşlarım konuşmakta
İşte bu yüzden sen
asla gözyaşlarımı konuşturma
Herşeye dayanırdımda
Bu susuşların olmasa ,
CANAN AKGUL
geri dönmedi katilim cinayet yerine
dönüyorum sardunya zamanlarıma
ilkyaz çiçekleri kokularını salsın
belki unutulmuştur adım,
tozlu çekmecelerde saklanan sevda mektuplarında
ya da yürek dağlayan bir şarkının dalga kıran ritminde
olsun...yine de dönüyorum,
kadınlığımın ağrıyan uyluklarında barınan düş tomurcuklarına
aldandığım mavileri geri alsın Ege
dualarla yıkadım ruhumu
ve arındım soytarı vedalardan....dönüyorum
geç oldu ama anladım....kimse giderken götürmüyor sevgileri yanında
yanılgılarımı yüzüme vurmayın,
içimdeki çocuğun masal saatine denk geldi aşk
anladım dedim ya....daha fazla yormayın
şarkılar kadar sevmiştim....ama bitti
ciddiyetini yitiren vaatler utansın,
ben utanmıyorum öznesi tutku olan sevi*melerimden
yürüyüp geçtiğim yollar bir zahmet karşılasın beni
vedalar vesikamdır artık....dönüyorum
Uykudan yarı uyanabilmiş bir sabah
yıkılmış o küçük dünyanın ardından
hıçkıran konuşma
verilen yarım sözler
yarı dağınık saçlar
yarım bilet
başlayacak o belirsiz bekleyiş
yarıda kalmış aşkın;
kalpleri buzlaştıran soğukluğu
sonu görülememiş bir rüyanın
yarı silik çizgileri
parçalanmış
ama doğruyu birlikte bulan
iki ayrı yanlışız biz şimdi
CEM GUNES
Gönlün Oldu Mu?
Susuzluktan yanan deli gönlümü,
Ateşlere attın, gönlün oldu mu?
Yakıyorken hasret ahir ömrümü,
Aşk çölüne attın gönlün oldu mu?
Kan çekilmiş gibi damarlarımdan,
Bezginlikler geldi zararlarından,
Ecel bahçesinin kenarlarından,
Kendime yer kaptım gönlün oldu mu?
İkimizde belki yanlışa düştük,
Elimizde varken yok’u bölüştük,
Tek var olan aşktı ama dövüştük,
Galibi sen oldun, gönlün oldu mu?
Yarama tuzları, merhem diyerek,
Azdırdın sürdükçe kalbi deşerek,
Uzattığın tastan şifa diyerek,
Zehirleri içtim gönlün oldu mu?
İlerledi yaşım na-murad ile,
Ellere bakamam bu surat ile,
Eline geçecek son fırsat ile,
Üç kuruşa sattın gönlün oldu mu?
Ölüyorum şimdi aşk pazarında,
Dünya’nın değeri yok nazarimmda,
Taş çıktı koskoca bak mezarımda,
Aşkımla gömüldüm, gönlün oldu mu?
Bırak, kalsın yüregim bende
O paramparça O kırılmış dökülmüş,
Yinede olsun bırak bende kalsın!
Yara bere içerisinde onu sana veremem anla beni !
Bütün sevdalarım ellerinde yokettiler onu
Bir başkasına vermeyeyim diye
Herbiri parçaladı yüregimi,
Bırak bende kalsın
Sana onu veremem
Çok istesemde, seni yüregime
Sen gelme sakın !
Üzülmeni istemem,
Bulmuşken bütün yollarımın geri dönüşünü
Unutmak istemiyorum ...
Bırak kalsın bende yüregim
Nede olsa,
O bana alışık Bende Ona
Geçinip gidiyoruz gözyaşlarıyla,
Bir başka elde daha parçalanmasın istiyorum
Dokunma yüregime
Dokunma pembeleşmiş hayallerime !!!
CANAN AKGUL
Unutmak kadar yalnızım
Ve hatırlamak kadar çok şeyim var anlatacak.
Yanında olamamak kadar çaresizim
Bugün bir şiir yazdım
Yalnızlığı savuştururcasına
Bugün bir şiir yazdım
Hasrete kavuştururcasına
Bugün bir şiir yazdım
Yemekten önce atıştırırcasına
Bugün beni yazdım şiire
Bugün bendeki seni
Bugün ne kadar şiirsem
Bugün o kadarsın aklımda
Bugün ne kadar şairsem
Ölüm o kadar uzakta
İşte bugünüm şiirim ve sen.
Ölümün çığlığı var kulaklarımda
Sonbahar bu dinlediğim
Saklamak zor aşkı
Yaşamak çelişkili
Yapamadığım o kadar şey var ki!
Sevmeyi olsun becermeliyim.
Ölüm var yarın
Seni bugün sevmeliyim
Ve bunu sana
Şimdi söylemeliyim
Ne kadar söylemeli sana
Uykusuzluğun tanımını
Yaşadıkça mı büyür aşk?
Sakladıkça mı?
Bir menekşeyi saklamak değil yarına
Koklamak var aklımda
Açmadan daha
Tohumuna sevdalanmak var
Ölümüne sevdalanmak
Hangi isimsiz mevsimde, hangi diyarların rüzgarları taşımıştı seni ellerime, kimbilir?
Ne ürkek ne de cesur, sıfatsız bir benlikti uzanan kollarımda.
Kalıcı değildi gelişin ama, biliyordum sonsuz da değildi gidişin.
Gözlerinin gözlerime değişiyle kanatlandığında yüreğim, damla damla sana birikti hasret yağmurlarında yıllanan sevdam. Ne öyle kolaydı dokunmak sana herkes gibi ne de anlatmak o mucizevi ışıltıyı dudaklarımdan. Başkaydı bu... Sıradan değildi sana sevdam. Dillendiremediğim itiraflar zincirinin son halkasıydın sen, dönüm noktası bir nevi hayatımda. Yepyeni bir başlangıç gibide değil,
asırlık öykülerin bir kez daha seslendirilişi gibi adeta.
Hiç görmediğim topraklar kadar yabancı,
anne şefkati gibi aşinaydın bana.
Bir buse kadar yakınımdayken,
samanyolunda bir yıldızdın aslında.
Ellerinden en soğuk mevsimin ilk karları düşerken,
yüreğinde terledi sevdamla sevişen korkuların.
Bana sorsan; sonsuzluktur sana susuzluğum derdim,
sense sessiz çığlıklarını duymamı beklerdin
ıssız yollarda yitirdiğin yüreğinin.
Kayıp yıllarını bulamam senin,
acılarını silemem dünden, bugününü ver bana, yarını ben göremem.
Öyle beylik laflarda edemem ben duygularını büyülemek için.
Bakışlarım değsin isterim nadasa bıraktığın özlemlerine.
Bir yudum aşksa akıtacağım sana, çiçeklensin bütün tomurcukların dallarında.
Öyle kolay kuramam zehir zemberek telaş kokan cümleleri.
Söylendiğinde de unutamam şarap rengi gül kokulu teklifleri.
İhtimallerle yaşamam belki, ümitlerimde yaşatırım bütün ihtimalleri.
Hayallerimde büyütürüm seninle dolacak günleri.
"Gelseydin, olsaydın yanımda." demem hiç korkma.
Ağlamam bugün yokluğuna yarınlarımda düşlerken seni.
Şimdi sen dilersen birkez bile anma beni.
Unut herşeyi, sil bütün resimleri.
Sen gerçek olamayacak kadar benimsin.
Varsın dökülmesin bana sevdan dudaklarından.
Varsın akmasın kan kırmızısı aşkın bedenime.
Ne çıkar...
Mühürsün artık yüreğimin buğulu gözlerindeki son aşk damlasına..
Yaşamak pahalı diyorlar
Yaşadığımız bunca ucuz şey arasında!
İnsan kalbi kırmak: bedava!
İhanet: bedava!
Yalan: bedava!
......Ya saydırmayın şimdi bana.......! ! ! !
Sevdin mi?
Dürüst olacaksın,
Sevmedin mi?
Yine dürüst olacaksın
Sevdi mi?
Saygı duyacaksın
Sevmedi mi?
Yine saygı duyacaksın
Hissettin mi?
Huzur vereceksin
Adil olacaksın
Beklentisiz seveceksin
Bitti mi?
Konuşacaksın
Dürüst olacaksın
Yıkmayacaksın…
Yapmadın mı bunları?
Hak ettiğin kadarını alacaksın…
Üzülmüyorum artık
Bırak beni ve git !
Ağlamıyorum sesimde titremiyor
Aldırış etme artık git !
Sen gittikten sonra
Belki ağlarım
Hasretim Özlemim sana dair neyim varsa
Ayaklanır ve üzülürüm ...
Ama sen yinede git !
Acı çekmiyorumki ben
Sadece hüzünleniyorum ...
Olsun sen git !
Ellerimi tutma ama sakın !
Giderken yavaşça çekip ellerini ellerimden
Kapıları açıp gideceksin
İşte buna dayanamam
Git-me deyip sana boynuna atılırım
Sus!
Çıtını çıkarma
Kalk ayaga
Gözlerime sakın bakma ona hiç dayanamam
Aç kapıları ve çarp yüzümü hızınla
Beni sevdigini söyleme sakın !
Buna dayanamadıgım için degil
Yada sana git-me demekten korkarım diye degil ...
Sadece sana inanmam
Söylesene sevseydin Gidermiydin
Gece bile fazla bu akşam bana…
Öyle siyah, öyle alacalı ki karanlık..Uyumak istiyorum, alabildiğine..Kapatıyorum gözlerimi, sen oluyorsun uykularım..
Açıyorum gözlerimi, yalnızlığa kapılıyor düşüncelerim…
Anlamsızlığımla eş değer oluyorsun aniden…
Gidişini seyrediyorum, anılarımın arasından…Tozlanmış duyguları temizliyorum, kelime kelime..İçim acıyor, derinden…
Gülüşünü anımsıyorum…
İçim burkuluyor…
Sensizliğe alıştırırken günlerimi, şimdi ne gerek vardı ki sana ? Düşüncene bile tahammülü yok yüreğimin..
Silebilsem yüzünü, gözlerimden…
Ne acı…Seni hiç unutamamışım ki ben…Eskiyen eşyalarım arasına saklamışım yaşanmışlıkları...Ertelemişim sensizliği bile bile…
Şimdi…Ne şarkılar, ne satırlar dolusu cümleler..Hiçbiri iyi gelmiyor sensizliğime..
Belki, çığlıklarımı susturmasam, ağlasam yağmur misali damla damla…Kimbilir, unutulursun belki ozaman…
O an, duygularıma baş kaldırıyorum…Bakıyorum gökyüzüne, bırakıyorum çığlıklarımı yıldızlara doğru…
Atıyorum seni özleyen her bir parçamı…Yüreğimi arındırıyorum fazlalıklardan…
Bu kadar kolay olmamalı…İçimdeki ses, seni çağırıyor her darbemde…
Durmuyorum…Parçalıyorum seni…Kanıyor her bir yanım...
O SiLüet Benim Lanet oLsun!!! Hala bekliyorum! Hala.. Seni beklerken çürüdüm yine...
--------------------------------------------------------------------------------
Tek başıma yaşlandığım dört duvar bir odanın içinde hayallerim, yalnızlığımla sevişirken aynadaki yansımamdan korktum!
Göz yanılmasıdır diyip geçiştirdim..
Odamda bir gün daha yetebilecek oksijen kalmamıştı; camı açtım..
İçeri giren güneş ışığı toz taneciklerini gözüme sokarcasına anlık görüntülerine flash patlattı sanki.
Ne kadar zaman geçti hatırlamıyorum.
Ya çok uzundu ya da anlık bişey...
dejavu yaşadım bir süre;
odamı belli aralıklarla mutlu ediyodum çünkü.
İnsanların "her gördüğümüzde farklı oluyosun bukalemunmusun evrim mi geçiriyosun"
tarzındaki cümlelerine maruz kaldığım ve sırf yaşadığım bilinsin diye görştüğüm bir kaç arkadaş diye nitelendirdiğim
varlıkları sevindirdiğim gibi.
Ölü-diri arasında seçim yapmakta zorlanan beni sevindiren sey neydi acaba?
Yaşadığı dört duvarın içini toparlamaktan aciz bir insanı ne sevindirebilirdi?
Önce sevinmek nasıl bişey biri anlatabilirmi?
Sevinmek-sevilmek-sevmek..
Motive olmak için geçtiğim aynanın benden kaçtığını düşünüyorum artık
ben bile tereddüt ederken..
Her baktığımda düştüğüm yanılgı: Bu benmiyim? Halisülasyonmu?
Gözlerimin ileri derece bozuk olduğu doğru ama kendimi tanıyamayacak kadar değil en azından...
O silüet benim lanet olsun!!!
Yüzümdeki maske benzerini çıkarmaya çalıştım canım yandı.Gerçekten bütük bir acıydı ki
canımın yandığını hissettim..
Oysaki acılar müptela olmuştu bana, can yanmaları kronikti ;yaşam dediğim bu kısır döngünün demirbaşlarıydı.
(...)
Camdan dışarı bakmak istediğimde sokakta oynayan üç beş çocuk geliyo aklıma.
Odamı iyice karartan perdelerden elimi çekiyo bi güç.
Çocukluğum geliyo aklıma yarını bilmeden saf- düşüncesiz mantıkla geçirdiğim siyah beyaz olsada renkli zaman dilimi.
Bende çocukken görseydim bu halimi korkar sokağa çıkamazdım(!)
(...)
Gecenin karanlığında camda oturup haber güvercini bekliyorum..
ayağının birine bağlanmış bir notu.
Hala bekliyorum! Hala..
Nye böyleyim? Neyi bekliyorum hala?
Bu durumdan sorumlu olmak isteyen gönüllü sen olacakmısın?
Yavaş yavaş çürüyo bedenim.
Leş kokuları yayılıyor etrafa
Seni beklerken çürüdüm yine...
Gelişinin, bir gidişi olduğunu bile bile seviyorum seni…
Bir başka güne uyandım bugün…Penceremin perdesini araladım usulca…İçimi sardı yokluğun…
Gözlerime doldu sana dair izler…Açtım pencereyi hızla…Ve saçlarımı savuran rüzgara anlattım seni…İçimi kasıp kavuran sessizliğe rağmen, senli cümleleri boğazıma dizdim birer birer…Ve yine yuttum sensizliği…
‘Gelecek’ dedim ‘gelecek’… O an seni, sensizliği ve yine seni yaşadım…Düşündüm saatlerce…Saklandım yüreğimin kıyısına…Ağladım sessizce… Sana ayırdım bugünü… İlgi bekleyen bir çocuk gibi sığındım gözyaşlarımın her bir damlasına…Kandırdım kendimi, hayallerime aldanırcasına…
Ve yine sevdim seni kendi içimde…
Gün bitti, sen bitmedin…Uyumak istemiyorum artık…Her gün bitimi, seni kaybediyorum kendimde…Yok oluyorsun ansızın…Kendimi anlamsız hissediyorum o an… Ve yine sabah oluyor…Yeni baştan yaşıyorum her şeyi…
Her gün sensizliğe başlamak beni bu denli çaresiz kılan…
Varlığına seni sığdıramıyorken, yokluğuna seni sığdırmak bana dokunan!
Bir gidişe adını yüklemek canımı acıtıyor…
Sen bir kere gidiyorsun ben her gün bitiyorum…
Yüreğimden uzaklara attığın her adımsa, kalbimin feryadı…
Şimdi kapasam gözlerimi...Uyusam...Gözlerimi açtığımda, seni bulsam yanımda...Hiç gitmesen...
Anlasana !
Gelişinle hayat bulan gözlerime, gidişini izlemeyi yakıştıramıyorum...
Gitti..
Ardında doldurulması güç bir boşluk bırakarak gitti..
Hayata yeniden başlıyor gibiyim.İlk önce yaşamayı öğrenmeliyim.Yaşamayı öğrendiğimde gerisi akıp gidecek zaten.Sivri yanlarıma,ani çıkışlarıma alışkındı,sakinlikle karşılar ve sakin ses tonuyla sakinleşmemi sağlardı.Artık bunlara katlanacak,beni sakinleştirecek biri ''O'' yok!Acıyla bilemek yerine yumuşatmalıyım artık sivri yanlarımı..
Canım yanıyor.Teksir edip dağıtıyorum yüreğimdekileri.Bende kalanı fırlatıp atıyorum soğuk bir kaldırım taşına.Başında oturup hüzünleniyorum,içim çıkana kadar ağlayıp,ardıma bakmadan kalkıp gidiyorum.
Şuan içinde bulunduğum,atlatılabilirliğine inanamadığım abartılı acıların geçeceğine inandırabilmeliyim kendimi,inanmalıyım..
Bensiz herşeyin daha güzel olacağına inanıp,bensizliği denemeye giden adamın ayaklarına şuursuzca da olsa ''Döner mi acaba?'' diye bakmayı bildim yalnızca.Dön demeyi unuttum..
Çok yorgunum..Yeni çelişkiler,yeni ilişkiler yaşayamayacak,yeni yerler keşfetme merakımı da sürdüremeyecek kadar yorgunum bu aralar.Bitmesi istemediğim tüm zamanlar sona erdi artık..
Korkuyorum..
İçinde bulunduğum duruma alışma ihtimalim korkutuyor.Çünkü alışkanlık olan biteni sıradanlaştırır biliyorum..
Agır SözLer KuLLanmana Gerek Yok.. €n Zayıf NokTaLarımı BiLiyosun Ya
--------------------------------------------------------------------------------
"bak burda ne var
bir derin yara"
diyo çamur..
gerçekten doğru söylemiş ama...
bakışlarınla çok derin yaralar açabilen insansın bende.. yüreğime hiç bişey söylemeden nefesini dahi hissetmeden bakışlarınla dokunan insan..
kalbimi okadar yaralıyosun ki tek bir bakışınla, iyileşmesini de beklemiyosun.. acımadan, bir daha.. birdaha...
bağışıklı mı dersin alışkanlık mı yoksa bağımlılık mı ?
bilmiyorum! ne dersen o olsun ama verdiğin acılara dayanabiliyo kalbim..
he bide çekinmeden açtığın yaraları yarabandıyla kapatabiliyosun ya
helal olsun..
çaba sarfetmene ağır sözler kullanmana gerek yok.. en zayıf noktalarımı biliyosun ya, ondandır zaten bukadar derin yaralarım...
halim acayip
halim derbeder
hayatım beyhude
hayatım sergüzeşt
bilemezsin bilmedin anlamadın veya görmedin
herneyse.. sorun hiç birisi aslında...
sen ve ben "biz" olamadığımız için yaşamadın benimle...
gözlerindeki yabancıyı bazen görmek istemiyorum...o bile yaralamaya yetiyor kalbimi..
neden sevgili? sen beni benden geçirebildin de neden senden geçirmedin...
bu gönül kendinden bu bedenden geçti serseri olduda neden yardan bir türlü geçemedi...
her açtığın yarayı basit bi bezparçasıyla kapatmana destek oldu...
kalbim yaralı.. günden güne kan kaybediyo... bir sen daha yok;farkında..
ve yakında ölecek...
ya sen hiç gitme.. ya da ...
giderken senide götür...
ßiя Şiiя Dαhα Yαzdım Sαnα ve YαnLızLığımα
Sonbαhαяdı Sαnki GönLüm ,YαpяαkLαя MisαLi DöküLüyoяdu Gözümden YαşLαя
SensizLik Ağıя GeLiyoяdu ßαnα ÖzLüyoяdum Heя Dαkikα
İçimden Kopαn FıяtınαLαя ..Esip Geтiяmiyoяdu Seni ßαnα
UzαkLαşıyoяdun Heя Dαkikα
ÖzLemin ,HαyαLin ve SensizLiğimdi ßeni ßuяαLαяdαn αLıp Göтüяen
Sende Giттin yα ,ßıяαkтın ßeni YαnLızLığımα
HαyαLLeяim Düşтü Denize
Yüяeğim Suskun AğLıyoя Şimdi YαnLızLığımα
Sevmenin ßedeLimiydi Acı Çekmek
İçimden Hαykıяsαmdα Sana oLan Sevgimi
Sαnα Aятık SöyLemeyeceğim !
Düşünüyoяumdα ne KαLdı ßizden Geяiye
Senin İçin Yαzdığım ŞiirLeяim
Senin İçin Döktüğüm GözyαşLαяım
ve ßαnα Veяdiğin o YαnLızLığım
Aятık ÖzLemin SözcükLeяe Düşüyoя
Heя KeLime Seni HαтıяLaтıyoя
ßiя Şiiя Dαhα Yαzıyorum ßαk Sαna
Yine eLLeяim Tiтяeyerek ,Seni ÖzLeyeяek ...
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Uzaginda olmak var ya! ..
Beni kahretti..
Ne olurdu seninle birlikte simdi ayni yerde olsaydik
Diz dize otursaydik
Sen ellerimden tutup,
Gozlerime baksaydin,
Ben mutlu, ben sevincli sessizce aglasaydim,
Parmaginin ucunda donsaydi gozyaslarim..
Sicacik gulusunle..
Icimi isitsaydin Bir yastiga bas koyup
Hayallere dalsaydik
Ellerimiz kenetli yanyana uyusaydik..
Gecenin serin yeli dolarken odamiza
Ayaza cekilmis gibi SIMSIKI sarilsaydik
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Bulutlar geciyor, penceremin onunden
Ve, ciglik cigliga yagmur kuslari..
Bulutlar oyle dolu gozlerim gibi..
Yalnizim, yalnizlik zor ozlemin gibi..
Aglamak istiyorum canimin ici..
Kirpigimden tek damla yas..
Dusmuyor simdi
Aslinda anlatamiyorum sana
Hani yoklugun var ya..Beni kahreden.. Hani sensizlik var ya..Beni mahveden! ...
Hergece oldugu gibi yine seni dü$ünüyorum. Ke$ke aklimdan gecenleri görebilseydin. Gözlerimi kapadigimda yanimda oluyorsun adeta. Yine elini tutuyor sicakligini hissediyorum sanki. Hani o son gece vardiya... Hani saatlerce sana bakmistim, bikmadan usanmadan. Sanki icime dogmu$tu her$ey. Sanki biliyordu yüregim sana son defa baktigini. Birdaha göremeyecegini hissetmi$ti sanki gözlerim. Mazide kalan bir ani birer hatira kaldi bana o günler. Evina öldü... Ama Sadece Evinami öldü? hayir!!! Sende benimle birlikte öldün...Seni en kuytu dü$lerime gömdüm...
Her$ey icin cok gec kalmi$iz ikimizde. Yalan dünyada iki zavalliyiz biz seninle. Bazen uzatiyorum ellerimi belki tutarsin ümidiyle. Ne sen tutabilirsin ellerimi nede ben sana eri$ebilirim artik. Aramizda basit kalan daglar denizler yok artik. Aramizda bizim kendi ellerimizle yarattigimiz ucurumlar var. Ne sen adim atacak kadar güclüsün artik, nede ben sana ko$acak kadar cesaretliyim eskisi gibi. Ikimizde özümüzü yitirmi$ caresiz ölümü bekler olmu$uz Evinamin...
Unutulduysam söyleme
Suss
Kapat bir zamanlar
Seni seviyorum diyen dudaklarını…
Hiç ayrılmayacağız diyen gözlerini çek gözümden!
Ben anladım anlayacağımı,
Sen yorma o tatlı canını,
Geldiğim gibi başım dik gururla gitmesini de bilirim.
Sen kendini sakın ola yorma koş yeni aşklarını,
Bekletme daha çok canlar yakacaksın,
Bekletme daha çok iki kuruşa aşklarını satacaksın…
Korkmuş gibi bakma delirmedim daha,
Ha sen çok şaşırdın,
Şaşırmada…
Kapılarına kendimi zincirleme mi?
Kendimi oradan oraya savurup atma mı?
Gözlerimin sel haline gelmesini mi?
Bekliyordun…
Beklemede…
Susss
Hadi şimdi git!
Yolun açık ola iki kuruşluk sevdam!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Egsoz dumanları,
Rüzgarın uğultusu
Ve senin uzaklaşan sesin,
Yıkıldım!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Verilen sözler,
Kurulan düşler
Ve senin veda eden elin,
Kahroldum!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Güzel gözlerin,
Bükük boynun
Ve giremediğim kalbin
Yok oldum!
Baksan görürdün
Görmeyi istediklerini
Bu koca yüregi
Bu koca yürek içerisindeki aşkı
Baksan görürdün
Gözlerimin alevini
Akmasın yaşlarım diye
Çırpınış verdigim kanatlarımı
Baksan görürdün
Yeni yeni çıkan kanatlarımı
Çalan şeytanların
Yüzümde bıraktıgı acıyı
Eminim baksaydın görecektin
Ugruna yıkılan bu canı
Ugruna ölebilen bu canı
Bakmadın
Görmedin
Öylemi Öyleyse şimdi
Mezarıma bak bak ta dur ...
İçim acıdı
Ağladım ağladım
Duyan olmadı ...
Gözlerim acıdı
Aktı yaşlar damla damla
Silen olmadı
Birde sevdigim vardı
Oldugunu sandıgım
O hiç olmamıs
Olmaya cabalamamış
Şiirlerim bile ağlamaklı
Yazılanı belli yazanı belli
İstesemde Çözülemez
Derteliri
Yazıyorum yazıyorum
Anlayan olmadı ..
Ah yar,özlemin öyle derin öyle anlatılmaz ki
yazacak kelime konuşacak söz bulamıyorum..
öylesine içimdesin ki,kalbimin en derin yerinde
seni söküp atamıyorum..
Ah yar,gittin gideli sancılar çekiyorum,
sokaklarda dolaşamıyorum,evden dışarı çıkmak istemiyorum..
heryerde hayalin var,heryerde izlerin..
her ne yana baksam baktığım yeri değil,
senin gülen yüzünü o derin kahve gözlerini görüyorum..
Ah yar,ben sensiz buralarda duramıyorum,
seni düşünmekten nefes alamıyorum..
kim bilir o kahve gözlerin şimdi kime bakıyor?!
sende benim gibi benimi düşlüyorsun yoksa
düşlerini süsleyecek başka aşklarımı yelken açıyorsun?!
Ama yok yapmazsın,söylediğin sözler,ettiğin yeminler
izin vermez sana,unutmazsın unutmadın değil mi?..
Ah yar hergeçen gün biraz daha tükeniyor sevgimiz..
Ne sen adım atıyorsun benden yana,ne de ben..
Yitiyoruz yavaş yavaş,körü körüne bitiyor sevdamız..
O lanet olası gururumuzu ayaklarımızın altına alıp çiğnememiz gerekirken,
birbirimize kalkan olarak kullanıyoruz..
Ah yar,beni duyuyormusun?
Tükeniyoruz yar,
Bitiyoruz yar..
Yar..
Ah yar (...)
Yalnızlık sarmış dört bir yanımı..
Kalmışım bu koskaca şehirde..
Kaçmak,kaçıp gitmek istiyor yürek!
Ama olmuyor yapamıyorum..
Engeller var bende çözemediğim,
Çözmek istediğim fakat çözmeyi beceremediğim..!!
Gözyaşım sen gözyaşlarımda sen,
Çarem sen çaresizliğimde sen,
SEN SEN BEN SEN.
Alın yazım oldu artık senli cümleler,
Kimseler anlayamaz oldu kimseleri anlayamaz oldum,
Sensizliğin başladığı kıyametten bu yana.
Kime ne diye bilirim ki;
Gülüşün
Bakışın
Ellerin
Dudakların
Kalbin
Tüm zerren biranda kayıp gitti benden.
Kaldırıp attım döşekleri betonlarda uyudum,
Parçaladım yastıkları bedenime sarıldım,
Bırakıp zamanı sana yetişmeye çalıştım.
Madem gidecek zamanı kolluyordun,
Bari son kez izin verseydin,
Doya doya bakmama,
O müebbet hapis yattığım gözlerine!
Bir kalp varki bende
Tepeden tırnaga sen diye çarpıyor
Bir kalp varki sende
Hep nefreti çağrıştırıyor
Bir kalp var bizde asla
Beraber olmayı istemiyor
Bir kalbim varki benim
Hiç sana benzemez
O yalnız sen diye yalnız seviyorum
Diye çarpar
Sendaki çok farklı
Hep ben hep ben diyee
çarpar
Bir gün durursa o kalbin
Yalnız sen ağla o zaman
Ben yalnız kalbimdeki sana
Ağlarımm
İki gün sonra unuturum merak etme
Yas degil benimki
Belki anımsar gülümsersin,
Yitip giden boş vermişliğin hatırına.
Zamana yenik düşerken,
Gözlerini ansızın çek güzelliklerden düşün beni.
Yaşadıklarımızı da unutma hani,
Gün gelir hesaplaşmak tek çaren olur.
Kaybetmeye mahkum olan tarafınla,
Acizliğine bürün tüm zerrenle.
Ve sonra,
Ve daha sonra,
Ve daha sonrası için,
Yaşam veren senli günlerin yerine,
Canımı al sensizliğinle.
Gözlerin Düşer Aklıma
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...
SUKRU ERBAS
Olmuyor ne yaparsam yapayım olmuyor,
Suskunluğumdan kurtulamıyorum,
Yapamıyorum canım acıyor,
Kurtulmak istiyorum artık her şeyden,herkesten,
Çekip gitsinler görmek istemiyorum bir tek insan yüzü bile,
Onlarda yalancı onlarda sahtekar,
Bir iğne almadan bir şey vermiyorlar,
Kuyumu kazma peşindeler,
Beni bana ait olanları almak peşindeler,
Değişmemi istiyorlar beni böyle kabul etmiyorlar,
Kendilerince beni kukla haline dönüştürmek istiyorlar,
Başaramam kabul eden beni böyle kabul etsin,
Seven beni bu halimde sevsin,
Değişmem böyle geldim hayata böyle ölürüm,
Kabul etmeyen çekip gitsin hayatımdan,
Dur demem,
Gitme demem,
Defol git derim,
Siz olmadan da yaşayabilirim,
Nefes alabilirim,
Şimdi kapım sonsuza dek açık,
İstemeyen alsın bavulunu DEFOLUP GİTSİN!!
Aşk Adamın Anasını Ağlatır
Sefil bir yanlızlıktır aslında,
Gece olduğunda basar afakanlar,
Kafanda olur olmaz sorular,
Sanki yokmuş gibi başka işin,
İmkanı olsa yirmi beşinci saatini alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gitmez gözünün önünden hayali,
Karabasan gibi üstüne çuvallanır,
Yarını olmayan hasta gibi bir telaş, bir endişe,
Hani açsan kafesi uçup kaçacakmış gibi,
Kilitlersin beynine,
Kilit kilit üstüne...
Unutursun yemeyi, içmeyi,
Biri, gün ve gün eridiğini hatırlatır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gece oldu mu;
O güne kadar umursamadığın yıldızları,
Tespih tespih sayarsın,
Birden şair olur satır satır yazarsın,
Dalgaların üstüne notaları asarsın,
Bülbül gibi şakırsın,
Yalnızlığında çenebaz,
Ne zaman dışarı çıksan kelimeler evde kalır,
Yüreğini aşk denen hırsız alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Zevk vermez hiçbir şey,
Onun teninden aldığın kadar,
Ağlatamaz kimse de seni,
Onun ağlattığı kadar,
Geçmişine kimler girmiş çıkmış kime ne!!!
Yarınında yanına hep onu alırsın,
Üç gün görmesen paranoyak belirtiler başlar,
Yüreğine kurulur bilmediğin sıkıntılar,
İşte böyle;
Aşk adamın aklını baştan alır,
Ve aşk adamın anasını ağlatır...
Yürüyen heykellerle aynı müzedeyim ben
Konuşan mumyalara kimden söz edeyim ben
Fikren işkencedeyim, ruhen cezadayım ben
Korkaklığın sükûtu kol geziyor her yerde
Sanki tek başımayım, tek kişilik mahşerde.
Putların gölgesinde dans eder akbabalar
Söz sokakta dolaşır, öz zindanda çabalar
Atılan ucuz safra selâmlar, merhabalar
En temiz topraklara gül eksem mantar biter
Yollar sırat köprüsü, durmak düşmekten beter.
Kaybettim mesafeyi, zamandan uzaklaştım
Sevgi diye sarıldım, isyanla kucaklaştım
Ne kendimden kurtuldum, ne kendime yaklaştım
Toprağın üstü mezar, zevke dalmış ölüler
Can sıkmaya yetiyor canlı kalmış ölüler.
Fuhuş yuvası sanki en görkemli binalar
Çamur evlât doğurur taş yürekli analar
Resmen hak tevzi eder hakkı boğan canavar
Koşanlar, yarışanlar.. dehşet ötesi dehşet
Akıl karaya vurdu, gırtlağı geçti vahşet.
Meydanlar tıklım tıklım, caddeler salkım-saçak
Kölelik histerisi yayılmış köşe-bucak
Elli tane hokkabaz, elli milyon oyuncak
Müdür ve müdüriçe müzenin bekçileri
Aferine çalışır düzenin bekçileri.
Mülkü kazanan ayrı, tasarruf eden ayrı
Hisseler neden farklı, hak, hukuk neden ayrı?
Hasta yaşar deniyor, baş ile beden ayrı
Mantık yürütmek yasak, itiraz eylemek suç
Neşe-eğlence cinnet.. yatıp uyumak korkunç.
Güvenmek aldanmaktır.. ölçü-tartı izafî
Mert-namert, güzel-çirkin, eksi-artı izafî
Çoğunun cebindeki kimlik kartı izafî
Kim kimdir? Kim kim değil? Anlamak ve bilmek zor
Oynanan komediye gül diyorlar, gülmek zor.
Figüran heykeller var kül tablası boyunda
Yedi yüz göbek atar dakikalık oyunda
İşlenen her günaha kurtta ortak, koyun da
Kalmışım ara yerde, tozdayım, dumandayım
Kirli bir mekândayım, iğrenç bir zamandayım.
-ALinti-
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum! !
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir
bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını? ...
içinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Öpüşmek için hangi tuşlara basmak gerekir? ...
Ya da Geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın
tomurcuklandığını.
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında? ...
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda? ..
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Mermisi namluya sürülmüş
bir tabancadır, yalnızlık..
İntihar, tetikte nöbettedir..
Bir tavşan kadar doğurgan ölümlere,
tek başına çalınan bir beste
ve her yerdedir..
Bir hücreye dönüşen gecede,
sıkışan yürekte,
tutulan nefeste, duyulan her seste
ve kadehlerdedir.
Bin türlü şekilde,
ama nedense hep gri renktedir.
Bir dokunuş kadar uzakta
sırıtkan siyahlar beklemektedir..
Yalnızlık...
Ölümün göbek adı..
Parmak, tetikle sevişmektedir..
ORHUN BASAT
Gece Yarası
Ağrılarım ağrıyor bu gece yarısı
Dertlerim öksüz sahibi yok.
Sensizliğimin yeri boş
Bir kez daha gömdüm, bin kez dahaöldüm
bu gece yarısı
Geçmedi sensizliğim, geçmedi bu gece yarısı
Ve içimde bitmiyor bu gecenin yarası
Gece Yarası
Ağrılarım ağrıyor bu gece yarısı
Dertlerim öksüz sahibi yok.
Sensizliğimin yeri boş
Bir kez daha gömdüm, bin kez dahaöldüm
bu gece yarısı
Geçmedi sensizliğim, geçmedi bu gece yarısı
Ve içimde bitmiyor bu gecenin yarası
Ellerim küçücük olsada
Tutabilirdi seni
Bir bakış mutlu edebilirdi beni
Susturma sakın dudaklarını
Konuş hassasiyetindeki sevginle
Hep konuş sen
Hiç susma !
Sus puslar sana ugradıgında
Benim gözyaşlarım konuşmakta
İşte bu yüzden sen
asla gözyaşlarımı konuşturma
Herşeye dayanırdımda
Bu susuşların olmasa ,
CANAN AKGUL
15 Mayıs, 2008

“Bu sana son yazışım...” diye başlayan bir mektup var şu an karşımda.
“Bu sana son sözüm” dermiş gibi bakan. Simsiyah harflerle kirletilmiş, bembeyaz
bir sayfa. Neresinden bakılsa acı, hangi satırından başlansa hüzün, hangi kelimesi okunsa güvensizlik.
Oysa ki benim; batan güneşin ardından sarıldığım, tepeden aşağı inerken, çakıl
taşlarıyla birlikte yuvarlandığımda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” bir ayrılığın ilanı gibi, ölünün üzerine son kürek toprak, gözdeki son damla, son kez el sallamak gibi…
Oysa ki benim; Kışın soğuğunda, dalgaların kayaları dövdüğü anlarda, fırtınalarda savrulurken sığındığım biri var…
“Bu sana son yazışım...” düşündüklerinin, hissettiklerinin ve yaşadıklarının benim için zerre kadar önemi yok demek değilse ne bu? Sen istediğini söyle, senin söylediklerinin hiç bir anlamı yok demek değilse ne bu?
Oysa ki benim; derinlerde soluksuz kaldığımda ve nefesimin bana ait olmadığını sandığımda, sonsuz gibi görünen karanlığın ortasında, umudumun tükendiği anlarda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” diye başlayan ve sana hiç inanmadım, sana hiç güvenmedim diye devam eden satırar bunlar. Üstelik inanmam ve güvenmem için yaptığın herşey boşa kürek çekmek, yetersiz, yersiz ve saçma çabalardan başka hiç birşey değil bunlar.
Oysa ki benim; burnumda yağmur kokusu varken, bulutlar hızla akıp geçerken, ve çocuklar ağladığında, perdeler uçuştuğunda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” ben bunları hak ettmedim… Ama sen herşeye müstehaksın, üzülmelisin, kırılmalısın, parçalanmalısın, yok olup gitmelisin… Senin söylediklerinden daha değerli başkalarının ne dediği, senden daha değerli başkalarının ne düşündüğü demek bu.
Oysa ki benim; elimi uzattığımda ve saatin her çalışında, yanımdayken özlediğim ve uzaklaşınca her an düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” Açıkca dilediğini yap, ben istediğim kadar daha yanındayım. Kendimi hazır hissedince girdiğim gibi çıkacağım hayatından demek bu?
Oysa ki; Aklımın kıyısında dolaşan ve dilimin ucundayken yanarcasına düşündüğüm, deniz gözlerinde dolaşırken yemyeşil ormanlarda yok olup gittiğim biri var…
Tek kişilik dünyamda ölçülü adımlarla yürüyorum. Boshwer dim ve ben artık kendi MaSaL ıma dönüyorum. Sana geliyorum. Aylardan Nisan, sabahın erken saatleri ve bahar…
Kapıyı vurup gidişinin ardından, bende "gitmelerin" üzerine kapadım tüm kapıları…
Benden gittiğini sandın ya hani, kitledim umutlarımı sanmaların üzerine…
Gitmemişsin gibi, hiç bitmemişsin gibi uyudum sana dün…
Uykumda içim ürperdi…
Rüyamda bile sen yoktun…
Gerçekliğini yaşattığın her ne varsa alıp, düşlerime kattın ve öylece gittin…
Beni karmaşıklığının içine hapsedip, ellerini çektin…
Şimdi bir sen yoksun birde sendeki ben yok…
Ve yine benim, yine sensiz yine bomboş yine darmadağın…
Düşündüm de "yok" olan çok şey var artık…
Önce sen yoksun…
Sonra senin bana kattıkların yok…
Her şey senden öncesi…Senden sonrası hiç yok !
Bir hiçlik bana kalan !
Sorma yok olanları, dokunuyor !
Var olanların zamanı şimdi !
Sensiz bir "ben" var…
Hüzüne karışmış umutlar var…
Beni içime küstüren, sende tükenen bende bitmeyen sevgim var !
Dinmeyen yağmurlarım var…
Anlattırma var olanları, canım yanıyor !
Kalemimin her darbesi gözyaşı misali…
Kalbimde sayısız cam parçaları…
Kırılmışım, dökülmüşüm…
Kendi kendime kalmışım başı boş sokaklarda…
Yok olanlara var olanları karıştırıp, susmuşum aynada ki halime…
Ve yine;
Sessiz bir köşede, kendimden düşmüşüm…
Ve yine;
Yüreğimde biryerlerde kaybolmuşum…
Madem ki aşk çemresidir gönlün
Sevgili!
Yine bahar gelip vurdu kapımıza..
Belki yaktın bütün anılarımı
Bölüştürtün bütün şirlerimi kayıp çocuklara
Film bitmedi.. son yazmada henüz
Takılıp kaldım yıllar öncesinin, eylül’e çalan bir yazın da
Hiç bir çemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu
Onun için biraz is kokar libasım
onun için dağınık biraz saçlarım
benki bir dolu damıtılmış hüzündüm
korkardım bahara dokunmaktan, olaki solardı yüzün
korkardım eylülleri azgınlaştıran
baharı tutuşturan adam olmakdan
sevgili!
her gece bir züleyha düşü görüyorum sen gibi
düşüyorum içimin kuyularına durmadan
yarım yamalak bir seneryo oysa herşey
uyanıyorum ki çokdan silinmiş bütün repliklerim
budur ürkmüşlüğüm budur gizlenmişliğim
sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.
yoruldum artık sevgili
yoruldum karanfillere kan vermekden
anlayamadım bir türlü..
neden eylül hep onbiri doğurur
ve neden aşkın çocukları yoktur.
oysa sevgili bir eylül günü saklandığım hayattan
çıkıp gelmek isterdim sana
birikmiş bütün baharlarımı adayarak
koşarak doru taylar gibi yalın ayak
çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın
yazık yinede eylül dolu ellerim
yinede derin bir sızı içimde
hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda
nasılsa biraz keder bulaşır her aşka
her aşka biraz göz yaşı biraz kalp ağrısı
sevgili !! !
bu senaryo,
bu kuyu,
bu eylül bırakmaz beni,
geleceksen sen gelmelisin
hüzün kadar cesur aşklar takınarak
madem aşk cemreleridir
gönlün, gönlüme biraz…. bahar
biraz….. sen katarak
KAHRAMAN TAZEOGLU
Yüreğimdeki sancılar bıraktığın yerde.
İçimde hayata "Merhaba" demenin gecikmişliği var.
Hani ben biraz erken gelseydim dünyaya ya da sen geç gelseydin diyorum.
Yıllar önce karşılaşsaydık keşke.
O zaman bu gecikmişlik başımı bu kadar ağrıtmazdı ve böylesi tükenmezdim.
Oysa ben, bir ömrü seninle geçirmek isterdim ve sana adanmışlığım hiç yıpratmazdı beni biliyor musun ?..
Şu gecikmişlik, çaresiz bir dert işte Oysa, imkansız aşklar için yaratılan biri değildim..
Doğrularım cebimdeydi her zaman. Her şey insanlar içinmiş!
Şimdi gündüzlerim de karardı, günün yirmi dört saatini, gecede yaşıyorum.
Biliyorum ki, hala ortak paylaşımlarımız var, mesela aynı gökyüzünü aynı yıldızları paylaşıyoruz.
Benim pencereme konan güvercin, kim bilir belki senin pencerenden yol aldı bana.
Kim bilir belki sende, keşke hayata daha geç gelseydim diyorsun..
Gecikmişlik canımı çok acıtıyor sevdam,
Bazen rüyalarımda buluşuyorum seninle, dilim tutuluyor anlatamıyorum yine derdimi.
"Sensizlik çok zor!" diyemiyorum.
Olmadık zamanlarda göz yaşlarım isyan edip aktığında,
"gözüme bir şey kaçtı" numaralarıma da kimse inanmıyor artık..
Böyle bir ayrılığı ne sen isterdin ne de ben.
Biz de bilirdik beraber yaşlanmanın alâsını,
çizginin altına ve üstüne yüreklerimizi sığdırıp terk etmezdik elbette sevdamızı.
Duygularımız, birinci kareden bininci kareye zıpladığında da,
"Neler oluyor? Dur!" talimatı vermezdik kalplerimize..
Biliyorum gitmeliydin aşkım, anlıyorum seni, büyüdüm artık..
Ne zaman bir fincan kahve içsem ve ne zaman radyoda o şarkı çalsa
"gitmeliydi ,yoksa seni terk eder miydi ?.." deyip avutuyorum kendimi.
Şunu unutma Türkü GözLüm;
Bir gün, yol aldığın denizde, yelkenleri dolduran hırçın bir rüzgara rastlarsan,
kulağına fısıldayacağı şarkıyı dinle! hırçınlığı geçecektir.
eLveDa...Türkü GözLüm...
Artık biliyorum, büyüdüm sanırım.
Anlıyorum seni..
“Bu sana son sözüm” dermiş gibi bakan. Simsiyah harflerle kirletilmiş, bembeyaz
bir sayfa. Neresinden bakılsa acı, hangi satırından başlansa hüzün, hangi kelimesi okunsa güvensizlik.
Oysa ki benim; batan güneşin ardından sarıldığım, tepeden aşağı inerken, çakıl
taşlarıyla birlikte yuvarlandığımda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” bir ayrılığın ilanı gibi, ölünün üzerine son kürek toprak, gözdeki son damla, son kez el sallamak gibi…
Oysa ki benim; Kışın soğuğunda, dalgaların kayaları dövdüğü anlarda, fırtınalarda savrulurken sığındığım biri var…
“Bu sana son yazışım...” düşündüklerinin, hissettiklerinin ve yaşadıklarının benim için zerre kadar önemi yok demek değilse ne bu? Sen istediğini söyle, senin söylediklerinin hiç bir anlamı yok demek değilse ne bu?
Oysa ki benim; derinlerde soluksuz kaldığımda ve nefesimin bana ait olmadığını sandığımda, sonsuz gibi görünen karanlığın ortasında, umudumun tükendiği anlarda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” diye başlayan ve sana hiç inanmadım, sana hiç güvenmedim diye devam eden satırar bunlar. Üstelik inanmam ve güvenmem için yaptığın herşey boşa kürek çekmek, yetersiz, yersiz ve saçma çabalardan başka hiç birşey değil bunlar.
Oysa ki benim; burnumda yağmur kokusu varken, bulutlar hızla akıp geçerken, ve çocuklar ağladığında, perdeler uçuştuğunda düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” ben bunları hak ettmedim… Ama sen herşeye müstehaksın, üzülmelisin, kırılmalısın, parçalanmalısın, yok olup gitmelisin… Senin söylediklerinden daha değerli başkalarının ne dediği, senden daha değerli başkalarının ne düşündüğü demek bu.
Oysa ki benim; elimi uzattığımda ve saatin her çalışında, yanımdayken özlediğim ve uzaklaşınca her an düşündüğüm biri var…
“Bu sana son yazışım…” Açıkca dilediğini yap, ben istediğim kadar daha yanındayım. Kendimi hazır hissedince girdiğim gibi çıkacağım hayatından demek bu?
Oysa ki; Aklımın kıyısında dolaşan ve dilimin ucundayken yanarcasına düşündüğüm, deniz gözlerinde dolaşırken yemyeşil ormanlarda yok olup gittiğim biri var…
Tek kişilik dünyamda ölçülü adımlarla yürüyorum. Boshwer dim ve ben artık kendi MaSaL ıma dönüyorum. Sana geliyorum. Aylardan Nisan, sabahın erken saatleri ve bahar…
Kapıyı vurup gidişinin ardından, bende "gitmelerin" üzerine kapadım tüm kapıları…
Benden gittiğini sandın ya hani, kitledim umutlarımı sanmaların üzerine…
Gitmemişsin gibi, hiç bitmemişsin gibi uyudum sana dün…
Uykumda içim ürperdi…
Rüyamda bile sen yoktun…
Gerçekliğini yaşattığın her ne varsa alıp, düşlerime kattın ve öylece gittin…
Beni karmaşıklığının içine hapsedip, ellerini çektin…
Şimdi bir sen yoksun birde sendeki ben yok…
Ve yine benim, yine sensiz yine bomboş yine darmadağın…
Düşündüm de "yok" olan çok şey var artık…
Önce sen yoksun…
Sonra senin bana kattıkların yok…
Her şey senden öncesi…Senden sonrası hiç yok !
Bir hiçlik bana kalan !
Sorma yok olanları, dokunuyor !
Var olanların zamanı şimdi !
Sensiz bir "ben" var…
Hüzüne karışmış umutlar var…
Beni içime küstüren, sende tükenen bende bitmeyen sevgim var !
Dinmeyen yağmurlarım var…
Anlattırma var olanları, canım yanıyor !
Kalemimin her darbesi gözyaşı misali…
Kalbimde sayısız cam parçaları…
Kırılmışım, dökülmüşüm…
Kendi kendime kalmışım başı boş sokaklarda…
Yok olanlara var olanları karıştırıp, susmuşum aynada ki halime…
Ve yine;
Sessiz bir köşede, kendimden düşmüşüm…
Ve yine;
Yüreğimde biryerlerde kaybolmuşum…
Madem ki aşk çemresidir gönlün
Sevgili!
Yine bahar gelip vurdu kapımıza..
Belki yaktın bütün anılarımı
Bölüştürtün bütün şirlerimi kayıp çocuklara
Film bitmedi.. son yazmada henüz
Takılıp kaldım yıllar öncesinin, eylül’e çalan bir yazın da
Hiç bir çemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu
Onun için biraz is kokar libasım
onun için dağınık biraz saçlarım
benki bir dolu damıtılmış hüzündüm
korkardım bahara dokunmaktan, olaki solardı yüzün
korkardım eylülleri azgınlaştıran
baharı tutuşturan adam olmakdan
sevgili!
her gece bir züleyha düşü görüyorum sen gibi
düşüyorum içimin kuyularına durmadan
yarım yamalak bir seneryo oysa herşey
uyanıyorum ki çokdan silinmiş bütün repliklerim
budur ürkmüşlüğüm budur gizlenmişliğim
sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.
yoruldum artık sevgili
yoruldum karanfillere kan vermekden
anlayamadım bir türlü..
neden eylül hep onbiri doğurur
ve neden aşkın çocukları yoktur.
oysa sevgili bir eylül günü saklandığım hayattan
çıkıp gelmek isterdim sana
birikmiş bütün baharlarımı adayarak
koşarak doru taylar gibi yalın ayak
çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın
yazık yinede eylül dolu ellerim
yinede derin bir sızı içimde
hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda
nasılsa biraz keder bulaşır her aşka
her aşka biraz göz yaşı biraz kalp ağrısı
sevgili !! !
bu senaryo,
bu kuyu,
bu eylül bırakmaz beni,
geleceksen sen gelmelisin
hüzün kadar cesur aşklar takınarak
madem aşk cemreleridir
gönlün, gönlüme biraz…. bahar
biraz….. sen katarak
KAHRAMAN TAZEOGLU
Yüreğimdeki sancılar bıraktığın yerde.
İçimde hayata "Merhaba" demenin gecikmişliği var.
Hani ben biraz erken gelseydim dünyaya ya da sen geç gelseydin diyorum.
Yıllar önce karşılaşsaydık keşke.
O zaman bu gecikmişlik başımı bu kadar ağrıtmazdı ve böylesi tükenmezdim.
Oysa ben, bir ömrü seninle geçirmek isterdim ve sana adanmışlığım hiç yıpratmazdı beni biliyor musun ?..
Şu gecikmişlik, çaresiz bir dert işte Oysa, imkansız aşklar için yaratılan biri değildim..
Doğrularım cebimdeydi her zaman. Her şey insanlar içinmiş!
Şimdi gündüzlerim de karardı, günün yirmi dört saatini, gecede yaşıyorum.
Biliyorum ki, hala ortak paylaşımlarımız var, mesela aynı gökyüzünü aynı yıldızları paylaşıyoruz.
Benim pencereme konan güvercin, kim bilir belki senin pencerenden yol aldı bana.
Kim bilir belki sende, keşke hayata daha geç gelseydim diyorsun..
Gecikmişlik canımı çok acıtıyor sevdam,
Bazen rüyalarımda buluşuyorum seninle, dilim tutuluyor anlatamıyorum yine derdimi.
"Sensizlik çok zor!" diyemiyorum.
Olmadık zamanlarda göz yaşlarım isyan edip aktığında,
"gözüme bir şey kaçtı" numaralarıma da kimse inanmıyor artık..
Böyle bir ayrılığı ne sen isterdin ne de ben.
Biz de bilirdik beraber yaşlanmanın alâsını,
çizginin altına ve üstüne yüreklerimizi sığdırıp terk etmezdik elbette sevdamızı.
Duygularımız, birinci kareden bininci kareye zıpladığında da,
"Neler oluyor? Dur!" talimatı vermezdik kalplerimize..
Biliyorum gitmeliydin aşkım, anlıyorum seni, büyüdüm artık..
Ne zaman bir fincan kahve içsem ve ne zaman radyoda o şarkı çalsa
"gitmeliydi ,yoksa seni terk eder miydi ?.." deyip avutuyorum kendimi.
Şunu unutma Türkü GözLüm;
Bir gün, yol aldığın denizde, yelkenleri dolduran hırçın bir rüzgara rastlarsan,
kulağına fısıldayacağı şarkıyı dinle! hırçınlığı geçecektir.
eLveDa...Türkü GözLüm...
Artık biliyorum, büyüdüm sanırım.
Anlıyorum seni..
Sen bende uzak kaldın. Asla yanıma yakınlaşamayan, yakınımdaki seni tanımadığımsın. Sen benim uzaklarımda kalan sevgilisin.
Uzaklardan gelip, yüreğime akan sevgili. Hep var olan ama asla var olamayan.
Seni yok sayarak yaşamıma kattım. Sana düşler yakmadım geceler boyu. Şarkılar tutmadım fal olsun diye. Eksiktin ve eksik girdin yaşamıma.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Öfkelerim var sana, içime sığdıramadığım. Sana söylemekten çekindiğim. Çekinmelerim korku değil, anlamsız geliyor içimde biriktirdiğim sitemlerim.
Sen istemedikten sonra… Sen özlemedikten sonra.. Niye ki sitemim…
Halbuki resimlerin!.. Ne kadar da yakınımda gibi bakıyor gözlerime. Okyanusa dalar gibi, gökyüzünü kucaklar gibi. Uçurtmasının ucuna, bakışlarını bırakan çocuk gibi.
Benim uçurtmam yok sevgili. Benim aşklarım var. İçime çektiğim. Ta derinlerime gizlediğim, yaşadığım aşklarım var.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilmeyişin. Oysa aşk yürek ister. Yürek kırmızıdır. Asi ve fütursuz. Sen aşkın kanatlarını alamadın yüreğine. Çırpıntıları korkuttu çünkü seni. Sen sakin denizleri seversin. Okyanus korkutuyor seni sevgili.
Oysa, "seni çok seviyorum" demiştin. Sevmek bu mu sevgili? Sevmek aramamak mı? Sevmek Özlememek mi?
Hayır. Sevmek özlemektir. Sevmek akıldan çıkaramamaktır. Sevmek , deli rüzgarda koşmaktır. Sevmek. okyanusta yüzmektir. Sevmek, gözden göze akmaktır. Sevmek, bir yürek çarpıntısıdır.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Ben seni yok saydım. Çünkü yoksun zaten. Bir yerlerde soluk alman, bana yetmez sevgili. Bende soluk alamadın ki sen. Soluğunu soluğuma ekleyemedin ki…
Sen aşka koşamadın sevgili. Bırakamadın kendini rüzgara.
Rüzgar seni korkutur. Sen sakin havaları seversin. Sen, filizlenen tohumu besleyemedin ki…
Ben seni yok saydım.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Yüreğin yüreğime gecikti. Kanın kanım gibi akmıyor. Ben çoğalmalıydım sende. Oysa sen, benden uzakları seçtin. Uzakları yakın kılmayı beceremedin ki sevgili.
Ben seni yok saydım.
Sen aşkın acemisisin. O yüzdendir kıymet bilmeyişin.
Benim uçurtmam yok sevgili. Benim aşklarım var. İçime çektiğim. Ta derinlerime gizlediğim, yaşadığım aşklarım var.
Bir de, bir de yaşayamadığım aşklarım var. Sen gibi
ßiя Şiiя Dαhα Yαzdım Sαnα ve YαnLızLığımα
Sonbαhαяdı Sαnki GönLüm ,YαpяαkLαя MisαLi DöküLüyoяdu Gözümden YαşLαя
SensizLik Ağıя GeLiyoяdu ßαnα ÖzLüyoяdum Heя Dαkikα
İçimden Kopαn FıяtınαLαя ..Esip Geтiяmiyoяdu Seni ßαnα
UzαkLαşıyoяdun Heя Dαkikα
ÖzLemin ,HαyαLin ve SensizLiğimdi ßeni ßuяαLαяdαn αLıp Göтüяen
Sende Giттin yα ,ßıяαkтın ßeni YαnLızLığımα
HαyαLLeяim Düşтü Denize
Yüяeğim Suskun AğLıyoя Şimdi YαnLızLığımα
Sevmenin ßedeLimiydi Acı Çekmek
İçimden Hαykıяsαmdα Sana oLan Sevgimi
Sαnα Aятık SöyLemeyeceğim !
Düşünüyoяumdα ne KαLdı ßizden Geяiye
Senin İçin Yαzdığım ŞiirLeяim
Senin İçin Döktüğüm GözyαşLαяım
ve ßαnα Veяdiğin o YαnLızLığım
Aятık ÖzLemin SözcükLeяe Düşüyoя
Heя KeLime Seni HαтıяLaтıyoя
ßiя Şiiя Dαhα Yαzıyorum ßαk Sαna
Yine eLLeяim Tiтяeyerek ,Seni ÖzLeyeяek ...
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Uzaginda olmak var ya! ..
Beni kahretti..
Ne olurdu seninle birlikte simdi ayni yerde olsaydik
Diz dize otursaydik
Sen ellerimden tutup,
Gozlerime baksaydin,
Ben mutlu, ben sevincli sessizce aglasaydim,
Parmaginin ucunda donsaydi gozyaslarim..
Sicacik gulusunle..
Icimi isitsaydin Bir yastiga bas koyup
Hayallere dalsaydik
Ellerimiz kenetli yanyana uyusaydik..
Gecenin serin yeli dolarken odamiza
Ayaza cekilmis gibi SIMSIKI sarilsaydik
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Bulutlar geciyor, penceremin onunden
Ve, ciglik cigliga yagmur kuslari..
Bulutlar oyle dolu gozlerim gibi..
Yalnizim, yalnizlik zor ozlemin gibi..
Aglamak istiyorum canimin ici..
Kirpigimden tek damla yas..
Dusmuyor simdi
Aslinda anlatamiyorum sana
Hani yoklugun var ya..Beni kahreden.. Hani sensizlik var ya..Beni mahveden! ...
Hergece oldugu gibi yine seni dü$ünüyorum. Ke$ke aklimdan gecenleri görebilseydin. Gözlerimi kapadigimda yanimda oluyorsun adeta. Yine elini tutuyor sicakligini hissediyorum sanki. Hani o son gece vardiya... Hani saatlerce sana bakmistim, bikmadan usanmadan. Sanki icime dogmu$tu her$ey. Sanki biliyordu yüregim sana son defa baktigini. Birdaha göremeyecegini hissetmi$ti sanki gözlerim. Mazide kalan bir ani birer hatira kaldi bana o günler. Evina öldü... Ama Sadece Evinami öldü? hayir!!! Sende benimle birlikte öldün...Seni en kuytu dü$lerime gömdüm...
Her$ey icin cok gec kalmi$iz ikimizde. Yalan dünyada iki zavalliyiz biz seninle. Bazen uzatiyorum ellerimi belki tutarsin ümidiyle. Ne sen tutabilirsin ellerimi nede ben sana eri$ebilirim artik. Aramizda basit kalan daglar denizler yok artik. Aramizda bizim kendi ellerimizle yarattigimiz ucurumlar var. Ne sen adim atacak kadar güclüsün artik, nede ben sana ko$acak kadar cesaretliyim eskisi gibi. Ikimizde özümüzü yitirmi$ caresiz ölümü bekler olmu$uz Evinamin...
Aman Efendim Aman...!
aman efendim aman
galiba ahir zaman
manzarası yurdumun
tufan gününden yaman
göz görmez aydınlıkta
asümandedek duman
yer dumanmış ne çıkar
duman dolu asüman
türk evi delik deşik
yıkık dökük hanüman
duraksız itiş kakış
*******************
süresiz karman- çorman
anne çocuk doğurur
köpek soyundan azman
beyinler zıpzıp kadar
mideler koskocaman
aziz fikir buğdayı
katıra mahsus saman
boş laf, hep dalga dalga
uçsuz bucaksız umman
hayvanlık orkestrası
eşek birinci keman
orman keleş, nebat kel
nebat adamlar orman
midelerde ihracat
günde beş milyon batman
milli servet matbaa
bilmem kaç milyar harman
yangın evinde satranç
plan, reform ve uzman
tam birbuçuk asırdır
maymunlardan eleman
bizdeki hale nispet
maymun taklitten pişman
hangi yol türke uygun,
hangi parti tercüman?
çıkamaz meydanlara
camide mahpus iman
silah küfrün belinde
küfrün elinde ferman
cehle sorarsan, ilim
zehre sorarsan, derman
rahmet meçhul kelime
bilinmez isim Rahman
kutsal kitaptır fuhuş
ahlak, okunmaz roman
tarih kontra gerçeğe
hürriyet hakka düşman
millete kastedenin
ismi milli kahraman
yere batsın bu dünya
bu dünyadan hayr uman!
genç adam at yorganı
sana haram uyuman
Aman, efendim aman!
Efendim, aman.. aman..!
NECIP FAZIL KISAKUREK
Unutulduysam söyleme
Suss
Kapat bir zamanlar
Seni seviyorum diyen dudaklarını…
Hiç ayrılmayacağız diyen gözlerini çek gözümden!
Ben anladım anlayacağımı,
Sen yorma o tatlı canını,
Geldiğim gibi başım dik gururla gitmesini de bilirim.
Sen kendini sakın ola yorma koş yeni aşklarını,
Bekletme daha çok canlar yakacaksın,
Bekletme daha çok iki kuruşa aşklarını satacaksın…
Korkmuş gibi bakma delirmedim daha,
Ha sen çok şaşırdın,
Şaşırmada…
Kapılarına kendimi zincirleme mi?
Kendimi oradan oraya savurup atma mı?
Gözlerimin sel haline gelmesini mi?
Bekliyordun…
Beklemede…
Susss
Hadi şimdi git!
Yolun açık ola iki kuruşluk sevdam!
EMINE UGURLU 13.7.2007
Beni böyle bırakmayacaktın.
Egsoz dumanları,
Rüzgarın uğultusu
Ve senin uzaklaşan sesin,
Yıkıldım!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Verilen sözler,
Kurulan düşler
Ve senin veda eden elin,
Kahroldum!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Güzel gözlerin,
Bükük boynun
Ve giremediğim kalbin
Yok oldum!
Baksan görürdün
Görmeyi istediklerini
Bu koca yüregi
Bu koca yürek içerisindeki aşkı
Baksan görürdün
Gözlerimin alevini
Akmasın yaşlarım diye
Çırpınış verdigim kanatlarımı
Baksan görürdün
Yeni yeni çıkan kanatlarımı
Çalan şeytanların
Yüzümde bıraktıgı acıyı
Eminim baksaydın görecektin
Ugruna yıkılan bu canı
Ugruna ölebilen bu canı
Bakmadın
Görmedin
Öylemi Öyleyse şimdi
Mezarıma bak bak ta dur ...
CANAN AKGUL
İçim acıdı
Ağladım ağladım
Duyan olmadı ...
Gözlerim acıdı
Aktı yaşlar damla damla
Silen olmadı
Birde sevdigim vardı
Oldugunu sandıgım
O hiç olmamıs
Olmaya cabalamamış
Şiirlerim bile ağlamaklı
Yazılanı belli yazanı belli
İstesemde Çözülemez
Derteliri
Yazıyorum yazıyorum
Anlayan olmadı ..
CANAN AKGUL
Ah yar,özlemin öyle derin öyle anlatılmaz ki
yazacak kelime konuşacak söz bulamıyorum..
öylesine içimdesin ki,kalbimin en derin yerinde
seni söküp atamıyorum..
Ah yar,gittin gideli sancılar çekiyorum,
sokaklarda dolaşamıyorum,evden dışarı çıkmak istemiyorum..
heryerde hayalin var,heryerde izlerin..
her ne yana baksam baktığım yeri değil,
senin gülen yüzünü o derin kahve gözlerini görüyorum..
Ah yar,ben sensiz buralarda duramıyorum,
seni düşünmekten nefes alamıyorum..
kim bilir o kahve gözlerin şimdi kime bakıyor?!
sende benim gibi benimi düşlüyorsun yoksa
düşlerini süsleyecek başka aşklarımı yelken açıyorsun?!
Ama yok yapmazsın,söylediğin sözler,ettiğin yeminler
izin vermez sana,unutmazsın unutmadın değil mi?..
Ah yar hergeçen gün biraz daha tükeniyor sevgimiz..
Ne sen adım atıyorsun benden yana,ne de ben..
Yitiyoruz yavaş yavaş,körü körüne bitiyor sevdamız..
O lanet olası gururumuzu ayaklarımızın altına alıp çiğnememiz gerekirken,
birbirimize kalkan olarak kullanıyoruz..
Ah yar,beni duyuyormusun?
Tükeniyoruz yar,
Bitiyoruz yar..
Yar..
Ah yar (...)
acımı yaşamama izin vermeyin
bırakmayın beni rahat
bu acıyla yaşanmaz ki!
bu acıyla ölünür çünkü
Yalnızlık sarmış dört bir yanımı..
Kalmışım bu koskaca şehirde..
Kaçmak,kaçıp gitmek istiyor yürek!
Ama olmuyor yapamıyorum..
Engeller var bende çözemediğim,
Çözmek istediğim fakat çözmeyi beceremediğim..!!
Gözyaşım sen gözyaşlarımda sen,
Çarem sen çaresizliğimde sen,
SEN SEN BEN SEN.
Alın yazım oldu artık senli cümleler,
Kimseler anlayamaz oldu kimseleri anlayamaz oldum,
Sensizliğin başladığı kıyametten bu yana.
Kime ne diye bilirim ki;
Gülüşün
Bakışın
Ellerin
Dudakların
Kalbin
Tüm zerren biranda kayıp gitti benden.
Kaldırıp attım döşekleri betonlarda uyudum,
Parçaladım yastıkları bedenime sarıldım,
Bırakıp zamanı sana yetişmeye çalıştım.
Madem gidecek zamanı kolluyordun,
Bari son kez izin verseydin,
Doya doya bakmama,
O müebbet hapis yattığım gözlerine!
Bir kalp varki bende
Tepeden tırnaga sen diye çarpıyor
Bir kalp varki sende
Hep nefreti çağrıştırıyor
Bir kalp var bizde asla
Beraber olmayı istemiyor
Bir kalbim varki benim
Hiç sana benzemez
O yalnız sen diye yalnız seviyorum
Diye çarpar
Sendaki çok farklı
Hep ben hep ben diyee
çarpar
Bir gün durursa o kalbin
Yalnız sen ağla o zaman
Ben yalnız kalbimdeki sana
Ağlarımm
İki gün sonra unuturum merak etme
Yas degil benimki
CANAN AKGUL
Belki anımsar gülümsersin,
Yitip giden boş vermişliğin hatırına.
Zamana yenik düşerken,
Gözlerini ansızın çek güzelliklerden düşün beni.
Yaşadıklarımızı da unutma hani,
Gün gelir hesaplaşmak tek çaren olur.
Kaybetmeye mahkum olan tarafınla,
Acizliğine bürün tüm zerrenle.
Ve sonra,
Ve daha sonra,
Ve daha sonrası için,
Yaşam veren senli günlerin yerine,
Canımı al sensizliğinle.
Gözlerin Düşer Aklıma
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...
SUKRU ERBAS
Olmuyor ne yaparsam yapayım olmuyor,
Suskunluğumdan kurtulamıyorum,
Yapamıyorum canım acıyor,
Kurtulmak istiyorum artık her şeyden,herkesten,
Çekip gitsinler görmek istemiyorum bir tek insan yüzü bile,
Onlarda yalancı onlarda sahtekar,
Bir iğne almadan bir şey vermiyorlar,
Kuyumu kazma peşindeler,
Beni bana ait olanları almak peşindeler,
Değişmemi istiyorlar beni böyle kabul etmiyorlar,
Kendilerince beni kukla haline dönüştürmek istiyorlar,
Başaramam kabul eden beni böyle kabul etsin,
Seven beni bu halimde sevsin,
Değişmem böyle geldim hayata böyle ölürüm,
Kabul etmeyen çekip gitsin hayatımdan,
Dur demem,
Gitme demem,
Defol git derim,
Siz olmadan da yaşayabilirim,
Nefes alabilirim,
Şimdi kapım sonsuza dek açık,
İstemeyen alsın bavulunu DEFOLUP GİTSİN!!
Aşk Adamın Anasını Ağlatır
Sefil bir yanlızlıktır aslında,
Gece olduğunda basar afakanlar,
Kafanda olur olmaz sorular,
Sanki yokmuş gibi başka işin,
İmkanı olsa yirmi beşinci saatini alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gitmez gözünün önünden hayali,
Karabasan gibi üstüne çuvallanır,
Yarını olmayan hasta gibi bir telaş, bir endişe,
Hani açsan kafesi uçup kaçacakmış gibi,
Kilitlersin beynine,
Kilit kilit üstüne...
Unutursun yemeyi, içmeyi,
Biri, gün ve gün eridiğini hatırlatır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gece oldu mu;
O güne kadar umursamadığın yıldızları,
Tespih tespih sayarsın,
Birden şair olur satır satır yazarsın,
Dalgaların üstüne notaları asarsın,
Bülbül gibi şakırsın,
Yalnızlığında çenebaz,
Ne zaman dışarı çıksan kelimeler evde kalır,
Yüreğini aşk denen hırsız alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Zevk vermez hiçbir şey,
Onun teninden aldığın kadar,
Ağlatamaz kimse de seni,
Onun ağlattığı kadar,
Geçmişine kimler girmiş çıkmış kime ne!!!
Yarınında yanına hep onu alırsın,
Üç gün görmesen paranoyak belirtiler başlar,
Yüreğine kurulur bilmediğin sıkıntılar,
İşte böyle;
Aşk adamın aklını baştan alır,
Ve aşk adamın anasını ağlatır...
CAFER YILMAZ
Dün gece yine seni düşündüm...
Keşke yanımda olsaydı dedim ama yoktun!
Ne sen vardın ne de hayalin...
Ne kadar uğraştımsa hayalin canlanmadı gözümde,inatlaştı benle..
Bende resmini aldım elime!
Resmine baktım,bakıp bakıp ağladım,baktım ağladım!
Sonra yüreğim tam üstüne koydum resmini..
Zaten yüreğimdeydin ama daha yakından hissetmek istedi seni..
Sıkı sıkı sarıldım resmine Keşke dedim
Keşke resmine değil de ona sarılsaydım ama
olmuyordu,olmadı ve olmıycaktı...!!!
Kaybedilen hiçbir şey kazanılmadığı gibi
Seni de kazanamadım
Dünyalara sığdırmak istedim sevgimi
Ama sığdıramadım.
Kaybettiğim şeyleri hiçbir yere ve
Zamana sığdıramıyorum.
Gözlerimden akan damlalarla,
Nasıl boğuşuyorum bir bilsen..
Ölmeden gömülüyorum tüm mezarlara
Gece olmadan gündüzde oluyorum.
Anlatabilsem keşke kaybetmişliğin acısını;
Yokluğunun vazgeçilemez koyuluğunu..
Biter dedim bu yangınlar,
Söner içimdeki ateş
Ama ne fayda..
Ucu yanmış yarınlar kucağına çekiyor beni
Gözlerim bulanıyor
Ve sen yoksun.
Dünyayı ters düz görmekten
Ben bende değilim.
Yosun kokmuş denizlerde hüküm sürmekteyim
Gözlerini düşünüyorum işte o an,
Yıkılıyor tüm duvarlar,binalar,her yer..
Sarsılıyorum,titriyorum.
Ve birden uyanıyorum ki yanımda sen varsın,
Benimlesin.
AYSEGUL SUCAKLI
Madem ki aşk çemresidir gönlün
Sevgili!
Yine bahar gelip vurdu kapımıza..
Belki yaktın bütün anılarımı
Bölüştürtün bütün şirlerimi kayıp çocuklara
Film bitmedi.. son yazmada henüz
Takılıp kaldım yıllar öncesinin, eylül’e çalan bir yazın da
Hiç bir çemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu
Onun için biraz is kokar libasım
onun için dağınık biraz saçlarım
benki bir dolu damıtılmış hüzündüm
korkardım bahara dokunmaktan, olaki solardı yüzün
korkardım eylülleri azgınlaştıran
baharı tutuşturan adam olmakdan
sevgili!
her gece bir züleyha düşü görüyorum sen gibi
düşüyorum içimin kuyularına durmadan
yarım yamalak bir seneryo oysa herşey
uyanıyorum ki çokdan silinmiş bütün repliklerim
budur ürkmüşlüğüm budur gizlenmişliğim
sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.
yoruldum artık sevgili
yoruldum karanfillere kan vermekden
anlayamadım bir türlü..
neden eylül hep onbiri doğurur
ve neden aşkın çocukları yoktur.
oysa sevgili bir eylül günü saklandığım hayattan
çıkıp gelmek isterdim sana
birikmiş bütün baharlarımı adayarak
koşarak doru taylar gibi yalın ayak
çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın
yazık yinede eylül dolu ellerim
yinede derin bir sızı içimde
hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda
nasılsa biraz keder bulaşır her aşka
her aşka biraz göz yaşı biraz kalp ağrısı
sevgili !! !
bu senaryo,
bu kuyu,
bu eylül bırakmaz beni,
geleceksen sen gelmelisin
hüzün kadar cesur aşklar takınarak
madem aşk cemreleridir
gönlün, gönlüme biraz…. bahar
biraz….. sen katarak
KAHRAMAN TAZEOGLU
Yüreğimdeki sancılar bıraktığın yerde.
İçimde hayata "Merhaba" demenin gecikmişliği var.
Hani ben biraz erken gelseydim dünyaya ya da sen geç gelseydin diyorum.
Yıllar önce karşılaşsaydık keşke.
O zaman bu gecikmişlik başımı bu kadar ağrıtmazdı ve böylesi tükenmezdim.
Oysa ben, bir ömrü seninle geçirmek isterdim ve sana adanmışlığım hiç yıpratmazdı beni biliyor musun ?..
Şu gecikmişlik, çaresiz bir dert işte Oysa, imkansız aşklar için yaratılan biri değildim..
Doğrularım cebimdeydi her zaman. Her şey insanlar içinmiş!
Şimdi gündüzlerim de karardı, günün yirmi dört saatini, gecede yaşıyorum.
Biliyorum ki, hala ortak paylaşımlarımız var, mesela aynı gökyüzünü aynı yıldızları paylaşıyoruz.
Benim pencereme konan güvercin, kim bilir belki senin pencerenden yol aldı bana.
Kim bilir belki sende, keşke hayata daha geç gelseydim diyorsun..
Gecikmişlik canımı çok acıtıyor sevdam,
Bazen rüyalarımda buluşuyorum seninle, dilim tutuluyor anlatamıyorum yine derdimi.
"Sensizlik çok zor!" diyemiyorum.
Olmadık zamanlarda göz yaşlarım isyan edip aktığında,
"gözüme bir şey kaçtı" numaralarıma da kimse inanmıyor artık..
Böyle bir ayrılığı ne sen isterdin ne de ben.
Biz de bilirdik beraber yaşlanmanın alâsını,
çizginin altına ve üstüne yüreklerimizi sığdırıp terk etmezdik elbette sevdamızı.
Duygularımız, birinci kareden bininci kareye zıpladığında da,
"Neler oluyor? Dur!" talimatı vermezdik kalplerimize..
Biliyorum gitmeliydin aşkım, anlıyorum seni, büyüdüm artık..
Ne zaman bir fincan kahve içsem ve ne zaman radyoda o şarkı çalsa
"gitmeliydi ,yoksa seni terk eder miydi ?.." deyip avutuyorum kendimi.
Şunu unutma Türkü GözLüm;
Bir gün, yol aldığın denizde, yelkenleri dolduran hırçın bir rüzgara rastlarsan,
kulağına fısıldayacağı şarkıyı dinle! hırçınlığı geçecektir.
eLveDa...Türkü GözLüm...
Artık biliyorum, büyüdüm sanırım.
Anlıyorum seni..
G e l m e d i n .....!
Küsmelerin güz gibiydi,
Kapılıp deli fırtınalara, çeker giderdin…
Çırılçıplak, anlamsız kalırdım ardında...
Ayrılığın derinliğine düşerdim...
Karakışlar çökerdi üzerime,
Üşür,
Titrerdim….
Ölüm, bu olsa gerek derdim….!
Ümitlerimi, hayallerimi bahara bırakır,
Seni tekrar, umutla beklerdim,
Gelişin bahar gibiydi,
Tomurcuk olurdu bir merhaban,
Tekrar yeniden yeşerirdim…..
Dallarıma seni dizer,
Booy booy filizler sürerdim….
Sayende nefes alır, anlam kazanır,
Dallarıma neşeyle meyveler dizerdim…..
Yaza merhaba derdim…
Kavuran o sıcak sevdan gibiydi,
Susadıkça aşka bilenirdim….
Vurdukça güneşini yakardın,
Yangınına belenirdim….
Güz gelsin istemez,
Zamana direnirdim…..
Yine çattı o mevsim…
Sen sarardın hüzünlendim,
Yine gelecekmiş gibi son kez gidişindi,
Çırılçıplak kaldım şimdi….
Kar yedim, boran yedim, direndim,
Bahar geldi merhabanı bekledim….
Gelmişti umudum, özlemim….
Gelmedin….
Bahar geçti yeşermedim,
Yaz geldi kavruldum,
Dallarımdan kurudum, devrilmedim,
Sen gelmeden güz geldi,
Umudumu yitirmedim…..
Bekledim…
Ve bir sabah acılarla ürperdim….
Özüme bir balta değdi,
Direndim….
İçimdeki umutlarla,
Sevdam ile, feryadınla, devrildim….
Dallarımı ayırdılar gövdemden,
Ölmedim….
Doğradılar paramparça,
Ateşlere attılar,
Yandım, yandım ama direndim….
Dumanımda hasretler tüter şimdi
Yandım, bittim, küllendim….
Özümde ki yine sendin….!
Ben, bunu hiç hak etmedim….!
Dumanımı yeller aldı götürdü,
Savrulur küllerim, yine sana doğru…
Bâri yağmur olda gel,
Gelişini özledim…..
...Sen de iyi biliyorsun ki;
……..Ben,
............ Bir tek seni sevdim……
METIN YILDIRIM
Bir gün daha çaldım sensizlikten. Zor da olsa vurdu saat gece on ikiyi...
Şimdi önümde yeni bir sensizlik var. İçinde, beni neyin beklediğini bilmediğim yirmi dört saat daha var... Sonra o da geçecek...
İşte böyle kovalayacak birbirini yarınlar. Derken unutucağım seni, unuttuğumun farkında bile olmadan. Doğrusu da bu zaten, aksi halde hatırlamış olur insan. "onu unuttum" demek bile hatırlamaktır.
Bu cümleyi aklıma getirmeyecek derecede unutmalıyım seni. izin kalmamalı... Başkasını ararken yanlışlıkla senin numaranı çevirmemeliyim, kendimle dalga geçeceksem; bu başka birşey için olmalı... Sana dair hiçbir fikir kırıntısı kalmamalı beynimde. Zaman aşımına uğramalı tüm tasalar. Hiç sevilmemiş, hiç yaşanmamış gibi yabancılaşmalısın. Tesadüfen bir yerde adın geçtiğinde, irkilmemeliyim. Hakkında sorulan her soru cevapsız kalmalı. Çok seven insan aynı ölçüde unutmalı...
Seni bir gün hatırlanmamak üzere sileceğim. Ama şimdi değil, çünkü ardında bıraktıklarından öğrenmem gereken çok şey var daha.
Eğer gerçekten dendiği gibi ayrılıklar-acılar insanı adam ediyorsa; ben kızmamalıyım gidenlere. Ben senin ve senin gibiler sayesinde bir gün adam olacağım. Ama şimdi değil. Çünkü dersini çıkarmam gereken çok ayrılığım var benim. "Adam olmak adına, nice ayrılıklara..."
Bak gördün mü böyle dalga geçmeli insan kendisiyle. Yanlışlıkla o numarayı tuşladığında değil...
Şu durumda bile gülümseyebiliyorsam, epey yol katetmişim demektir seni unutma yolunda. Acaba diyorum bu yazıyı yazmasa mıydım? Neden dersen canım acımıyor ki? Yani yazıya başladığımdan beri birtek sigara dahi yakmadım. Evet, çok az kalmış seni unutmama...
Bunu hissediyorum... Yazmasam da olurdu ama ölmek üzere olan yokluğuna can çekiştirmek hoşuma gidiyor!
Amatör bir şairin intikamı olsa gerek bu...
Oysa ben bunları yazmak için başlamamıştım sana...(
Uzaklardan gelip, yüreğime akan sevgili. Hep var olan ama asla var olamayan.
Seni yok sayarak yaşamıma kattım. Sana düşler yakmadım geceler boyu. Şarkılar tutmadım fal olsun diye. Eksiktin ve eksik girdin yaşamıma.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Öfkelerim var sana, içime sığdıramadığım. Sana söylemekten çekindiğim. Çekinmelerim korku değil, anlamsız geliyor içimde biriktirdiğim sitemlerim.
Sen istemedikten sonra… Sen özlemedikten sonra.. Niye ki sitemim…
Halbuki resimlerin!.. Ne kadar da yakınımda gibi bakıyor gözlerime. Okyanusa dalar gibi, gökyüzünü kucaklar gibi. Uçurtmasının ucuna, bakışlarını bırakan çocuk gibi.
Benim uçurtmam yok sevgili. Benim aşklarım var. İçime çektiğim. Ta derinlerime gizlediğim, yaşadığım aşklarım var.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilmeyişin. Oysa aşk yürek ister. Yürek kırmızıdır. Asi ve fütursuz. Sen aşkın kanatlarını alamadın yüreğine. Çırpıntıları korkuttu çünkü seni. Sen sakin denizleri seversin. Okyanus korkutuyor seni sevgili.
Oysa, "seni çok seviyorum" demiştin. Sevmek bu mu sevgili? Sevmek aramamak mı? Sevmek Özlememek mi?
Hayır. Sevmek özlemektir. Sevmek akıldan çıkaramamaktır. Sevmek , deli rüzgarda koşmaktır. Sevmek. okyanusta yüzmektir. Sevmek, gözden göze akmaktır. Sevmek, bir yürek çarpıntısıdır.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Ben seni yok saydım. Çünkü yoksun zaten. Bir yerlerde soluk alman, bana yetmez sevgili. Bende soluk alamadın ki sen. Soluğunu soluğuma ekleyemedin ki…
Sen aşka koşamadın sevgili. Bırakamadın kendini rüzgara.
Rüzgar seni korkutur. Sen sakin havaları seversin. Sen, filizlenen tohumu besleyemedin ki…
Ben seni yok saydım.
Sen aşkın acemisisin sevgili. O yüzdendir kıymet bilemeyişin.
Yüreğin yüreğime gecikti. Kanın kanım gibi akmıyor. Ben çoğalmalıydım sende. Oysa sen, benden uzakları seçtin. Uzakları yakın kılmayı beceremedin ki sevgili.
Ben seni yok saydım.
Sen aşkın acemisisin. O yüzdendir kıymet bilmeyişin.
Benim uçurtmam yok sevgili. Benim aşklarım var. İçime çektiğim. Ta derinlerime gizlediğim, yaşadığım aşklarım var.
Bir de, bir de yaşayamadığım aşklarım var. Sen gibi
ßiя Şiiя Dαhα Yαzdım Sαnα ve YαnLızLığımα
Sonbαhαяdı Sαnki GönLüm ,YαpяαkLαя MisαLi DöküLüyoяdu Gözümden YαşLαя
SensizLik Ağıя GeLiyoяdu ßαnα ÖzLüyoяdum Heя Dαkikα
İçimden Kopαn FıяtınαLαя ..Esip Geтiяmiyoяdu Seni ßαnα
UzαkLαşıyoяdun Heя Dαkikα
ÖzLemin ,HαyαLin ve SensizLiğimdi ßeni ßuяαLαяdαn αLıp Göтüяen
Sende Giттin yα ,ßıяαkтın ßeni YαnLızLığımα
HαyαLLeяim Düşтü Denize
Yüяeğim Suskun AğLıyoя Şimdi YαnLızLığımα
Sevmenin ßedeLimiydi Acı Çekmek
İçimden Hαykıяsαmdα Sana oLan Sevgimi
Sαnα Aятık SöyLemeyeceğim !
Düşünüyoяumdα ne KαLdı ßizden Geяiye
Senin İçin Yαzdığım ŞiirLeяim
Senin İçin Döktüğüm GözyαşLαяım
ve ßαnα Veяdiğin o YαnLızLığım
Aятık ÖzLemin SözcükLeяe Düşüyoя
Heя KeLime Seni HαтıяLaтıyoя
ßiя Şiiя Dαhα Yαzıyorum ßαk Sαna
Yine eLLeяim Tiтяeyerek ,Seni ÖzLeyeяek ...
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Uzaginda olmak var ya! ..
Beni kahretti..
Ne olurdu seninle birlikte simdi ayni yerde olsaydik
Diz dize otursaydik
Sen ellerimden tutup,
Gozlerime baksaydin,
Ben mutlu, ben sevincli sessizce aglasaydim,
Parmaginin ucunda donsaydi gozyaslarim..
Sicacik gulusunle..
Icimi isitsaydin Bir yastiga bas koyup
Hayallere dalsaydik
Ellerimiz kenetli yanyana uyusaydik..
Gecenin serin yeli dolarken odamiza
Ayaza cekilmis gibi SIMSIKI sarilsaydik
Canim cok SIKILIYOR canimin ici..
Bulutlar geciyor, penceremin onunden
Ve, ciglik cigliga yagmur kuslari..
Bulutlar oyle dolu gozlerim gibi..
Yalnizim, yalnizlik zor ozlemin gibi..
Aglamak istiyorum canimin ici..
Kirpigimden tek damla yas..
Dusmuyor simdi
Aslinda anlatamiyorum sana
Hani yoklugun var ya..Beni kahreden.. Hani sensizlik var ya..Beni mahveden! ...
Hergece oldugu gibi yine seni dü$ünüyorum. Ke$ke aklimdan gecenleri görebilseydin. Gözlerimi kapadigimda yanimda oluyorsun adeta. Yine elini tutuyor sicakligini hissediyorum sanki. Hani o son gece vardiya... Hani saatlerce sana bakmistim, bikmadan usanmadan. Sanki icime dogmu$tu her$ey. Sanki biliyordu yüregim sana son defa baktigini. Birdaha göremeyecegini hissetmi$ti sanki gözlerim. Mazide kalan bir ani birer hatira kaldi bana o günler. Evina öldü... Ama Sadece Evinami öldü? hayir!!! Sende benimle birlikte öldün...Seni en kuytu dü$lerime gömdüm...
Her$ey icin cok gec kalmi$iz ikimizde. Yalan dünyada iki zavalliyiz biz seninle. Bazen uzatiyorum ellerimi belki tutarsin ümidiyle. Ne sen tutabilirsin ellerimi nede ben sana eri$ebilirim artik. Aramizda basit kalan daglar denizler yok artik. Aramizda bizim kendi ellerimizle yarattigimiz ucurumlar var. Ne sen adim atacak kadar güclüsün artik, nede ben sana ko$acak kadar cesaretliyim eskisi gibi. Ikimizde özümüzü yitirmi$ caresiz ölümü bekler olmu$uz Evinamin...
Aman Efendim Aman...!
aman efendim aman
galiba ahir zaman
manzarası yurdumun
tufan gününden yaman
göz görmez aydınlıkta
asümandedek duman
yer dumanmış ne çıkar
duman dolu asüman
türk evi delik deşik
yıkık dökük hanüman
duraksız itiş kakış
*******************
süresiz karman- çorman
anne çocuk doğurur
köpek soyundan azman
beyinler zıpzıp kadar
mideler koskocaman
aziz fikir buğdayı
katıra mahsus saman
boş laf, hep dalga dalga
uçsuz bucaksız umman
hayvanlık orkestrası
eşek birinci keman
orman keleş, nebat kel
nebat adamlar orman
midelerde ihracat
günde beş milyon batman
milli servet matbaa
bilmem kaç milyar harman
yangın evinde satranç
plan, reform ve uzman
tam birbuçuk asırdır
maymunlardan eleman
bizdeki hale nispet
maymun taklitten pişman
hangi yol türke uygun,
hangi parti tercüman?
çıkamaz meydanlara
camide mahpus iman
silah küfrün belinde
küfrün elinde ferman
cehle sorarsan, ilim
zehre sorarsan, derman
rahmet meçhul kelime
bilinmez isim Rahman
kutsal kitaptır fuhuş
ahlak, okunmaz roman
tarih kontra gerçeğe
hürriyet hakka düşman
millete kastedenin
ismi milli kahraman
yere batsın bu dünya
bu dünyadan hayr uman!
genç adam at yorganı
sana haram uyuman
Aman, efendim aman!
Efendim, aman.. aman..!
NECIP FAZIL KISAKUREK
Unutulduysam söyleme
Suss
Kapat bir zamanlar
Seni seviyorum diyen dudaklarını…
Hiç ayrılmayacağız diyen gözlerini çek gözümden!
Ben anladım anlayacağımı,
Sen yorma o tatlı canını,
Geldiğim gibi başım dik gururla gitmesini de bilirim.
Sen kendini sakın ola yorma koş yeni aşklarını,
Bekletme daha çok canlar yakacaksın,
Bekletme daha çok iki kuruşa aşklarını satacaksın…
Korkmuş gibi bakma delirmedim daha,
Ha sen çok şaşırdın,
Şaşırmada…
Kapılarına kendimi zincirleme mi?
Kendimi oradan oraya savurup atma mı?
Gözlerimin sel haline gelmesini mi?
Bekliyordun…
Beklemede…
Susss
Hadi şimdi git!
Yolun açık ola iki kuruşluk sevdam!
EMINE UGURLU 13.7.2007
Beni böyle bırakmayacaktın.
Egsoz dumanları,
Rüzgarın uğultusu
Ve senin uzaklaşan sesin,
Yıkıldım!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Verilen sözler,
Kurulan düşler
Ve senin veda eden elin,
Kahroldum!
Beni böyle bırakmayacaktın.
Güzel gözlerin,
Bükük boynun
Ve giremediğim kalbin
Yok oldum!
Baksan görürdün
Görmeyi istediklerini
Bu koca yüregi
Bu koca yürek içerisindeki aşkı
Baksan görürdün
Gözlerimin alevini
Akmasın yaşlarım diye
Çırpınış verdigim kanatlarımı
Baksan görürdün
Yeni yeni çıkan kanatlarımı
Çalan şeytanların
Yüzümde bıraktıgı acıyı
Eminim baksaydın görecektin
Ugruna yıkılan bu canı
Ugruna ölebilen bu canı
Bakmadın
Görmedin
Öylemi Öyleyse şimdi
Mezarıma bak bak ta dur ...
CANAN AKGUL
İçim acıdı
Ağladım ağladım
Duyan olmadı ...
Gözlerim acıdı
Aktı yaşlar damla damla
Silen olmadı
Birde sevdigim vardı
Oldugunu sandıgım
O hiç olmamıs
Olmaya cabalamamış
Şiirlerim bile ağlamaklı
Yazılanı belli yazanı belli
İstesemde Çözülemez
Derteliri
Yazıyorum yazıyorum
Anlayan olmadı ..
CANAN AKGUL
Ah yar,özlemin öyle derin öyle anlatılmaz ki
yazacak kelime konuşacak söz bulamıyorum..
öylesine içimdesin ki,kalbimin en derin yerinde
seni söküp atamıyorum..
Ah yar,gittin gideli sancılar çekiyorum,
sokaklarda dolaşamıyorum,evden dışarı çıkmak istemiyorum..
heryerde hayalin var,heryerde izlerin..
her ne yana baksam baktığım yeri değil,
senin gülen yüzünü o derin kahve gözlerini görüyorum..
Ah yar,ben sensiz buralarda duramıyorum,
seni düşünmekten nefes alamıyorum..
kim bilir o kahve gözlerin şimdi kime bakıyor?!
sende benim gibi benimi düşlüyorsun yoksa
düşlerini süsleyecek başka aşklarımı yelken açıyorsun?!
Ama yok yapmazsın,söylediğin sözler,ettiğin yeminler
izin vermez sana,unutmazsın unutmadın değil mi?..
Ah yar hergeçen gün biraz daha tükeniyor sevgimiz..
Ne sen adım atıyorsun benden yana,ne de ben..
Yitiyoruz yavaş yavaş,körü körüne bitiyor sevdamız..
O lanet olası gururumuzu ayaklarımızın altına alıp çiğnememiz gerekirken,
birbirimize kalkan olarak kullanıyoruz..
Ah yar,beni duyuyormusun?
Tükeniyoruz yar,
Bitiyoruz yar..
Yar..
Ah yar (...)
acımı yaşamama izin vermeyin
bırakmayın beni rahat
bu acıyla yaşanmaz ki!
bu acıyla ölünür çünkü
Yalnızlık sarmış dört bir yanımı..
Kalmışım bu koskaca şehirde..
Kaçmak,kaçıp gitmek istiyor yürek!
Ama olmuyor yapamıyorum..
Engeller var bende çözemediğim,
Çözmek istediğim fakat çözmeyi beceremediğim..!!
Gözyaşım sen gözyaşlarımda sen,
Çarem sen çaresizliğimde sen,
SEN SEN BEN SEN.
Alın yazım oldu artık senli cümleler,
Kimseler anlayamaz oldu kimseleri anlayamaz oldum,
Sensizliğin başladığı kıyametten bu yana.
Kime ne diye bilirim ki;
Gülüşün
Bakışın
Ellerin
Dudakların
Kalbin
Tüm zerren biranda kayıp gitti benden.
Kaldırıp attım döşekleri betonlarda uyudum,
Parçaladım yastıkları bedenime sarıldım,
Bırakıp zamanı sana yetişmeye çalıştım.
Madem gidecek zamanı kolluyordun,
Bari son kez izin verseydin,
Doya doya bakmama,
O müebbet hapis yattığım gözlerine!
Bir kalp varki bende
Tepeden tırnaga sen diye çarpıyor
Bir kalp varki sende
Hep nefreti çağrıştırıyor
Bir kalp var bizde asla
Beraber olmayı istemiyor
Bir kalbim varki benim
Hiç sana benzemez
O yalnız sen diye yalnız seviyorum
Diye çarpar
Sendaki çok farklı
Hep ben hep ben diyee
çarpar
Bir gün durursa o kalbin
Yalnız sen ağla o zaman
Ben yalnız kalbimdeki sana
Ağlarımm
İki gün sonra unuturum merak etme
Yas degil benimki
CANAN AKGUL
Belki anımsar gülümsersin,
Yitip giden boş vermişliğin hatırına.
Zamana yenik düşerken,
Gözlerini ansızın çek güzelliklerden düşün beni.
Yaşadıklarımızı da unutma hani,
Gün gelir hesaplaşmak tek çaren olur.
Kaybetmeye mahkum olan tarafınla,
Acizliğine bürün tüm zerrenle.
Ve sonra,
Ve daha sonra,
Ve daha sonrası için,
Yaşam veren senli günlerin yerine,
Canımı al sensizliğinle.
Gözlerin Düşer Aklıma
Üşüyüp yorgun düştükçe yüreğim
Kendime görünmez sıkıntılar büyütürüm.
Ne senin o dilsiz uzaklığın
Ne benim bu rezil gerçeğim
Bir çift kanat kesilir gövdem
Çıkar gelirim; esmerliğine senin
Günışığı giyinmiş o sıcacık tenine.
Akşam yüzüme yüzüm sulara
Bir korku gölgesi gibi vurdukça
Düşerine sığınırım senin, aydınlık
Anılarına..
Gözlerin düşer aklıma, kirpiklerin
Saçların, avuçlarıma
Alırım, tel tel sarınır
Isınır avunurum...
SUKRU ERBAS
Olmuyor ne yaparsam yapayım olmuyor,
Suskunluğumdan kurtulamıyorum,
Yapamıyorum canım acıyor,
Kurtulmak istiyorum artık her şeyden,herkesten,
Çekip gitsinler görmek istemiyorum bir tek insan yüzü bile,
Onlarda yalancı onlarda sahtekar,
Bir iğne almadan bir şey vermiyorlar,
Kuyumu kazma peşindeler,
Beni bana ait olanları almak peşindeler,
Değişmemi istiyorlar beni böyle kabul etmiyorlar,
Kendilerince beni kukla haline dönüştürmek istiyorlar,
Başaramam kabul eden beni böyle kabul etsin,
Seven beni bu halimde sevsin,
Değişmem böyle geldim hayata böyle ölürüm,
Kabul etmeyen çekip gitsin hayatımdan,
Dur demem,
Gitme demem,
Defol git derim,
Siz olmadan da yaşayabilirim,
Nefes alabilirim,
Şimdi kapım sonsuza dek açık,
İstemeyen alsın bavulunu DEFOLUP GİTSİN!!
Aşk Adamın Anasını Ağlatır
Sefil bir yanlızlıktır aslında,
Gece olduğunda basar afakanlar,
Kafanda olur olmaz sorular,
Sanki yokmuş gibi başka işin,
İmkanı olsa yirmi beşinci saatini alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gitmez gözünün önünden hayali,
Karabasan gibi üstüne çuvallanır,
Yarını olmayan hasta gibi bir telaş, bir endişe,
Hani açsan kafesi uçup kaçacakmış gibi,
Kilitlersin beynine,
Kilit kilit üstüne...
Unutursun yemeyi, içmeyi,
Biri, gün ve gün eridiğini hatırlatır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Gece oldu mu;
O güne kadar umursamadığın yıldızları,
Tespih tespih sayarsın,
Birden şair olur satır satır yazarsın,
Dalgaların üstüne notaları asarsın,
Bülbül gibi şakırsın,
Yalnızlığında çenebaz,
Ne zaman dışarı çıksan kelimeler evde kalır,
Yüreğini aşk denen hırsız alır,
İşte böyle;
Aşk adamın anasını ağlatır...
Zevk vermez hiçbir şey,
Onun teninden aldığın kadar,
Ağlatamaz kimse de seni,
Onun ağlattığı kadar,
Geçmişine kimler girmiş çıkmış kime ne!!!
Yarınında yanına hep onu alırsın,
Üç gün görmesen paranoyak belirtiler başlar,
Yüreğine kurulur bilmediğin sıkıntılar,
İşte böyle;
Aşk adamın aklını baştan alır,
Ve aşk adamın anasını ağlatır...
CAFER YILMAZ
Dün gece yine seni düşündüm...
Keşke yanımda olsaydı dedim ama yoktun!
Ne sen vardın ne de hayalin...
Ne kadar uğraştımsa hayalin canlanmadı gözümde,inatlaştı benle..
Bende resmini aldım elime!
Resmine baktım,bakıp bakıp ağladım,baktım ağladım!
Sonra yüreğim tam üstüne koydum resmini..
Zaten yüreğimdeydin ama daha yakından hissetmek istedi seni..
Sıkı sıkı sarıldım resmine Keşke dedim
Keşke resmine değil de ona sarılsaydım ama
olmuyordu,olmadı ve olmıycaktı...!!!
Kaybedilen hiçbir şey kazanılmadığı gibi
Seni de kazanamadım
Dünyalara sığdırmak istedim sevgimi
Ama sığdıramadım.
Kaybettiğim şeyleri hiçbir yere ve
Zamana sığdıramıyorum.
Gözlerimden akan damlalarla,
Nasıl boğuşuyorum bir bilsen..
Ölmeden gömülüyorum tüm mezarlara
Gece olmadan gündüzde oluyorum.
Anlatabilsem keşke kaybetmişliğin acısını;
Yokluğunun vazgeçilemez koyuluğunu..
Biter dedim bu yangınlar,
Söner içimdeki ateş
Ama ne fayda..
Ucu yanmış yarınlar kucağına çekiyor beni
Gözlerim bulanıyor
Ve sen yoksun.
Dünyayı ters düz görmekten
Ben bende değilim.
Yosun kokmuş denizlerde hüküm sürmekteyim
Gözlerini düşünüyorum işte o an,
Yıkılıyor tüm duvarlar,binalar,her yer..
Sarsılıyorum,titriyorum.
Ve birden uyanıyorum ki yanımda sen varsın,
Benimlesin.
AYSEGUL SUCAKLI
Madem ki aşk çemresidir gönlün
Sevgili!
Yine bahar gelip vurdu kapımıza..
Belki yaktın bütün anılarımı
Bölüştürtün bütün şirlerimi kayıp çocuklara
Film bitmedi.. son yazmada henüz
Takılıp kaldım yıllar öncesinin, eylül’e çalan bir yazın da
Hiç bir çemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu
Onun için biraz is kokar libasım
onun için dağınık biraz saçlarım
benki bir dolu damıtılmış hüzündüm
korkardım bahara dokunmaktan, olaki solardı yüzün
korkardım eylülleri azgınlaştıran
baharı tutuşturan adam olmakdan
sevgili!
her gece bir züleyha düşü görüyorum sen gibi
düşüyorum içimin kuyularına durmadan
yarım yamalak bir seneryo oysa herşey
uyanıyorum ki çokdan silinmiş bütün repliklerim
budur ürkmüşlüğüm budur gizlenmişliğim
sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.
yoruldum artık sevgili
yoruldum karanfillere kan vermekden
anlayamadım bir türlü..
neden eylül hep onbiri doğurur
ve neden aşkın çocukları yoktur.
oysa sevgili bir eylül günü saklandığım hayattan
çıkıp gelmek isterdim sana
birikmiş bütün baharlarımı adayarak
koşarak doru taylar gibi yalın ayak
çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın
yazık yinede eylül dolu ellerim
yinede derin bir sızı içimde
hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda
nasılsa biraz keder bulaşır her aşka
her aşka biraz göz yaşı biraz kalp ağrısı
sevgili !! !
bu senaryo,
bu kuyu,
bu eylül bırakmaz beni,
geleceksen sen gelmelisin
hüzün kadar cesur aşklar takınarak
madem aşk cemreleridir
gönlün, gönlüme biraz…. bahar
biraz….. sen katarak
KAHRAMAN TAZEOGLU
Yüreğimdeki sancılar bıraktığın yerde.
İçimde hayata "Merhaba" demenin gecikmişliği var.
Hani ben biraz erken gelseydim dünyaya ya da sen geç gelseydin diyorum.
Yıllar önce karşılaşsaydık keşke.
O zaman bu gecikmişlik başımı bu kadar ağrıtmazdı ve böylesi tükenmezdim.
Oysa ben, bir ömrü seninle geçirmek isterdim ve sana adanmışlığım hiç yıpratmazdı beni biliyor musun ?..
Şu gecikmişlik, çaresiz bir dert işte Oysa, imkansız aşklar için yaratılan biri değildim..
Doğrularım cebimdeydi her zaman. Her şey insanlar içinmiş!
Şimdi gündüzlerim de karardı, günün yirmi dört saatini, gecede yaşıyorum.
Biliyorum ki, hala ortak paylaşımlarımız var, mesela aynı gökyüzünü aynı yıldızları paylaşıyoruz.
Benim pencereme konan güvercin, kim bilir belki senin pencerenden yol aldı bana.
Kim bilir belki sende, keşke hayata daha geç gelseydim diyorsun..
Gecikmişlik canımı çok acıtıyor sevdam,
Bazen rüyalarımda buluşuyorum seninle, dilim tutuluyor anlatamıyorum yine derdimi.
"Sensizlik çok zor!" diyemiyorum.
Olmadık zamanlarda göz yaşlarım isyan edip aktığında,
"gözüme bir şey kaçtı" numaralarıma da kimse inanmıyor artık..
Böyle bir ayrılığı ne sen isterdin ne de ben.
Biz de bilirdik beraber yaşlanmanın alâsını,
çizginin altına ve üstüne yüreklerimizi sığdırıp terk etmezdik elbette sevdamızı.
Duygularımız, birinci kareden bininci kareye zıpladığında da,
"Neler oluyor? Dur!" talimatı vermezdik kalplerimize..
Biliyorum gitmeliydin aşkım, anlıyorum seni, büyüdüm artık..
Ne zaman bir fincan kahve içsem ve ne zaman radyoda o şarkı çalsa
"gitmeliydi ,yoksa seni terk eder miydi ?.." deyip avutuyorum kendimi.
Şunu unutma Türkü GözLüm;
Bir gün, yol aldığın denizde, yelkenleri dolduran hırçın bir rüzgara rastlarsan,
kulağına fısıldayacağı şarkıyı dinle! hırçınlığı geçecektir.
eLveDa...Türkü GözLüm...
Artık biliyorum, büyüdüm sanırım.
Anlıyorum seni..
G e l m e d i n .....!
Küsmelerin güz gibiydi,
Kapılıp deli fırtınalara, çeker giderdin…
Çırılçıplak, anlamsız kalırdım ardında...
Ayrılığın derinliğine düşerdim...
Karakışlar çökerdi üzerime,
Üşür,
Titrerdim….
Ölüm, bu olsa gerek derdim….!
Ümitlerimi, hayallerimi bahara bırakır,
Seni tekrar, umutla beklerdim,
Gelişin bahar gibiydi,
Tomurcuk olurdu bir merhaban,
Tekrar yeniden yeşerirdim…..
Dallarıma seni dizer,
Booy booy filizler sürerdim….
Sayende nefes alır, anlam kazanır,
Dallarıma neşeyle meyveler dizerdim…..
Yaza merhaba derdim…
Kavuran o sıcak sevdan gibiydi,
Susadıkça aşka bilenirdim….
Vurdukça güneşini yakardın,
Yangınına belenirdim….
Güz gelsin istemez,
Zamana direnirdim…..
Yine çattı o mevsim…
Sen sarardın hüzünlendim,
Yine gelecekmiş gibi son kez gidişindi,
Çırılçıplak kaldım şimdi….
Kar yedim, boran yedim, direndim,
Bahar geldi merhabanı bekledim….
Gelmişti umudum, özlemim….
Gelmedin….
Bahar geçti yeşermedim,
Yaz geldi kavruldum,
Dallarımdan kurudum, devrilmedim,
Sen gelmeden güz geldi,
Umudumu yitirmedim…..
Bekledim…
Ve bir sabah acılarla ürperdim….
Özüme bir balta değdi,
Direndim….
İçimdeki umutlarla,
Sevdam ile, feryadınla, devrildim….
Dallarımı ayırdılar gövdemden,
Ölmedim….
Doğradılar paramparça,
Ateşlere attılar,
Yandım, yandım ama direndim….
Dumanımda hasretler tüter şimdi
Yandım, bittim, küllendim….
Özümde ki yine sendin….!
Ben, bunu hiç hak etmedim….!
Dumanımı yeller aldı götürdü,
Savrulur küllerim, yine sana doğru…
Bâri yağmur olda gel,
Gelişini özledim…..
...Sen de iyi biliyorsun ki;
……..Ben,
............ Bir tek seni sevdim……
METIN YILDIRIM
Bir gün daha çaldım sensizlikten. Zor da olsa vurdu saat gece on ikiyi...
Şimdi önümde yeni bir sensizlik var. İçinde, beni neyin beklediğini bilmediğim yirmi dört saat daha var... Sonra o da geçecek...
İşte böyle kovalayacak birbirini yarınlar. Derken unutucağım seni, unuttuğumun farkında bile olmadan. Doğrusu da bu zaten, aksi halde hatırlamış olur insan. "onu unuttum" demek bile hatırlamaktır.
Bu cümleyi aklıma getirmeyecek derecede unutmalıyım seni. izin kalmamalı... Başkasını ararken yanlışlıkla senin numaranı çevirmemeliyim, kendimle dalga geçeceksem; bu başka birşey için olmalı... Sana dair hiçbir fikir kırıntısı kalmamalı beynimde. Zaman aşımına uğramalı tüm tasalar. Hiç sevilmemiş, hiç yaşanmamış gibi yabancılaşmalısın. Tesadüfen bir yerde adın geçtiğinde, irkilmemeliyim. Hakkında sorulan her soru cevapsız kalmalı. Çok seven insan aynı ölçüde unutmalı...
Seni bir gün hatırlanmamak üzere sileceğim. Ama şimdi değil, çünkü ardında bıraktıklarından öğrenmem gereken çok şey var daha.
Eğer gerçekten dendiği gibi ayrılıklar-acılar insanı adam ediyorsa; ben kızmamalıyım gidenlere. Ben senin ve senin gibiler sayesinde bir gün adam olacağım. Ama şimdi değil. Çünkü dersini çıkarmam gereken çok ayrılığım var benim. "Adam olmak adına, nice ayrılıklara..."
Bak gördün mü böyle dalga geçmeli insan kendisiyle. Yanlışlıkla o numarayı tuşladığında değil...
Şu durumda bile gülümseyebiliyorsam, epey yol katetmişim demektir seni unutma yolunda. Acaba diyorum bu yazıyı yazmasa mıydım? Neden dersen canım acımıyor ki? Yani yazıya başladığımdan beri birtek sigara dahi yakmadım. Evet, çok az kalmış seni unutmama...
Bunu hissediyorum... Yazmasam da olurdu ama ölmek üzere olan yokluğuna can çekiştirmek hoşuma gidiyor!
Amatör bir şairin intikamı olsa gerek bu...
Oysa ben bunları yazmak için başlamamıştım sana...(
11 Mayıs, 2008
Beni çileden çıkaran uyuzlukların olmasa
Bana olmadık anlarda kırılışların,sitemlerin
Hayatında yokmuşum gibi beni gözden çıkarışın
BelKide bu kadar sevmezdim seni..
Sana tek bir gülden kalp yaptım
En yükseklerden getirdim
O mis kokan tohumunu
Ve göz yaşlarımla suladım,
Yalnız seni düşündüğümde yeşersin diye...
Masalların En Uyuzuna?
ERTUGRUL BAYAM
ölüm bize yabancı değil sevgili...
o kadar cok can verdık ki
birbirimizin içinde
ve o kadar cok hançerlendik ki
dirilmeye ramak kalmışken.....
ölüm tanıdıktır bizim gibilere...
bazı sevdalar aşmıştır bu kavramı
ölüm hiçlenmiştir sevenlerin gözünde
eğer şu ölüm dedikleri
somuttan soyuta geçiş ise sadece
varsın gelsin!
zaten biz senle çok meraklıyızdır ölümlere!
çok meraklıyızdır soyutta sevişmelere.....
OKAN SAVCI
Hadi git şimdi...
Selamın da gelmesin.
Adın küfür oldu dilimde
Arkanda bırak ufkumu.
Uzaklaş uzaklaşabildiğin kadar
Beni dünyanın durduğu günde bekle!
Git de şerefine kadeh kaldırsınlar
Sakilere selam söyle,
Hesabı bana yazsınlar...
Ağustostan sonrası güzdür, inanmadın
Yürek tek bir yazla,
Kurur mu sandın? !
Neyin var neyin yoksa giderken al...
Yağmurlar indi gönlüme,
Ak-pak oldum.
Sen başka gecelerde uykulara dal
Kesilsin sesin soluğun.
Nefessiz... umutsuz... baharsız kal...
OKAN SAVCI
ölüm bize yabancı değil sevgili...
o kadar cok can verdık ki
birbirimizin içinde
ve o kadar cok hançerlendik ki
dirilmeye ramak kalmışken.....
ölüm tanıdıktır bizim gibilere...
bazı sevdalar aşmıştır bu kavramı
ölüm hiçlenmiştir sevenlerin gözünde
eğer şu ölüm dedikleri
somuttan soyuta geçiş ise sadece
varsın gelsin!
zaten biz senle çok meraklıyızdır ölümlere!
çok meraklıyızdır soyutta sevişmelere.....
OKAN SAVCI
Neden?
Bahçem çiçekli değildi
Geldin,
Baharım oluverdin.
Dünyam güvenli değildi
Geldin
İnancım oluverdin.
Umudum
Bunca bağlanmışken sana
Neden
Çekip gidiverdin?
Hayat beklenmedik bir zamanda beklenmedik şekilde sona erebilir...
fotoğraflar var ellerimde
bir karede iki insan
şimdi baktığım
hiç bir karede olmayan iki insan...
albümlere koyamıyorum
fotoğraflar ellerimde
ölümü
yakıştıramadığımdan belki de...
cevaplamadığın sorular,
anlatamadığın hikayeler vardı oysa
ve;
çekilecek fotoğraflar...
seni
çok özlüyorum...
sen sus! eğ başını öne!
git sevdiğim!...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Küçük adımların ne demek olduğunu en iyi ben bilirim
Senin hep küçük adımların vardı…
Bana gelen yollarında,
Bir de; kuralların
Hani şu bildiğimiz bir demet kır çiçeğini bile,
Bana çok gören,
Eksilen çiçekler olacaksa senden, sırf sen üzülme diye
Bahçene girmem bundan böyle…
Ellemem kime saklandığı belli olmayan mor menekşelerini….
Bu sonbaharla birlikte bırakır dallarını
Kaçırırım gözlerimi gözlerinden sevdiğim,
Canımı acıtan bahanelerine inanmasam bile
Yeter ki sus! Sen yalan söyleme!…
Gözlerime bakmayı, gözlerimsiz yaşamaya tercih edişinin…
……..bilmem kaçıncı günü bugün!…
ve bilmem kaçıncı gemidir bu geçen?
İçinde sana el sallayan bir benim olmadığım,
Aynı saatlerde , 200 kilometre hızla koşan ben
Gel gör ki;
Hala topraklarında olduğumun,
….daha yeni farkına varıyorum.
Yaz gecelerinde üşüyen bedenleri
Güz akşamında yağan yağmurları,
ucuz bahaneler biriktirmeyi
Bir de küçük adımları oldum olası hiç sevmediğimi öğrendim
Yıkılan kumdan gemin olacaksa
Sırf sen üzülme diye,
çırpmam ayaklarımı senin kıyılarında…
yeter ki sus! Üzül benim için sevdiğim…
Iyiliğimi istiyorsun adı altındaki gitmelerinin
Beni başından atmak için olduğunu
…..bir Cumartesi ikindisinde anladım ben!…
Sen sus! Eğ başını öne…
Bırak…. kelimeler kifayetsiz kalsın!…
Altı üstü bir hayaldi işte kurmayı beceremediğimiz,
Gönlünün kapısından dönüş biletim elimde,
……..çoktan geçtim ben
Içimdeki senin elini bile sıktım!…
Söndürmek için öksüzlüğümü…
Beklediğim yağmurlar yağar belki, bugün-yarın!
Tek sen kalma buralarda,
Sırf sen gelme kapımı çalmaya
Eğ başını öne…
Hadi git sevdiğim!….
SEMRA BAKAN
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen
Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık
Nereye kadar gidebilirim, gitsem?
Aradığım nedir, o kentten bu kente?
Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler
Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir.
Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu.
Taşlar yığılmış önüne en güzel, en anlamlı duyguların
Uçsuz bucaksız bir tüneldeyim ve her yanım karanlık
Koluma giriyor bazı adamlar, bir şeyler söylüyorlar
Kalıplaşmış, sıkıntı verici, güdük.
Oysa acı diye bir şey var bu dünyada
Ölüm var -ki yüreğimde bu boşluğu yaratan birazda odur.
Yanıbaşımda ölüp gitti dostlarım, ben bakakaldım
Gözyaşlarının da bir yerlere gömüldüğü görülmüş müdür?
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sanki ilk benim duyduğum garip, anlatılmaz duygular
Sürse daha ne kadar sürer bu, bilmiyorum
Ölümü ve hayatı yanyana düşünmesini ne zaman öğrenir çocuklar?
AHMET ERHAN
Yoksun bu sabah...
Hiç olmadınki zaten...
Kızgın bir çölde...
Bilinçsizce bir serabın ardından koşar gibi...
Sana koştum bütün yüreğimle...
Geceleyin, ay’a dokunur gibiydi seni düşlemek...
Kar taneleri gibi,yüreğime düşüşünü sevdim...
Üşümeye aldırmadan,..
Kar’ın yağışına sevinen çocuklar gibi,..
Yaz’a kalmayacağını bile bile sevindim...
Aldırmadım,hiç üşümelerime...
Bana “git” diyordun...
Sordun mu hiç yüreğine?
Kolay mı çekip gitmek?
Kolay değil güzel gözlüm,hiç kolay değil...
Yüreğimde ilk defa çiçek açmış bir filizi,..
Kökünden söküp atmak...
Güne sensiz merhaba demek,..
Köşe başlarında,..
Bana bakan hayalini, görmezden gelmek...
Her şey zamanla, unutursun diyorsun ya,..
Sende inanmıyorsun aslında...
Hem ben bir kez yenildim zamana,..
Artık yenilmeyeceğim...
Ve ben, bir kere sevdim...
Bilki başkada sevmeyeceğim...
Olmayacağın günlere inat...
Sana inat seni yaşayacağım...
EMIN AKDUMAN
Fazla yaklaşma bana
Öyle fazla sevme beni
Yanımda olduğunu hissettir yeter
Sevdiğini bileyim yeter
Her zaman yanımda durma
Bilirsin fazla ilgi insanı ya şımartır
Yada bıktırır
Öyle sevki beni ben bile inanamayayım
Öyle sevki beni kimse bilmesin
Uzaktan görmek bile yetiyor bazen
Bazen senin gelmeni bekliyorum
Yavaş ve gizlice
Anla beni
Ben seni öyle seviyorum ki
Sevgin yüreğimde büyüyor günden güne
Ben seni öyle bir seviyorum ki
Ama belki anlamazsın
Öğrendiğin zaman seni nasıl sevdiğimi
İnan sende beni seveceksin
Seni öyle bir seviyorum ki sen bile korkarsın
MURAT INCE
Kaç kâbus gecesi yaşadım
Kaç dolunay yalnızlığı
Dizlerimde buz vardı ellerimde kar
Hiçbir şey dokunmamıştı bana özüm kadar
Ben yarı çıplak bir çocuk masumluğunda
cam pervazına dizerdim bebeklerimi
Ve her gece çığlık seslerim yırtardı gecenin sessizliğini
Henüz kapım açık değildi aşka
Hiç kimse anlamazdı dilimden
bebeklerimden başka
Yasaklarla dolu dünyamda
Hep yasakları yaşadım yıllarca
Birisi özümdü biri özümden parça
Ufacık bir ışıkta bedenim paramparça
Seneler sonra bir aşk buldum kendime
Gözlerinde Mayıs güneşi
saçlarında Temmuz ateşi vardı
Hiçbir şey umursamazdım
Ve hiçbir şeyden korkmazdım
Ben onun yanında bendim
Kaybetme korkusunu onunla yendim
Ne yazık korkumu yenmişken onu kaybettim
Bir Mayıs akşamı gözlerinde bulduğum sıcaklığı
bir Temmuz sonrası odamdaki gözlerde görmek
ne kadar acı
Birisi canımdı biri canımdan parça
Sırtından vurulan duygular paramparça
Bir yanım yanında
Bir yanı canımdaydı
Ölüler ağlamazdı biliyordum
Oysa ben ağlamak istiyordum
ölü aşklar diyarında
Çoğu geceler
hasreti gözlerimde damla damla yaş olurdu
ve ellerimde kurudu hayallerimin sarı gülleri
Unutamazdım onlu dünleri
Çünkü bir tek o anlardı bakışlarımdaki özlemi
Şiirler yazardı bana
Aşkı anlatırdı her mısra
Hâlâ mutluluk şiirleri yazıyordur belki de
Belki de umut iklimlerinde yeni bir aşk arıyordur kendine
Beynindeki gerçeğe inat
Mayıs gözlü Temmuz ateşi
Gittiğin yere götüremezsin güneşi
Güneş gittiğin yere gelmez
Üzülme ve sakın korkma
Ölüler üşümez
NEDIM SAATCIOGLU
Çelişkilerin Kadını
Dostum...
Sözlerime şaşırma...
ve aklın karışmasın...
Ben, çelişkilerin kadınıyım...
ben cennetim ve ben cehennemim...
Ben, kara gözlü kadınım...esrarlı sözleri olan...
Ve bazen beni yenilmiş bir kadın olarak bulabilirsin...
Evet, ben günbatımı ile uyuyan biriyim...
Ve geceleri yatmayıp gitar çalan biriyim...
Bir kadının okyanusunda dolaşmaya çalışma...
Onun sahiline vardığın
ve limanına demir attığın zaman...
Yolculuk sona erer...
Ve bana şaşırma...ve düşüncelerime...
Ben yüzeyim ve ben derinliğim...
Ben birbirine en uygun olanım,
ben rüzgar ve fırtınayım...
Ben kendine aşık olan kadınım...
Ben hem erkek hem de kadınım...
Ben dünyanın bütün kadınlarıyım...
meleksi ve kötü...
Ben bir çocuğum ve içimde işkence çeken bir kadın ...
İnatçılığımda ve yaramazlığımda...çocuğun yankıları ...
Ve benim kadınlara özgü dünyamda...
yüzler, bilezikler ve aynalar ...
Sırlarını açıyorlar ve konuşuyorlar...
Ve her çağdan mücadele eden kadınlar ve çocuklar ...
Benim yastığımda uyuyan bir kadın ...
Ara sıra rüya görüyor ve bazen ilahi söylüyor...
Ve bazen şarkı söylüyor...
Ara sıra gülümsüyor bilinmez bir şekilde...
Ve ben de onunla beraber gülüyorum onun bekleme yolculuğunda...
Ve burada inatçı bir kadın ...
oyuncak bebeğimin haykırışlarından hoşlanıyor...
Ve sınırlarımı aşıyor...
gülüyor ve gözlerimin rengiyle alay ediyor...
Ve sonra zaferini ilan ediyor...
Peki dostum,
sen ne görüyorsun bir kadında...?
Seni sürekli arzulayan...
Seninle bir kale kuran...
Seninle beraber ve sana karşı olan...
Ve günlere ve kaderlere meydan okuyan...
Seni en güzel elbiselerle giydiren kadın...
Senin güzel siyah saçlarını kesen...
güçlü Samson�un saçlarını...
Sana gizlileri ve sırları açıklayan kadın...
Mağlup ve muzaffer...
Gizlenen ve purolu...
Ve üstadım, sana kötü tercihlerini itiraf etmeye kalkışan...
Senin kalbine yaklaşan bir kadın...bazen...
Ve ilahi söylediğinde ve ıslık çaldığında kaçmaya tereddüt etmezsin...ve kaçarsın...
Ben çelişkilerle dolu bir kadınım...
Evet, ben aynı anda ateş ve buz ile oynayan biriyim...
Ben güneş tarafından kuşatılmış biriyim...
ve avuçlarımda aylar var...
Dostum, şaşırma...
Bir elbiseyi giyip sonrada çıkaran
bir kadından daha fevkalâde hiçbir şey yoktur...
Ve dünya ona yardım edemez...ama şaşırır...
Ve sen daima tuğladan bir adam olacaksın...kilden...
Ve sen daima sözlerimden sonra geleceksin...istilacıdan sonra...
Ve sen daima şaşıracaksın...şaşıracaksın...şaşıracaksın...
Gönül de yara olunca ne kötü...iyi olmaz bir türlü.yansan bir türlü yanmasan bir türlü.tercih gönlüne kalmış.tercih onu tercih etsen olmaz.şunu tercih etsen olmaz.tercih şansın bile yok...yanacaksın başka çaresi yok...
Gecelerin sabah olmayacak bir türlü...sağa dön o...sola dön yine o...gün olur buda geçer belki...ama yandığın yanına kardır...saçlarına düşen ak sana kardır...
Gönül yarası ne kötü...türküler yakarsın ona.ağıtlar yakarsın.ama...yine aynı şey olur sana.yani türküler yaktığınla.ağıtlar yaktığınla kalırsın.
Bunlara rağmen son sözüm şu olur ya hep:
SENİ SEVEN ÖLDÜ GEL GEL...
Dayan be gönlüm!...Bîçâre değilsin Yaradan sana yâr...
--------------------------------------------------------------------------------
Söylenmeyen sözlerin ağırlığı, demir balyalar gibi çöktü yüreğime...Bir yanardağ misali gönül dağım!Hani bazen diyorum ki patlasa bu yanardağ!...Dökse içindeki her şeyi dışarı!...Boşalsa!...Rahatlasa artık!...
Sonra duruyorum...Sonra susuyorum...İçimden çıkan lavların etrafı yangın yerine çevireceğini düşününce kilit vuruyorum dilime...."Yan!" diyorum içime!..."Sadece sen yan!" Ve "Dayan!" diyorum gönlüme!..." Herkes mutlu olsun!Sen dayan!.."
Dayan be gönlüm!...Dayan ki , elbet birgün görecektir sevgili arşa yükselen alevlerini...Dayan ki , elbet bir gün sende açan alev kırmızısı güllerin kokusu yâre ulaşacaktır...Dayan ki bir gün alevlerin, sevgilinin gözyaşıyla buluşacaktır...Dayan gönlüm!... Seni de elbet bir anlayan olacaktır!...
Dayan be gönlüm!..İçine akıttığın gözyaşınla bile sitem etme sevgiliye!...Derdini başına tac et "Sevgiliden geldi." diye...Ve dayan , sorma "İçime bu yangını salıp da nereye gitti?" diye!...Sen sevgine sadık ol, o seni sevmese bile!...
Dayan be gönlüm!...Bîçâre değilsin Yaradan sana yâr...Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimsesi" var!...Biliyorum! Sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar!...Ama dayan gönlüm!..Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var!...
Dayan be gönlüm!...İçindeki aleve attığın tohumları gözyaşınla yeşert!Dayan ki her şey bitecek bir gün, kalmayacak ne gam ne dert!...Alev kırmızısı güllerden der demet demet...Bil ki!...Bil ki bir gün mutlaka bitecek bu hasret!...
Bana olmadık anlarda kırılışların,sitemlerin
Hayatında yokmuşum gibi beni gözden çıkarışın
BelKide bu kadar sevmezdim seni..
Sana tek bir gülden kalp yaptım
En yükseklerden getirdim
O mis kokan tohumunu
Ve göz yaşlarımla suladım,
Yalnız seni düşündüğümde yeşersin diye...
Masalların En Uyuzuna?
ERTUGRUL BAYAM
ölüm bize yabancı değil sevgili...
o kadar cok can verdık ki
birbirimizin içinde
ve o kadar cok hançerlendik ki
dirilmeye ramak kalmışken.....
ölüm tanıdıktır bizim gibilere...
bazı sevdalar aşmıştır bu kavramı
ölüm hiçlenmiştir sevenlerin gözünde
eğer şu ölüm dedikleri
somuttan soyuta geçiş ise sadece
varsın gelsin!
zaten biz senle çok meraklıyızdır ölümlere!
çok meraklıyızdır soyutta sevişmelere.....
OKAN SAVCI
Hadi git şimdi...
Selamın da gelmesin.
Adın küfür oldu dilimde
Arkanda bırak ufkumu.
Uzaklaş uzaklaşabildiğin kadar
Beni dünyanın durduğu günde bekle!
Git de şerefine kadeh kaldırsınlar
Sakilere selam söyle,
Hesabı bana yazsınlar...
Ağustostan sonrası güzdür, inanmadın
Yürek tek bir yazla,
Kurur mu sandın? !
Neyin var neyin yoksa giderken al...
Yağmurlar indi gönlüme,
Ak-pak oldum.
Sen başka gecelerde uykulara dal
Kesilsin sesin soluğun.
Nefessiz... umutsuz... baharsız kal...
OKAN SAVCI
ölüm bize yabancı değil sevgili...
o kadar cok can verdık ki
birbirimizin içinde
ve o kadar cok hançerlendik ki
dirilmeye ramak kalmışken.....
ölüm tanıdıktır bizim gibilere...
bazı sevdalar aşmıştır bu kavramı
ölüm hiçlenmiştir sevenlerin gözünde
eğer şu ölüm dedikleri
somuttan soyuta geçiş ise sadece
varsın gelsin!
zaten biz senle çok meraklıyızdır ölümlere!
çok meraklıyızdır soyutta sevişmelere.....
OKAN SAVCI
Neden?
Bahçem çiçekli değildi
Geldin,
Baharım oluverdin.
Dünyam güvenli değildi
Geldin
İnancım oluverdin.
Umudum
Bunca bağlanmışken sana
Neden
Çekip gidiverdin?
Hayat beklenmedik bir zamanda beklenmedik şekilde sona erebilir...
fotoğraflar var ellerimde
bir karede iki insan
şimdi baktığım
hiç bir karede olmayan iki insan...
albümlere koyamıyorum
fotoğraflar ellerimde
ölümü
yakıştıramadığımdan belki de...
cevaplamadığın sorular,
anlatamadığın hikayeler vardı oysa
ve;
çekilecek fotoğraflar...
seni
çok özlüyorum...
sen sus! eğ başını öne!
git sevdiğim!...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Küçük adımların ne demek olduğunu en iyi ben bilirim
Senin hep küçük adımların vardı…
Bana gelen yollarında,
Bir de; kuralların
Hani şu bildiğimiz bir demet kır çiçeğini bile,
Bana çok gören,
Eksilen çiçekler olacaksa senden, sırf sen üzülme diye
Bahçene girmem bundan böyle…
Ellemem kime saklandığı belli olmayan mor menekşelerini….
Bu sonbaharla birlikte bırakır dallarını
Kaçırırım gözlerimi gözlerinden sevdiğim,
Canımı acıtan bahanelerine inanmasam bile
Yeter ki sus! Sen yalan söyleme!…
Gözlerime bakmayı, gözlerimsiz yaşamaya tercih edişinin…
……..bilmem kaçıncı günü bugün!…
ve bilmem kaçıncı gemidir bu geçen?
İçinde sana el sallayan bir benim olmadığım,
Aynı saatlerde , 200 kilometre hızla koşan ben
Gel gör ki;
Hala topraklarında olduğumun,
….daha yeni farkına varıyorum.
Yaz gecelerinde üşüyen bedenleri
Güz akşamında yağan yağmurları,
ucuz bahaneler biriktirmeyi
Bir de küçük adımları oldum olası hiç sevmediğimi öğrendim
Yıkılan kumdan gemin olacaksa
Sırf sen üzülme diye,
çırpmam ayaklarımı senin kıyılarında…
yeter ki sus! Üzül benim için sevdiğim…
Iyiliğimi istiyorsun adı altındaki gitmelerinin
Beni başından atmak için olduğunu
…..bir Cumartesi ikindisinde anladım ben!…
Sen sus! Eğ başını öne…
Bırak…. kelimeler kifayetsiz kalsın!…
Altı üstü bir hayaldi işte kurmayı beceremediğimiz,
Gönlünün kapısından dönüş biletim elimde,
……..çoktan geçtim ben
Içimdeki senin elini bile sıktım!…
Söndürmek için öksüzlüğümü…
Beklediğim yağmurlar yağar belki, bugün-yarın!
Tek sen kalma buralarda,
Sırf sen gelme kapımı çalmaya
Eğ başını öne…
Hadi git sevdiğim!….
SEMRA BAKAN
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen
Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık
Nereye kadar gidebilirim, gitsem?
Aradığım nedir, o kentten bu kente?
Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler
Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir.
Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu.
Taşlar yığılmış önüne en güzel, en anlamlı duyguların
Uçsuz bucaksız bir tüneldeyim ve her yanım karanlık
Koluma giriyor bazı adamlar, bir şeyler söylüyorlar
Kalıplaşmış, sıkıntı verici, güdük.
Oysa acı diye bir şey var bu dünyada
Ölüm var -ki yüreğimde bu boşluğu yaratan birazda odur.
Yanıbaşımda ölüp gitti dostlarım, ben bakakaldım
Gözyaşlarının da bir yerlere gömüldüğü görülmüş müdür?
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sanki ilk benim duyduğum garip, anlatılmaz duygular
Sürse daha ne kadar sürer bu, bilmiyorum
Ölümü ve hayatı yanyana düşünmesini ne zaman öğrenir çocuklar?
AHMET ERHAN
Yoksun bu sabah...
Hiç olmadınki zaten...
Kızgın bir çölde...
Bilinçsizce bir serabın ardından koşar gibi...
Sana koştum bütün yüreğimle...
Geceleyin, ay’a dokunur gibiydi seni düşlemek...
Kar taneleri gibi,yüreğime düşüşünü sevdim...
Üşümeye aldırmadan,..
Kar’ın yağışına sevinen çocuklar gibi,..
Yaz’a kalmayacağını bile bile sevindim...
Aldırmadım,hiç üşümelerime...
Bana “git” diyordun...
Sordun mu hiç yüreğine?
Kolay mı çekip gitmek?
Kolay değil güzel gözlüm,hiç kolay değil...
Yüreğimde ilk defa çiçek açmış bir filizi,..
Kökünden söküp atmak...
Güne sensiz merhaba demek,..
Köşe başlarında,..
Bana bakan hayalini, görmezden gelmek...
Her şey zamanla, unutursun diyorsun ya,..
Sende inanmıyorsun aslında...
Hem ben bir kez yenildim zamana,..
Artık yenilmeyeceğim...
Ve ben, bir kere sevdim...
Bilki başkada sevmeyeceğim...
Olmayacağın günlere inat...
Sana inat seni yaşayacağım...
EMIN AKDUMAN
Fazla yaklaşma bana
Öyle fazla sevme beni
Yanımda olduğunu hissettir yeter
Sevdiğini bileyim yeter
Her zaman yanımda durma
Bilirsin fazla ilgi insanı ya şımartır
Yada bıktırır
Öyle sevki beni ben bile inanamayayım
Öyle sevki beni kimse bilmesin
Uzaktan görmek bile yetiyor bazen
Bazen senin gelmeni bekliyorum
Yavaş ve gizlice
Anla beni
Ben seni öyle seviyorum ki
Sevgin yüreğimde büyüyor günden güne
Ben seni öyle bir seviyorum ki
Ama belki anlamazsın
Öğrendiğin zaman seni nasıl sevdiğimi
İnan sende beni seveceksin
Seni öyle bir seviyorum ki sen bile korkarsın
MURAT INCE
Kaç kâbus gecesi yaşadım
Kaç dolunay yalnızlığı
Dizlerimde buz vardı ellerimde kar
Hiçbir şey dokunmamıştı bana özüm kadar
Ben yarı çıplak bir çocuk masumluğunda
cam pervazına dizerdim bebeklerimi
Ve her gece çığlık seslerim yırtardı gecenin sessizliğini
Henüz kapım açık değildi aşka
Hiç kimse anlamazdı dilimden
bebeklerimden başka
Yasaklarla dolu dünyamda
Hep yasakları yaşadım yıllarca
Birisi özümdü biri özümden parça
Ufacık bir ışıkta bedenim paramparça
Seneler sonra bir aşk buldum kendime
Gözlerinde Mayıs güneşi
saçlarında Temmuz ateşi vardı
Hiçbir şey umursamazdım
Ve hiçbir şeyden korkmazdım
Ben onun yanında bendim
Kaybetme korkusunu onunla yendim
Ne yazık korkumu yenmişken onu kaybettim
Bir Mayıs akşamı gözlerinde bulduğum sıcaklığı
bir Temmuz sonrası odamdaki gözlerde görmek
ne kadar acı
Birisi canımdı biri canımdan parça
Sırtından vurulan duygular paramparça
Bir yanım yanında
Bir yanı canımdaydı
Ölüler ağlamazdı biliyordum
Oysa ben ağlamak istiyordum
ölü aşklar diyarında
Çoğu geceler
hasreti gözlerimde damla damla yaş olurdu
ve ellerimde kurudu hayallerimin sarı gülleri
Unutamazdım onlu dünleri
Çünkü bir tek o anlardı bakışlarımdaki özlemi
Şiirler yazardı bana
Aşkı anlatırdı her mısra
Hâlâ mutluluk şiirleri yazıyordur belki de
Belki de umut iklimlerinde yeni bir aşk arıyordur kendine
Beynindeki gerçeğe inat
Mayıs gözlü Temmuz ateşi
Gittiğin yere götüremezsin güneşi
Güneş gittiğin yere gelmez
Üzülme ve sakın korkma
Ölüler üşümez
NEDIM SAATCIOGLU
Çelişkilerin Kadını
Dostum...
Sözlerime şaşırma...
ve aklın karışmasın...
Ben, çelişkilerin kadınıyım...
ben cennetim ve ben cehennemim...
Ben, kara gözlü kadınım...esrarlı sözleri olan...
Ve bazen beni yenilmiş bir kadın olarak bulabilirsin...
Evet, ben günbatımı ile uyuyan biriyim...
Ve geceleri yatmayıp gitar çalan biriyim...
Bir kadının okyanusunda dolaşmaya çalışma...
Onun sahiline vardığın
ve limanına demir attığın zaman...
Yolculuk sona erer...
Ve bana şaşırma...ve düşüncelerime...
Ben yüzeyim ve ben derinliğim...
Ben birbirine en uygun olanım,
ben rüzgar ve fırtınayım...
Ben kendine aşık olan kadınım...
Ben hem erkek hem de kadınım...
Ben dünyanın bütün kadınlarıyım...
meleksi ve kötü...
Ben bir çocuğum ve içimde işkence çeken bir kadın ...
İnatçılığımda ve yaramazlığımda...çocuğun yankıları ...
Ve benim kadınlara özgü dünyamda...
yüzler, bilezikler ve aynalar ...
Sırlarını açıyorlar ve konuşuyorlar...
Ve her çağdan mücadele eden kadınlar ve çocuklar ...
Benim yastığımda uyuyan bir kadın ...
Ara sıra rüya görüyor ve bazen ilahi söylüyor...
Ve bazen şarkı söylüyor...
Ara sıra gülümsüyor bilinmez bir şekilde...
Ve ben de onunla beraber gülüyorum onun bekleme yolculuğunda...
Ve burada inatçı bir kadın ...
oyuncak bebeğimin haykırışlarından hoşlanıyor...
Ve sınırlarımı aşıyor...
gülüyor ve gözlerimin rengiyle alay ediyor...
Ve sonra zaferini ilan ediyor...
Peki dostum,
sen ne görüyorsun bir kadında...?
Seni sürekli arzulayan...
Seninle bir kale kuran...
Seninle beraber ve sana karşı olan...
Ve günlere ve kaderlere meydan okuyan...
Seni en güzel elbiselerle giydiren kadın...
Senin güzel siyah saçlarını kesen...
güçlü Samson�un saçlarını...
Sana gizlileri ve sırları açıklayan kadın...
Mağlup ve muzaffer...
Gizlenen ve purolu...
Ve üstadım, sana kötü tercihlerini itiraf etmeye kalkışan...
Senin kalbine yaklaşan bir kadın...bazen...
Ve ilahi söylediğinde ve ıslık çaldığında kaçmaya tereddüt etmezsin...ve kaçarsın...
Ben çelişkilerle dolu bir kadınım...
Evet, ben aynı anda ateş ve buz ile oynayan biriyim...
Ben güneş tarafından kuşatılmış biriyim...
ve avuçlarımda aylar var...
Dostum, şaşırma...
Bir elbiseyi giyip sonrada çıkaran
bir kadından daha fevkalâde hiçbir şey yoktur...
Ve dünya ona yardım edemez...ama şaşırır...
Ve sen daima tuğladan bir adam olacaksın...kilden...
Ve sen daima sözlerimden sonra geleceksin...istilacıdan sonra...
Ve sen daima şaşıracaksın...şaşıracaksın...şaşıracaksın...
Gönül de yara olunca ne kötü...iyi olmaz bir türlü.yansan bir türlü yanmasan bir türlü.tercih gönlüne kalmış.tercih onu tercih etsen olmaz.şunu tercih etsen olmaz.tercih şansın bile yok...yanacaksın başka çaresi yok...
Gecelerin sabah olmayacak bir türlü...sağa dön o...sola dön yine o...gün olur buda geçer belki...ama yandığın yanına kardır...saçlarına düşen ak sana kardır...
Gönül yarası ne kötü...türküler yakarsın ona.ağıtlar yakarsın.ama...yine aynı şey olur sana.yani türküler yaktığınla.ağıtlar yaktığınla kalırsın.
Bunlara rağmen son sözüm şu olur ya hep:
SENİ SEVEN ÖLDÜ GEL GEL...
Dayan be gönlüm!...Bîçâre değilsin Yaradan sana yâr...
--------------------------------------------------------------------------------
Söylenmeyen sözlerin ağırlığı, demir balyalar gibi çöktü yüreğime...Bir yanardağ misali gönül dağım!Hani bazen diyorum ki patlasa bu yanardağ!...Dökse içindeki her şeyi dışarı!...Boşalsa!...Rahatlasa artık!...
Sonra duruyorum...Sonra susuyorum...İçimden çıkan lavların etrafı yangın yerine çevireceğini düşününce kilit vuruyorum dilime...."Yan!" diyorum içime!..."Sadece sen yan!" Ve "Dayan!" diyorum gönlüme!..." Herkes mutlu olsun!Sen dayan!.."
Dayan be gönlüm!...Dayan ki , elbet birgün görecektir sevgili arşa yükselen alevlerini...Dayan ki , elbet bir gün sende açan alev kırmızısı güllerin kokusu yâre ulaşacaktır...Dayan ki bir gün alevlerin, sevgilinin gözyaşıyla buluşacaktır...Dayan gönlüm!... Seni de elbet bir anlayan olacaktır!...
Dayan be gönlüm!..İçine akıttığın gözyaşınla bile sitem etme sevgiliye!...Derdini başına tac et "Sevgiliden geldi." diye...Ve dayan , sorma "İçime bu yangını salıp da nereye gitti?" diye!...Sen sevgine sadık ol, o seni sevmese bile!...
Dayan be gönlüm!...Bîçâre değilsin Yaradan sana yâr...Kimsesiz değilsin, yanında "Kimsesizler kimsesi" var!...Biliyorum! Sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla, dünya sana dar!...Ama dayan gönlüm!..Dayan ki her gecenin mutlaka bir sabahı var!...
Dayan be gönlüm!...İçindeki aleve attığın tohumları gözyaşınla yeşert!Dayan ki her şey bitecek bir gün, kalmayacak ne gam ne dert!...Alev kırmızısı güllerden der demet demet...Bil ki!...Bil ki bir gün mutlaka bitecek bu hasret!...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)